Meral Akşener'den Erdoğan'a: 11 maaşlı kifayetsiz danışmanlarının elinde oyuncak oldu
İYİ Parti lideri Meral Akşener grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Akşener, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikalarına tepki gösterdi.
İYİ Parti lideri Meral Akşener grup toplantısında açıklama yaptı.
Meral Akşener, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikalarına tepki gösterdi.
Akşener, "Hayatın her alanında ağır sorunlar yaşadığımız bir gerçek. Son dönemde bunlara sayın Erdoğan'ın da ruh hali eklenmiş bulunuyor. Sabah söylediğini akşam yalanlayan, 5-6 hatta 11 maaşlı kifayetsiz danışmanlarının elinde adeta oyuncak olan, milletimiz mağdur, ülkemizi de mahçup eden, bir gün çıkıp şurada bir hata yaptık diyemeyen bir garip ruh hali ile karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
Meral Akşener: Dota 10 kişinin oynadığı ve Korelilerin kazandığı oyundur klişesini gömeceğiz
Meral Akşener'in açıklamaları şöyle oldu:
Milletimizin iktidarı denetleme görevi verdiği bizler bu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Ekonomiden adalete, kadın haklarına, gençlerimizin sorunlarından, esnafımızdan, memurlarımıza her bir vatandaşımızın iktidar karşısında hakkını, hukukunu savunmaya çalışıyoruz.
Hayatın her alanında ağır sorunlar yaşadığımız bir gerçek. Son dönemde bunlara sayın Erdoğan'ın da ruh hali eklenmiş bulunuyor. Sabah söylediğini akşam yalanlayan, 5-6 hatta 11 maaşlı kifayetsiz danışmanlarının elinde adeta oyuncak olan, milletimiz mağdur, ülkemizi de mahçup eden, bir gün çıkıp şurada bir hata yaptık diyemeyen bir garip ruh hali ile karşı karşıyayız.
Bunun son yansımasını aşı meselesinde yaşadık. Erdoğan, "Batılı ülkelerde aşı ücretli yapılıyor" dedi. Bunun üzerine Avrupa'dan kahkaha sesleri yükseldi. Biz duyduk, kendisi adına utandık ama sayın Erdoğan düştüğü gülünç durumdan hiç utanmadı.
Ben size doğrusunu anlatayım. Küçük bir ülke hariç dünyanın bütün ülkeleri aşıyı ücretsiz yapıyor. Bununla kalmıyor, gelişmiş ülkeler aşı yaptırmaları için gençlerine bir de ödül veriyor. Esnafına, işçisine, memuruna pandemide ayakta kalabilsinler diye nakit desteği sağlıyor.
Bu kez de kendisi, sanki hiç yalan söylememiş gibi "Biz de dünyadaki ülkeler gibi aşıyı ücretsiz yapıyoruz" dedi. Sayın Erdoğan aslında aşıyı sen vatandaşına parayla satıyorsun. Hem de bunu aklınca vatandaşa hissettirmeden yapıyorsun. Tahsilata da insanlarımız daha ikinci doz aşısını olmadan yapıyorsun.
Önce elektriğe yüzde 15, ardından da doğalgaza yüzde 12 zam yaptın. 4 kişilik bir aile bir sene boyunca yeni zam yapılmazsa yılda 600 lira fazladan para ödemek zorunda kalacak. DMO'nun açıklamasına göre, bir doz BionTech aşısının Türkiye'ye maliyeti 12 dolar yani 100 lira. Yani 4 kişilik ailemiz, kişi başı 100 liralık ikinci aşı için 600 lira ödeyecek. Böyle bir tezgah olabilir mi?
Elektriğe sadece 1 kuruş zam yapıldığında mevcut tüketime göre vatandaşımızın cebinden 2.3 milyar lira çıkıyor. 12 kuruş zam yapıldığına göre, 27.6 milyar lira çıkacak. Bu, pandemi boyunca vatandaşına sadece 10 milyar liralık nakit desteği veren AK Parti iktidarı, aynı vatandaşının cebinden bunun yaklaşık 3 katını alıyor demektir.
Pandemi döneminde senden başka temel ihtiyaçlara zam yapan başka bir hükümet var mı? Etrafına bak da utan...
Biri gelip partili cumhurbaşkanı nedir diye sorsa "Zamdır, zulümdür, milletini yoksulluğa mahkum etmektir" demek derim.
İktidarın büyüklü, küçüklü ortaklarına her fırsatta vatandaş zorda, nakit desteği verin diyoruz. Doğalgaza zam yapıyolar, esnaf perişan borçlarını ödeyin faizsiz kredi verin diyoruz elektriğe zam yapıyorlar. KÇÖ, işten çıkarma yasağını uzatın diyoruz duymazlıktan geliyor. Bu dar zamanda vatandaşlarımıza destek vermeye gelince cebinde akrep olanlar, milletimizi yolmaya gelince sınır tanımıyorlar.
Kamudaki israfa son verin deyince bize itibardan tasarruf olmaz nutukları atan sayın Erdoğan son olarak çıktı tasarruf genelgesi yayınladı. İtibar her zamanki gibi bu genelgeden muaf tutulmuş. Tasarruf sarayın yanından bile geçmiyor.
Tasarruf Saray'ın yanından bile geçmiyor. Milletimiz porsiyonlarını küçültmek zorunda. Bu arkadaş yeni sarayında sefa sürebilir her gün 8.6 milyon lira saraya para harcayabilir. Sayın Erdoğan kendi nefsinde yapamadığını milletimizin yapmasını istiyor. Son 2 yılda mutlak yoksul sayısının 3 milyon kişi artığı ülkemizde hala uçaklardan, arabalardan, yazlık saraylardan vazgeçmeyeceğim diyor.
Böyle vicdansızlık, umursamazlık olabilir mi? Ayıptır günahtır...
Onlar saraylarında israfa tam gaz devam ederken biz milletimizi karış karış geziyoruz. Koltuk değil ayakkabı eskitiyoruz.
İktidar bize ısrarla her şeyin ne kadar harika olduğunu anlatadursun, Kocaeli'nde kahvehane sahibi bir vatandaşımız, "60 yaşındayım. Oyumu inandım Tayyip Erdoğan'a verdim. Aç-kapa aç-kapa yaptılar şimdi 200 bin lira borcum var. Gelsin sayın Erdoğan bu borcu ödesin de göreyim" diyor.
Dul ve yetim maaşı alan bir hanımefendi bağıra bağıra sayın Erdoğan'a seslendi. A Haber de oradaydı. Diyor ki, "Bin lira emekli maaşı alıyorum. Nasıl geçineyim? Evime et girmiyor et. Ben cumhurbaşkanının üvey evladı değilim. Kuş gibi maaşlarımıza zam istiyoruz" diyor.
Bizimle konuşan ne dediğini bizzat kendim inceledim ve durumun kendileri açısından ne kadar vahim olduğunu gördüm. Erdoğan'ın yerinde olsam konuştuğumuz kişilerin ne dediğini incelerim.
Malatya'da çocuklarına iş bulamayan bir baba, "Hem din iman diyeceksin hem de 7-8 maaş alacaksın. Böyle vicdansızlık olmaz" diyor.
İlginç olan yaşlı bir hanımendinin biz Sayın Erdoğan'ın üvey evladı değiliz demesi. Vatandaş Sayın Erdoğan'ın babamız olduğuna inandırmasını kabul etmiş. Aile içinde haksızlık yaptığını söylüyor.
Sayın Erdoğan bunlar masal değil, Türkiye'nin gerçekleri. Gerçeklerin farkına var artık. O duvar var ya o duvar, o duvar işte senin Sarayının duvarları. Milletimizin feryadı, saray duvarlarından geri dönüyor. Bu gittiğin yol değil. Ya bu yoldan döneceksin ya da ilk seçimde tıpış tıpış gideceksin. Ya işini yapacaksın ya da sandık gelince yıkılan o duvarın altında kalacaksın.
Tütün meselesi gerçekten önemli. Ben tütüncü bir ailenin kızıyım. Çilesini de kıymetini de bilirim. Tütün ithal ederek tütüncümüzü perişan eden bu iktidarın abuk subuk icraatları artık kemiğe dayandı. Sarmalık tütün denilince aklımıza Adıyaman, Bitlis, Samsun, Çanakkale, Düzce, Mardin, Muş, Bingöl, Batman, Diyarbakır, Hakkari, Balıkesir, Bursa, Denizli, İzmit yani Türkiye'nin her bir köşesi aklımıza gidiyor.
Şimdi üreticilerimize 6 ay içerisinde kooperatiflerinizi kurun yoksa tütün üretemezsiniz diyorlar. 3 yıldan 6 yıla kadar hapis diyorlar. Sayın Erdoğan sen farkında olmayabilirsin ama ülkemizin üzerinde Kovid diye bir bela var. Lebaleb kongrelerinde, viyadük açılışlarında pandemi seni teğet geçmiş olabilir.
Sokağa çıkma yasakları, kısıtlamalar varken memlekette herkes canının derdine düştü. Üreticimiz bu sürede hazırlıklarını yapamadı. Şimdi utanmadan çıkmış, "Süreç 1 Temmuz'da başladı hepinizi yakarım" diyorsun. Böyle vefasızlık, devlet insanlığı olmaz. Bu millet seni sandıkta öyle bir yakacak ki şaşırıp kalacaksın. Tütün üreticisini hapse değil tarlalara gönderelim.
AK Parti iktidarı milletimizin hazinesini boşalttığı yetmemiş gibi bir yandan da milletin olan ne varsa satmanın peşinde. MKE'nin ardından sırada TEİAŞ var. Milletin olan bu şirket 2020 yılında 14. 9 milyar lira ciro yapıp 2.5 milyon liraya yakın da kar etti. Buna rağmen özelleştirilmesi için düğmeye basıldı. Her seferinde, "Ben ekonomistim" diyen sayın Erdoğan belli ki piyasa yapılarının anlatıldığı derslerde uyumayı tercih etmiş.
Kendisine ekonomiyle ilgili ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. Ekonomide doğal tekel diye bir kavram vardır. Elektrik iletimi sektörü böyle bir sektördür. Elektrik iletimi özel bir şirkete geçerse, toplumun zararına olacak şekilde artabilir. TEİAŞ kar amacı gütmemesi gereken bir kurumdur. Bu kurumun kontrolü kamuda olmazsa, bekanın zart dediği yer burası. Bağımsızlığımızı tehlikeye sokabilecek bu yanlıştan dön.
AK Parti iktidarı milletimizin hazinesini boşalttığı yetmemiş gibi, milletimize ait ne varsa satma peşinde. MKE'nin ardından TEİAŞ var. Kamunun olan bu şirket 2020'de 14,9 milyar lira ciro yapıp, kar etti. Buna rağmen özelleştirilmesi için düğmeye basıldı.
Faiz sebep, enflasyon sonuçtur anlayışının getirdiği durum ortada. Türkiye 3 yıl öncesini bile mumla arar oldu. Kayıtdışı ekonomi, enflasyon, ithalata bağımlılık gibi Sayın Erdoğan da Türkiye ekonomisinin yapısal bir sorunu haline gelmiştir. Bu zihniyet Türkiye'nin en büyük yapısal sorunudur. Sayın Erdoğan ve arkadaşları gitmeden Türkiye zenginleşemez, özgürleşemez. Bu değişimi ne kadar önce yaparsak o kadar hayırlıdır.