Saygı Öztürk'ten Süleyman Soylu'ya: Açıklayamaz, nedenini de en iyi kendi bilir
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, çakarlı araçlı, korumalı iş insanı ve gazeteciler hakkında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yöneltilen soruları köşesine taşıdı.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, bugünkü yazısında çakarlı araçlı, korumalı iş insanı ve gazetecileri köşesine taşıdı.
Saygı Öztürk konu hakkında CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre'nin sorularını aktardığı yazısında "İçişleri Bakanı da çakarlı araçlı, korumalı iş insanı, gazetecileri açıklayamaz. Nedenini de en iyi kendisi bilir." ifadelerini kullandı.
Saygı Öztürk'ün "Onlar yapılanı unutmadı" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Karanlık bir yıldı. Devletin bütün organları terörle mücadeleye katılmıştı. Bölücü terör örgütü 200-300 kişiyle karakollara saldırılıyor, köy basıyor, sabaha kadar çatışıyorlardı. Gün ışımaya başlayınca da inlerine çekiliyorlardı.
Teröristle mücadele edilirken, bir yandan da yeni olaylar yaşanıyordu. Sivas'ta 33 vatandaşımız, kaldıkları otelin yakılması sonucu dumandan 37 kişi boğularak hayatını kaybediyordu. Üç gün sonra Erzincan'ın Başbağlar köyünü basan teröristler de 33 vatandaşımızı katlediyordu. Bu, örgütün o yıllarda ne ilk, ne de son baskınıydı.
BAKAN GEMİCİ'Yİ ÇAĞIRDI
Hemen her olaydan sonra yetkililerin klasik açıklamaları vardır: “Vatandaşımızın kanı yerde kalmayacak, yaralar en kısa sürede sarılacak.” Ama, bunların çoğu “sözde” kalıyor. Başbağlar olayı da sözde kalıyordu. Değerli arkadaşım, meslektaşım Tayfun Talipoğlu, köylülerin bu durumunu gündeme getirmekle kalmayıp, onların temsilcilerini Ankara'da bakanlıklara götürüp dertlerini anlatmalarına da aracılık yapıyordu. Onun çabalarıyla yol alınmaya başlanmıştı.
1997 yılına gelinmişti. Başbağlar köylüleri adına dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'i ziyaret eden köylüler, Devletin kendilerine el uzatmasını istediler. Hasan Gemici de, sosyal güvenlikten sorumlu Devlet Bakanı olmuştu. Ecevit, Hasan Gemici'yle aralarında şu konuşma geçti:
-Hasan Bey, Başbağlar olayını hatırlıyor musun?
– Evet Sayın Başbakanım, çok acı bir olaydı.
– İşte o köylüler geldi, Devlet söz vermesine rağmen bir şey yapmamış. Bu devletin ayıbıdır. Yakılan, yıkılan evleri yapalım.
– Başüstüne efendim.
“BİZE ZİMMET ÇIKAR” DEDİLER
Hasan Bey, makamına geçti, bürokratlarını topladı, “Sayın Ecevit'in talimatı var, Başbağlar köylünü yeniden yapacağız” dedi. Bazı bürokratlar, bunun kendi görev alanlarına girmediğini, İmar İskan Bakanlığı'nın konusu olduğunu, yapmaları halinde imzası olan herkese zimmet çıkarılacağını söyledi.
Evet, dedikleri doğruydu ama 39 yaşındaki Hasan Gemici, “Siz ne diyorsunuz arkadaşlar? Başbakan Yardımcımız talimat vermiş, ben bunu bazı kanun maddelerinin arkasına sığınıp yerine getirmemezlik yapamam” dedi.
O dönem, Recep Yazıcıoğlu da, Erzincan valisiydi. O da, “Biz bu işi Kemaliye Kaymakamı ile birlikte yaparız” dedi. Bakanlık kararı aldı, ödeneği gönderdi ve 8 ay içinde de evler tamamlandı. Evlerin yapımıyla ilgilenen kaymakam da bugünün İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger'di.
ÇATIŞMA DEVAM EDERKEN
Başbakan Bülent Ecevit, eşi Rahşan hanım, Devlet Bakanı Hasan Gemici helikopterle , Başbağlar köyüne gittiler. Anahtar teslimi gözyaşlarıyla yapıldı. Evleri eşyasız teslim edilmesi Ecevit'in içine sinmemişti. O gün, evlerin donatılması, tüm ihtiyaçlarının karşılanması talimatını da verdi.
PKK eylemlerini sürdürüyordu. Balkırı köyünde de teröristler evleri yakmıştı. Çatışmalar devam ediyordu. Ecevit o köye de gitmek istiyordu. Ancak vali, Bakan Hasan Gemici'ye güvenlik sorunu olduğunu, bunu Başbakan Yardımcısı Ecevit'e söylemesini istiyordu. Hasan Bey, ince bir politika uyguladı ve Ecevit'e, “Efendim, Sayın valimiz size bir konuyu arz etmek istiyor” deyip sözü valiye bıraktı. Vali, zorunlu olarak durumu anlattı ve köye gidilmemesini önerdi. Ecevit, “Hayır Recep Bey, gidip görevimizi yapacağız” dedi ve o köye de gidildi.
ÖNEMLİ YOL ALINDI
Başbağlar köyüleri Ecevit'i, Hasan Gemici'yi, Recep Yazıcıoğlu'nu unutmadı. Onlar arasında hayatta olan Hasan Gemici'yi, 5 Temmuz Pazartesi günü köylerinde yapılacak anma toplantısına davet etti. Hasan Bey, bunu Ecevit'e karşı da bir görev kabul etti ve yola çıktı.
Hayatın kaybeden köylülerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Teröristle mücadelede devletimiz önemli yol aldı. Emeği geçen herkese de teşekkür borçluyuz. Ama sınırımızda terör devleti kurulmaya başlandığını da unutmayalım.
İçişleri Bakanı bu sorulara cevap veremez
TBMM İç Tüzüğüne göre milletvekillerinin bakanlara yönelttiği sorulara 15 gün içinde cevap verilmesi gerekiyor. İçişleri Bakanı, CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre'nin de bu sorularına cevap veremez ama en azından kayıtlara geçmeli:
■ Kaç iş insanının koruma kararı var ve bunların koruma gerekçesi nedir? Bu iş insanları için kaç polis görevlendirildi?
■ Son dönemde kaç kişinin koruma kararı hangi gerekçeyle iptal edildi?
■ Kaç medya mensubunun koruma kararı bulunuyor, bunlar için kaç polis görevlendirildi? Ortaya çıkan olaylar üzerine kaçının koruma kararı iptal edildi?
■ Trafikte geçiş üstünlüğüne sahip, ışıklı ve sesli uyarı işaretleri kullanımına izin verilen araçlardan kaçı iş insanı, kaçı gazetecilere aittir?
■ Son iki yılda, usulsüz bir şekilde aracında ışıklı ve sesli uyarı işaretleri kullandığı tespit edilen kişi sayısı nedir? Bunlar hakkında yapılan iş ve işlemler nelerdir? Yazılan ceza tutarı ne kadardır?
İçişleri Bakanı da çakarlı araçlı, korumalı iş insanı, gazetecileri açıklayamaz. Nedenini de en iyi kendisi bilir.