'Şahsım ve partisi 'yaptık' dese de Recep Bey o yıllarda bebekti, su'ya buuu diyordu!'
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ankara'da havalimanını biz yaptık" söylemini bugünkü köşesinden değerlendirdi.
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ankara'da havalimanını biz yaptık" söylemini bugünkü köşesinden değerlendirdi.
Çölaşan'ın bugünkü yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, bir “Şahsım” düşünün ki memlekette ne varsa o ve partisi yapmış!
Bunu Meclis konuşmalarında bile iddia ediyor.
Geçtiğimiz çarşamba günü partisinin grup toplantısında yine kürsüye çıktı, yaptıkları konusunda bazı örnekler verdi.
Şu cümlesi çok önemlidir:
“Ankara'daki havalimanını kim yaptı yaaa, onu da biz yaptık.”
İnanılmaz bir şey!
Ankara'nın bir tek sivil havalimanı vardır ve adı Esenboğa'dır.
Yeni yapılan ikincisi yoktur ki onu kastetmiş olsun.
★★★
Osmanlı döneminde Ankara üçüncü sınıf, önemsiz bir taşra kenti idi. Dolayısıyla havalimanı falan yoktu.
Zaten o dönemlerde uçak seferleri de yoktu.
Ankara'ya gelen ilk uçaklar bugün Tandoğan Meydanı olan büyük düzlüğe inerdi. Alan o yıllarda tarla idi.
Sonra devreye başka düzlükler girdi.
Birbirine yakın olan Güvercinlik ve Etimesgut…
Adları Ankara hava istasyonu.
Buralara çok ender olarak tek veya iki kişilik uçaklar inerdi.
Güvercinlik alanına küçük bir çadır kurulmuştu.
Pilotlara kolaylık olsun diye terminal binası (!) olarak kullanılırdı.
★★★
Yıllar sonra Ankara artık başkent olmuş ve hareketlenme yavaş yavaş başlamıştı.
Dört kişi taşıyan ilk yolcu uçağının iniş yılı 1924…
Sonraki yıllarda Türk Hava Yolları kuruldu, sivil uçakların iniş kalkışları küçük ve ilkel Güvercinlik havaalanından yapıldı.
O yıllarda meydana büyükçe bir terminal binası yapıldı.
Recep Bey'in bu küçük meydanları yaptırmış olması elbette ki söz konusu değil.
O zaman ana rahmine bile düşmemişti, yaşı tutmaz.
★★★
Peki yukarıda alıntı yaptığım cümlesiyle acaba ne demek istiyordu?
“Ankara'daki havalimanını kim yaptı yaaa, bunu da biz yaptık!”
Bunu mutlaka Esenboğa için söylüyordu.
Oysa o meydanın da Recep Bey-AKP ikilisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Ya Türkçesi zayıf kalmış ve meramını yeterince anlatamamış, ya da millete gerçek dışı bilgi vermeye kalkışmıştır.
★★★
Esenboğa'nın yapımına tam olarak ne zaman başlandığını doğrusunu isterseniz bilemiyorum.
Ya 1940'lı yılların sonunda, tek parti iktidarı döneminde, ya da sonraki yıllarda…
Ama hizmete ne zaman girdiğini biliyoruz…
1955'te, başka bir deyişle Demokrat Parti iktidarı döneminde.
Dolayısıyla, partili cumhurbaşkanının Meclis kürsüsünde söylediği bu sözlerin tamamı havada kalmaya mahkûmdur.
Kaldı ki Recep Bey o yıllarda bebekti, suya “buuu' diyordu.
★★★
Bunları niçin anlatmak zorunda kaldığıma gelince…
Bir başbakan, bir cumhurbaşkanı, ya da kendilerine ‘devlet büyüğü' denilen kimselerin ağzından çıkan her cümle önemlidir…
Ve gerçek olması gerekir.
Bunlarda ise nedenini bir türlü çözemediğimiz bir büyüklük kompleksi var!
“Onu da biz yaptık, bunu da biz yaptık. Ortalıkta ne varsa bizim eserimizdir!”
Eserlerinden çoğunu nasıl yaptıklarını, ihalelerin paylaşımının nasıl gerçekleştiğini bilen biliyor!
Yine de teşekkür ederiz.
Ancak bu memlekette kendilerinden önce de devlet vardı.
Çeşitli iktidarlar gelip geçmişti.
Her iktidar eğrisi ve doğrusuyla nice eserler bıraktı.
Ama bunlar gibisini hiç görmedik.
Yüksek dağları onlar yarattı!
Geldiler işin başına, devletin ve milletin nice zahmetle yarattığı maddi ve manevi birikimlerimize çöktüler, tek tek veya topluca satmaya başladılar.
Satışlar günümüzde de sürüp gidiyor.
Kamunun en değerli arazileri, arsaları, binaları, fabrikaları, barajları, limanları, kıyıları, Allah ne verdiyse yerli ve yabancı eşe dosta, yandaşlara peşkeş çekiliyor.
★★★
Suratları asık…
Kaşları çatık…
Güler yüzlü olmaları günah…
Şaka yapmak, espri yapmak gibi kavramlar semtlerine hiç uğramamış.
Niçin?..
Çünkü her biri analarından büyük devlet adamı olarak doğmuş.
Onlara göre devlet adamı dediğin kibirle doludur, kasıntı olmakla yükümlüdür!..
★★★
Camiler dahil kendilerinden önce yapılan hizmetleri içlerine sindirmeleri asla söz konusu olamadı.
Kabullenmeleri, yapanlara bir teşekkür etmeleri de mümkün olmadı.
Hele iş artık “Ankara'daki havalimanını kim yaptı yaaa, bunu da biz yaptık” söylemine kadar geldiyse vaziyetimiz pek parlak değildir!
Recep Bey'in yerinde olsam beni yanıltan, böyle gaflar yapmama neden olan saray ekibinden hesap sorardım.
Ama kendi bileceği iştir!