Meral Akşener'den Erdoğan'a: Gayretullah'a dokunur; öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz
İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
İYİ Parti lideri Meral Akşener partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Meral Akşener, "Sayın Erdoğan fakirle oynama. Günahtır. Onları korkutma. Sen hakaret ediyorsun, tehdit ediyorsun, iftira ediyorsun. Birlikte yoluşalım. Sorun yok. O günlerden geçtin sen. Babalarımızın o gece eve yiyecek getiremediği bir neslin çocuklarıyız biz. Ne çabuk unuttun. Analarımızın sade suya tirit yapıp ekmek bandırdığı çocuklarız biz. Ne çabuk unuttun. Yazıktır günahtır. Yaptırma. Meral Akşener'e hakaret etmek İYİ Parti'ye iftira etmek için garibanı kullanma. Elinde çok büyük güçler var onu kullan. Çoluğu çocuğu var yapma. Garibanla oynadığın, garibana çöktüğün zaman Gayretullah'a dokunur. Öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz." ifadelerini kullandı.
Meral Akşener'den Lütfü Türkkan yanıtı: Kim, nerede, ne yapmışsa tespit edip rezil etmezsem namerdim
Meral Akşener'in açıklamaları şöyle oldu:
Sözlerimin başında yerli aşıda 3. faz testlerinin başlamasından memnuniyet duyduğumu belirtiyorum. ,
Erdoğan'ı uyarmak istiyorum, yerli aşıyı algı operasyonlarına kurban etme. Böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme. Bilim Kurulu, bilim insanları süreci olduğu gibi yürütsün. Milletimiz yerli aşıyı bekliyor, bunu da algı operasyonuna kurban edersen altında kalırsın.
Bu fevkalade muhafazakar arkadaşlar Dodik için hatıra pulu bastırdılar. Boşnak düşmanı Dodik'in namına pul bastırma peşinde. Bu sözde muhafazakarlığa bakar mısınız, yazıklar olsun size ve zihniyetinize. İnancımıza göre, o pullarda kullanılan mürekkep değil Müslüman kanıdır. O pulları imha edin.
Her şeyi iyi yaptıkları yalanını söylemeye devam ediyorlar. Nice yetenekli gençlerimiz iş bulamazken müdürlerine 11, danışmanlarına 5 maaş vermeye devam ediyorlar. Memleketin akarsularına HES projeleri ile çökmüş yandaşlarına tıkır tıkır para akıtmaya devam ediyorlar.
Milletine yabancılaşan, acılarını görmezden gelen bir iktidar ömrünü tamamlamış demektir. Bir de yalan söylüyorsa uzatmaları bile tamamlamış demektir. Ne Sayın Erdoğan ne arkadaşlarında utanma göremiyoruz. Hizmet siyaseti yaptıkları masalını anlatmaya devam ediyorlar. Gençler iş bulamazken 10 maaş vermeye devam ediyorlar.
Esnafımız, çiftçilerimiz iflasın eşiğindeyken yandaşlara tıkır tıkır ödemeye devam ediyorlar. Tank-paleti peşkeş çektikleri yetmiyormuş gibi MKE'yi özelleştirmeye hazırlanıyorlar. Ordumuzun mühimmatımızın önemli bölümünü üreten bu fabrikayı peşkeş çekmeye utanmıyorlar. Utanmıyorlar, çünkü milletimizin gerçekleri umurlarında bile değil. Birinci öncelik saray sefasının sürmesi.
ABD, Afganistan'dan çekiliyor ama aklı havalimanında kalıyor. İç politikada ABD'ye etmedik laf bırakmayan Sayın Erdoğan bu işe gönüllü oluyor. Buradan Sayın Erdoğan'ı aklını başına almaya davet ediyorum. Türk askeri orada asla muharip görev üstlenmedi.
Hiçbir güvenlik gerekçesi yokken, sen ABD Başkanı'na şirin gözükeceksin diye bu görevin izahı yoktur. Ayrıca para pul konuşmanın manası yoktur. ABD'li askerlerin canını kurtarmak için kendi askerlerini riske atma. Kınalı kuzuların ayağına taş değerse senden biliriz.
Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan'ın öncelikli görevi Afganistan'daki havalimanın güvenliğini sağlamak değil milletin huzur ve refahını sağlamaktır.
Sayın Erdoğan etrafındaki kabiliyetsiz boş maaşlı danışmanlarına söyle: 27 yıllık siyasi hayatımda başıma gelmeyen kalmadı. Sizinkiler vız gelir tırıs gider. Aldıkları maaşın karşılamalarını söyle. Seni rezil ediyor. Sen bize kulak ver zarar görmezsin. Danışmanlarınla bu kafayla gidin askere tez alırsın tezkere.
Adana'da çiftçiler beni durdurdu. Soğan ve karpuz üreticileri ben ağızımı açmadan konuştular. Karpuz üreticisi kardeşimiz, ağladı. O canı yanan çiftçi çok feveran etti. Basına bu arkadaşın söylediklerini yayınlamayın dedik. Başına iş gelmesin diye perdelemeye çalıştık. Bitmişler, çökmüşler, o arkadaşımızı aHaber günlerce televizyondan vermiş.
Sayın Erdoğan fakirle oynama. Günahtır. Onları korkutma. Sen hakaret ediyorsun, tehdit ediyorsun, iftira ediyorsun. Birlikte yoluşalım. Sorun yok. O günlerden geçtin sen. Babalarımızın o gece eve yiyecek getiremediği bir neslin çocuklarıyız biz. Ne çabuk unuttun. Analarımızın sade suya tirit yapıp ekmek bandırdığı çocuklarız biz. Ne çabuk unuttun. Yazıktır günahtır. Yaptırma. Meral Akşener'e hakaret etmek İYİ Parti'ye iftira etmek için garibanı kullanma. Elinde çok büyük güçler var onu kullan. Yazıktır günahtır o kardeşimize yapma. Çoluğu çocuğu var yapma. Garibanla oynadığın, garibana çöktüğün zaman Gayretullah'a dokunur. Öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz.
Kendisi Biden'ın ne dediğiyle ilgilenirken biz Bitlisli esnafımıza kulak veriyoruz. Kendisi yeni kankalık peşinde koşarken biz Afyonlu vatandaşlarımızın dertleriyle dertleniyoruz.
Kendisi, Türkiye’nin değil, şahsının çıkarlarını kovalarken, biz, yüzbinlerce kamu çalışanının toplu sözleşmesine kafa yoruyoruz. Buradan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Sen önce dön; Bitlis’te, baba yadigarı dükkanlarda, yaşam savaşı veren, esnafımıza yapılanları gör.
Dükkanları yıkılmak üzere olan esnafımızın, çaresizliğini gör. “Dere ıslahı yapacağım.” diye, yüzlerce Bitlisli esnafın, ekmeğiyle oynayan vurdumduymazlığı gör. Sen önce; İstanbul Pendik’te, “Yardımlar için iki defa başvuru yaptım, ikisinde de alamadım, çünkü Ak Partili değilim.” diyen, esnaf kardeşimi duy. “Gelen 100 müşterinin 90’ı dert yanıyor. Ülkenin kaynakları heba ediliyor. Ama hiçbir şey yapamıyoruz.” diyen, kuyumcu kardeşimi duy. “Beş çocuğum var. Bu şartlarda nasıl ayakta kalacağız bilmiyorum.” diyen, ayakkabıcı kardeşimin feryadını duy. Ama görmüyorsun, duymuyorsun.
Çünkü umursamıyorsun. Küçük ortakla kafa kafaya vermişsiniz, “bu eğri düzeni nasıl ayakta tutarız?” diye, hesap yapıyorsunuz. Ne hukuk tanıyorsunuz, ne de ahlak. Ne insafınız kalmış, ne de vicdanınız. Varsa yoksa iktidarınız. İki gün önce Afyon’daydım. Senin o iktidar hesabın için, Afyonlu kardeşim ne diyor biliyor musun? “Böyle iktidar yere batsın.” diyor. Bir kasap kardeşim; “Eskiden haftada bir gelen müşteri, şimdilerde ayda bir gelebiliyor. Üreticinin maliyeti arttığı için, hem onlar, hem de biz sürekli fiyat artırıyoruz. Millet kasabın yolunu unuttu.” diyor.
Turizm acentesi sahibi bir kardeşim; “Nefes kredisi en yüksek faizle veriliyor. Adı Nefes Kredisi ama, bu faizle nefesimiz kesiliyor.” diyor. Bolvadin’deki bir çiftçi kardeşim, feryat ediyor; “Ne olacak bizim halimiz? Yem 160, 170 lira. Yemin ederim, 70-80 hayvandan, 2-3 hayvanım kaldı. Gübremiz pahalı, mazot pahalı. Mera diye bir şey de kalmadı. Yayladaki yerleri de elimizden alıyorlar.” diyor. Sen, milletimizin gerçeğini görmesen de, Çay ilçesindeki kardeşim görüyor.
Diyor ki; “Malcılık bitti, çiftçilik bitti. Biz bitince esnaf bitiyor. Televizyona çıkıp, ‘’Vatandaşım iyi durumda” diyor. Gelsin de görsün bakalım ne haldeyiz.” Aynen böyle diyor. Sayın Erdoğan; İşte sana milletimizin gerçekleri. Sefa sürdüğün saraydan, bir zahmet başını çıkar da, vatandaşını bir dinle. Bu ucube sistemle, devleti devlet olmaktan, vatandaşı da çileden çıkardın. Bir zahmet sokağa çık da, milletin gerçeklerini gör bakalım. Bu hafta Milletin Kürsüsü’nde, senin o duymazdan geldiğin insanlarımızdan biri var.
Okullar kapandı, evden çalışma dönemine geçildi, ve koca bir sektör, çaresizlik içinde kıvranıyor. Servis firmaları ve emekçileri zor durumda. Onlardan biri, servisçilik yapan, Ahmet Alper İntepe kardeşim, bugün aramızda. Şehit babasına bile, utanmadan, sıkılmadan, ekranlarını kapayan, TRT ve Meclis Televizyonu’ndan, servisçi kardeşlerimizin sesini duyurmalarını, elbette beklemiyoruz. Ama onlar istedikleri kadar sansürlesin, biz, milletimizin sesini, Türkiye’ye duyurmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Ne zaman doğalgaz bulunur. Akaryakıta zam gelir. Sayın Erdoğan için rant ekonomisi gibi bir kaynak varken sürdürülebilir kalkınmaya gerek yoktur.
El insaf kardeşim. Ne doymaz bir iştahınız varmış. Nasıl bir açlıkmış?
Öyle eğri bir düzen kurmuşlar ki her şey vatandaşın aleyhine işliyor. Şimdi söyleyeceklerin gerçekten önemli. İktidarın rant iştahı tüm kurumları sarmış. EPDK daire başkanı olan kişi tarifeleri teşvikleri ocak ayında belirleyip bir şirkette yönetici oluyor. Yine çalışan başka bir uzman bir şirkete transfer oluyor. Paraları alacak şirkete yönetici olarak gidiyor.
Artık ahlakın Beştepe'nin yanından geçmediğini görüyoruz. Böyle bir tezgahtan çıksa çıksa vatandaşa yük çıkar. Haram zıkkım olsun. İlk seçimde milletten yetki alıp o kirli çarkı haramzadelerin başında kıracağız. Çözüme girince bir kara sinek tebelleş oldu, acaba nereden geldi.
İktidarın bacası alev almış. Panik arttıkça iftiralar artıyor. Bizim yolumuz millet yoludur. Bu kutlu yolda dönmek yok. Yıkılmaz, vazgeçmek yok. İstedikleri kadar ağlayıp sızlansınlar, bu sandıklar er ya da geç milletin önüne gelecek. Milletin iradesi tecelli edecek. Sayın Erdoğan ve ortakları tıpış tıpış gidecek.
Video mu izletelim? MHP'nin PKK ile işbirliğine gittiğini sayın Erdoğan söyledi. Şimdi Saadet Partisi ile uğraşıyorlar. Hazırlıklıyız. 27 yıldır asit havuzunda yüzüyorum.