Abdurrahman Dilipak: 'Zalimlerden olduk' diyemiyoruz, içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden...
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında insanların ‘yarın’ endişesine kapıldığını geleceğini ilişkin daha çok korku duyduğunu ifade ederken 'zalim'leşmeye dikkat çekti.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında “Bir türlü ‘Biz zalimlerden olduk’ diyemiyoruz. ‘İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım’ diye düşünemiyoruz sanki gereğince” dedi.
İnsanların ‘yarın’ endişesine kapıldığını geleceğini ilişkin daha çok korku duyduğunu yazan Dilipak, “Oysa Müslümanların böyle bir endişesi olmaması gerek. Yarını merak etmeleri, kendi sorumlulukları ya da aklın muktezası olarak düşünmesi, yapması gereken tedbirlerle ilgilidir. Yoksa olacak olan olur. Sonuçta kimse ecelinden önce ya da sonra ölmeyecek. Rızkından az ya da çok yemeyecek, kaderinden başka bir kaderi de yok” diye yazdı.
“Tamam, her şey çok kötü gidiyor! Gelen günler geçen günleri aratıyor” diyen Dilipak, özetle yazısına şöyle devam etti:
“Hani, biz dua ediyorduk, ‘Rabbim beni bana bırakma, beni nefsimle baş başa bırakma’ diye. Hani dünya ‘oyun ve eğlence” yeri değildi. Hani nefsimize hoş gelen, heva ve hevesler peşinde koşmayacak, müstekbirlerden, mütrefinlerden olmayacaktık. Hani istişare ve şura ile hükmedecek, işi ehline verecek, adaletten, ehliyetten, liyakatten vazgeçmeyecektik. Hani kul hakkına el atmayacaktık.
Bir türlü ‘Biz zalimlerden olduk’ diyemiyoruz. ‘İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım’ diye düşünemiyoruz sanki gereğince.
Hani sözü dinleyecek, doğrusuna sahip çıkacak, yanlışına karşı çıkacaktık. İşe bakıp doğrusuna destek verip, yanlışını engelleyecektik. ‘Emri bil maruf, nehyi anil münker’ yapacaktık. ‘Adil şahidler’ olacaktık, din ve devlet büyüklerini İlah ve Rab edinmeyecektik! “Raina” demeyecek, ‘Unzurna’ diyecektik.
Kafirler, münafıklar, fasıklar, zalimler, cahiller, ahlaksızlardan uzak duracaktık. Bunlara benzemeyecek, onları ‘veli’ edinmeyecektik. Ne oldu bize!
Biliyorsunuz Allah, cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Onların işlerini sarp dağlara sardırır ve onların üstüne pislik yağdırır.
Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır, biliyorsunuz. Peki, Hakk’ın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesi olma konusunda üzerimize düşen görevi ne ölçüde yapıyoruz. Ve yine biliyorsunuz eğer zalimlere yardım edersek, onları yakan ateş bize de dokunur ve Allah gün gelir, o zalimleri bizim de başımıza musallat eder.”