CHP'li Engin Altay'dan Erdoğan'a: Seçimin 2023'te olmayacağını biliyor

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

CHP'li Engin Altay'dan Erdoğan'a: Seçimin 2023'te olmayacağını biliyor

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “memleketi teslim edemeyiz” sözlerine tepki gösterdi.

Engin Altay, “İstikametini, rotasını kaybeden Erdoğan’dır. Memleketi teslim etmeyeceğiz’ derken ne demek istiyorsun? Memleketi kime teslim edeceğine millet karar verir. Millet karar verdikten sonra da gereğini biz yaparız” dedi. Altay, Cumhur İttifakı’nda “Soylu soğuk savaşı” yaşandığını belirterek, “Erdoğan ve Bahçeli, Soylu’nun üstünde bilek güreşi yapıyor ama bu arada devlet çürüyor” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi,

Ankara’nın girişinde bekletilen madencilerin taleplerini anlattı. Altay, şunları söyledi:

“Grup Başkanvekilimiz Sayın Özgür Özel ve bir grup milletvekili arkadaşımız, Ankara’nın 30 kilometre dışında bir insanlık ayıbına müdahale etmeye gitti. Beyefendinin beğenmediği eski Türkiye’de, 30 yıl önce on binlerce madenci, Zonguldak’tan Ankara’ya hak arama yürüyüşü yapabildi. Şimdi Ankara girişinde 40 madenci emekçisi, abluka altında. Ankara’ya 30 kilometre mesafede 40 maden işçisi, tazminat haklarını almak için, çare kapısı TBMM’ye gelmek istiyorlar, Ankara’ya sokulmuyorlar.

Dert ne? Söz verildi, alacakları bunların yerine getirilmiyor. Bu mağdurların içinde gözünü kaybeden Ali Kandemir de var, ayakları kopmuş İdris Sarıkaya da var. Hak edilen, talep edilen ne? 25 milyon TL, yaklaşık. Saray’a alınmıştı, hani, o üç Mercedes’in parasının yarısından az. 25 milyonu ödememekle direnen bir devletle karşı karşıyayız. Buradan 84 milyona çağrı yapıyorum. Bu haksızlığa, hukuksuzluğa; 880 maden işçisinin bu derdine, haksızlığa karşı hepimizin ortak tepki vermesi lazım.

İSTİKAMEDİ KAYBEDEN ERDOĞAN

Erdoğan, bugün ‘istikametini kaybedip avara kasnak dolaşanlara memleketi teslim etmeyeceğiz’ demiş. Erdoğan, kimse istikametini kaybetmedi, istikametini sen kaybettin, rotanı sen kaybettin. Sen kaybetsen benim meselem olmaz. Türkiye istikametini kaybetti senin rotasızlığından, pusulasızlığından. Millet, memleketin bozduğun rotasını düzeltmek için senden kurtulacak. ‘Memleketi teslim etmeyeceğiz’ ne demek? Buna millet karar verir, sen veremezsin. Daha önce de bir AK Parti yöneticisi böyle bir laf etmişti. Ne demek istiyorsun yani. ‘Teslim etmeyeceğiz’ derken, sandık sonuçlarına karşı başka bir düşüncen mi var? Varsa onu bilelim ama millet merak etmesin. Millet sandıkta kararını versin, millet sandıkta Erdoğan'ın bozduğu Türkiye rotasını yeniden rayların üzerine oturtma kararını versin, gerisi hallolur. Senin ona gücün yetmez.

AKLI SARAYDA FİKRİ UÇAKTA

Erdoğan’ın aklı sarayda, fikri uçakta, başka bir derdi yok. Akıl sarayda, fikir uçakta. Bugün bile bize esmiş gürlemiş, ‘gelince uçakları satacaklarmış…Trenle mi gideceksiniz?’ demiş. Evet, tarifeli seferle de gideceğiz. Gerekirse Büyük Atatürk gibi, İsmet Paşa gibi trenle de gideceğiz. Gerekirse merhum Ecevit gibi otobüsle de gideceğiz. 13 uçağın da hepsini satacak değiliz. 11'ini satarız, 2'si devlete yeter. Bizim yönettiğimiz devlette Kıbrıs'a 7 özel uçakla gidilmeyecek Erdoğan. Bizim yönettiğimiz devlete, mafyadan uçak tahsisi yapılmayacak. Mafya yöneticilerinden, kara para aklayıcılarından uçak alıp, devletin bakanlarını sağa sola gezdirmeyeceğiz.

Aynı ile, aynı açılışa, 3 bakan, 3 ayrı özel uçak tutup, gitmeyecek bizim yönetimimizde. Merkel'in 13 tane özel uçağı mı var? Türkiye'de işsizlik, gerçek işsizlik yüzde 27. Merkel'in özel uçağı yok ama işsizlik yüzde 3 Almanya'da. Nasıl olacak şimdi bu? Merkel otobüse biniyor, dolmuşa biniyor, taksiye, otomobile, tarifeli uçağa biniyor ama Almanya'da gençler iş krizine, gelecek kaygısına kapılıp intihar etmiyor. Gençler böbreğini satmıyor.

SEÇİMİN 2023’TEN ÖNCE OLACAĞINI ERDOĞAN DA BİLİYOR

Erdoğan yine bugün teşkilatına ‘kapı kapı dolaşın’ talimatı vermiş. Yahu 2023 seçimlerini eğer 2023'te yapacaksan, tam 2 yıl var ya. İki yıl önceden memleketi seçim havasına, teşkilatını seçim havasına niye sokuyorsun acaba? Biliyorum ki, seçimin 2023'te olmayacağını Erdoğan'da biliyor. Erken bir seçim olacağını Erdoğan da öngörüyor. Yalnız benim anlamadığım şu: Şimdi mesela İstanbul milletvekili kapı kapı dolaşıp ne diyecek?

Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarını nasıl buharlaştırdığını Güngören'deki muhtara nasıl anlatacak? Ya da İçişleri Bakanı'nın iddia ettiği mafyadan her ay 10 bin dolar alan AK Partili siyasetçiyi Bağcılar'daki esnafa nasıl anlatacak? Kendi bakanlığına dezenfektan satan ticaret bakanını mahkemeye çıkarmadığını, yargılatmadığını Bakırköy'de metrobüsedeki vatandaşa nasıl anlatacak?

Merak ediyorum. Sandıktan çıkarmadığın ama 2,5 milyar dolar ödediğin s-400'leri hangi AK Parti milletvekili gidip Anadolu'da anlatacak? Paramızı verdiğimiz halde, alamadığımız, kullanamadığımız F-35'leri; paralarımıza çökülerek bize verilmeyen, bu sebeple de hava savunma sistemimize büyük bir darbe vuran F-35 kepazeliğini hangi milletvekilin gidecek de, Konya'da, Eskişehir'de, Adana'da, Malatya'da anlatacak? Bence milletvekillerini, örgütünü sahaya gönderirken, bütün bu sorulara da bir cevap hazırlasan, çok iyi edersin diye düşünüyorum.

SOYLU İÇİN BİLEK GÜREŞİ

Cumhur İttifakı'nda Süleyman Soylu soğuk savaşı tüm hızıyla devam ediyor. Devlet çürürse, her şey biter, toplum çürür diyoruz. Hakikaten bir soğuk savaş mı, bir bilek güreşi mi bilmiyorum ama iki somut olay söylemek istiyorum. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı dedi ki: ‘Hadi beni görevden alın da göreyim’. Görevden alsın diye demiyorum ama alamayacağını da öngörüyorum zaten. Bir bu tablo var, bir de enteresan bir tablo yaşandı. Andımız'a sahip çıkan Trabzon Emniyet Müdürümüz soluğu Sudan'da aldı.

Tabi bu arada Sayın Bahçeli de ‘Süleyman Soylu'yu yedirtmem’ naraları atmıştı salı günü. Şimdi Devlet Bahçeli'ye rağmen Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu ile sosyal mesafeyi korurken, Bahçeli'ye de kararnameyle bir cevap verdi Erdoğan. Bahçeli diyor ki: ‘Sosyal mesafeyi kapatın İçişleri Bakanı ile Cumhurbaşkanı.’ Cumhurbaşkanı da sosyal mesafeyi inatla korumaya devam ediyor ve bir kararnameyle de aslında Bahçeli'ye bir cevap veriyor. Dünya bilek güreşi şampiyonumuz Abdülsamet Ocakoğlu'yla iftihar ediyoruz, iftihar ediyoruz. Sayın Erdoğan da Abdulsamet kardeşimizle bir Zoom toplantısında bir görev verdi, dedi ki: ‘Sanayi Bakanıyla bir direk güreş yap’ dedi, hakikatten yaptılar. Şampiyonumuz Sayın Bakanı da yendi, biz de bunu keyifle izledik.

Fakat benim gördüğüm şudur: Şu anda Süleyman Soylu'nun sırtında Erdoğan'la Bahçeli bilek güreşi yapıyor. Fakat ben bunu çok keyifle izleyemiyorum. Çünkü bu bilek güreşi aynı zamanda devleti de çürüten bir tablodur, ibretlik bir tablodur. Devlette ehliyet, liyakat diyoruz fakat tam tersi iş ve o işlemler yapılmaya devam ediliyor.

10 BİN HAKİM DE ALSAN ADALET GELMEZ

Adalet ölürse, devlet ölür. Suç örgütü yöneticisinin iddialarına Cumhuriyet Savcıları, İçişleri Bakanının iddialarına da siyasetin el atması gerekir. İçişleri Bakanının iddiası, 10 bin dolar iddiası, siyasetin üstünde kara bir gölge gibi durmakta. Peki ne yapılması lazım?

Adalet Bakanı da dün bir laf etti. Adalet Bakanı dedi ki: ‘Yargıyı, yargıya bırakalım.’ Herhalde bunu bana söylemedi. Adalet Bakanı bunu Erdoğan'a söylemiştir. Şunun için söylemiştir, söylemesi de gerekir. İçişleri Bakanı Cumhuriyet Savcılarına isim verdi mi 10 bin dolarla ilgili? Hayır vermedi. Cumhuriyet Savcıları resen harekete geçti mi? Hayır, geçmedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir araştırma komisyonu kurdu mu? Hayır, kurmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi bir soruşturma komisyonu kurdu mu? Hayır, kurmadı.

Bu konuda saray konuştu mu? Konuşmadı. Siyaset kurumu ve Meclis, bu gölge ve bu şaibe altında daha fazla itibarsızlaştırılmamalıdır. Bu konuda en büyük görev -tekrar ediyoruz- Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve onun Sayın Başkanına düşer. Adalet Bakanı: ‘Bin hakim-savcı alacağız, sisteme dahil edeceğiz’ demiş. Güzel, fakat yargı vesayet ve baskı altında olduğu müddetçe, bin değil Sayın Bakan, bin değil, 10 bin hakim savcı alsan da, 10 bin dolar kepazeliğini açığa çıkaramaz. Bunun için 6500 savcı içinde, mevcut savcı içinde hâlâ bir yürekli, bir erdemli, bir cesur, bir vatansever savcı aramaya devam ediyoruz.

GENÇLERE GÖLGE ETME

Bugün beyefendi gençlere seslenmiş. Bu ne pişkinlik? Vallahi pes. Pişkinliğin bu kadarına pes! Gençlere şöyle demiş, ‘müsterih olun, kimse sahipsiz değildir’ demiş. ‘Siz sahipsiz değilsiniz’ demiş. Vallahi Erdoğan, hangi milletvekilin gençlere gidip de, bu sözünü tekrar edecek bilmiyorum ama senin gönderdiğin il-ilçe başkanlarına, milletvekillerine gençler şunu diyecek: ‘Gölge etmeyin, başka ihsan istemem’ diyecekler. Gençlerin geleceğini çaldınız, umutlarını çaldınız, hayallerini çaldınız. Gençler bunalımda. Erdoğan, gençler korkuyor ama senden değil. Gençler işsizlikten ve iş bulamamaktan korkuyor. Yoksa gençler senden korkmuyor, sandığı bekliyor bizim gibi, çiftçiler gibi, esnaf gibi.TÜİK verilerine göre, işsizlikte dünya 32’ncisiyiz 13,9'la ama gerçek işsizlikte, yani iş başvurusunda bulunmayan, umudu kestiği için iş aramayanlarla birlikte Türkiye'nin reel işsizliği yüzde 27,4 dür. Bununla dünyada 6’ncı sırada Türkiye.

Yani bizden daha kötü durumda olan beş ülke var işsizlikte: Nijerya, Bosna-Hersek, Güney Afrika, Angola ve Filistin. Bizden kötü dünyada 5 ülke bu, gerisi bizden iyi. Sen de tutmuşsun, ‘gençler sahipsiz değil’ diyorsun. Hakikaten gençlere gölge etmesin, başka ihsan istemez.

Her 4 gençten biri işsiz. Bu şu demek: Türkiye'de genç işsizlik oranı yüzde 25,6 demek. Bunlar resmi rakamlar. 1 milyon 310 bin genç, 15 yaş ile 24 yaş arasında işsizlikten bunalımda. Sen de 13 uçağınla, yazlık-kışlık avlak saraylarınla, uçan yüzen saraylarınla zevkusefadasın. Bunu nereye koyacağız Erdoğan, bunu nereye koyacağız? Gençler Türkiye'de yaşamak istemiyor. Bir yönetim için bundan büyük ayıp olmaz, bundan büyük kusur olmaz, bundan büyük beceriksizlik olmaz.”

Etiketler
Engin Altay Seçim TBMM