Devlet Bahçeli'nin yıllar önce verdiği önerge: Şimdi neden susuyor?
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugün kaleme aldığı yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yıllar önce 17-25 Aralık için verdiği önergeyi köşesine taşıdı. Çölaşan "Devlet Bey şimdi neden susuyor?" diye sordu.
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugün kaleme aldığı yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yıllar önce 17-25 Aralık için verdiği önergeyi köşesine taşıdı. Çölaşan "Devlet Bey şimdi neden susuyor?" diye sordu.
Çölaşan'ın bugünkü yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, 17-25 Aralık 2013 rüşvet ve yolsuzluk operasyonları, daha sonra FETÖ'cü olduğu ortaya çıkan savcılar ve polisler tarafından yapılmıştı.
AKP iktidarı köşeye sıkıştı. Ortaya çıkarılan belgeler dört dörtlüktü. İnkar edilmesi mümkün değildi.
O kadar ki, hükümetin dört bakanı birden istifa ettirildi…
Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış…
Ve düşünün, bu karar o sırada başbakan olan Recep Bey tarafından alınmıştı. Başbakanın başka çaresi yoktu. Onları koruyamaz ve görevde daha fazla tutamazdı. Ortalık inim inim inliyordu.
★★★
MHP o sırada, bugün olduğu gibi AKP iktidarının koalisyon ortağı, kayıtsız şartsız ve kraldan fazla kralcı destekçisi değildi.
Devlet Bey gerektiğinde eleştirmeyi bilirdi.
Görevden alınmak zorunda kalınan dört Bakan Bey'den biri Egemen Bağış idi.
İran'lı büyük sahtekâr Rıza'dan büyük rüşvetler aldığı devletin kolluk güçleri ve yargısı tarafından ortaya çıkarılıp belgelenmişti.
★★★
Ancak AKP iktidarı bu dört Bakan Bey'i yine koruyup kolluyordu. Kamuoyunda büyük tepki oluşmuştu.
Sonuçta bunlar AKP'nin Meclis'teki kelle çoğunluğu ile aklanmayı başardı!
Yüce Divan'a sevk edilmediler.
Kendilerinden hesap sorulmadı.
O halde niçin istifa ettirilmişlerdi?
Bu sorunun yanıtı halen meçhul!
★★★
O dönemde istifa ettirilen bakanlardan biri Erdoğan Bayraktar…
İstifa ettikten sonra önemli açıklamalar yaptı.
Mertçe konuştu, “Ne yaptıysam Tayyip Bey'in talimatları doğrultusunda yaptım” dedi.
Öteki üç kişi ağızlarını bile açamadı!
Aradan yıllar geçti, Erdoğan Bayraktar birkaç gün önce yine konuştu.
Yaşadıklarını anlatırken “Beni o hırsızların çuvalına attılar” dedi ve 17-25 Aralık operasyonlarını, o dönemde yaşananları bize yeniden anımsattı.
Çok da iyi etti…
Ve söz konusu operasyonları bir kez daha gündeme taşımış oldu.
★★★
Şimdi gelelim Devlet Bey'in o günkü çabalarına…
Zanlılar hakkında hiçbir işlem yapılmamış, hesap sorulmamış olmasından yakınıyordu.
Bu konudaki görüşlerini Meclis Başkanlığına partisi adına verdiği önergelerde dile getiriyordu ama sonuç alamadı.
Aşağıda Egemen Bağış'la ilgili önergesine yer veriyorum. (Parantez içindeki bölümleri ben ekledim, bana aittir.)
Bu arada bazılarınızın aklına bir soru gelebilir, kısaca ona da yanıt vereyim.
“Peki ama Egemen Bağış isimli şahıs siyaseti bıraktıktan sonra şimdi ne yapıyor” diye sorabilirsiniz.
O şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin Prag büyükelçisi!
Böyle biri Çek Cumhuriyetinde Türk Devletini temsil ediyor!
Olmaz olmaz demeyin, burası Türkiye abicim, her şey olur.
İşte Devlet Bey'in o önergesi.
★★★
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına.
Rüşvet ve yolsuzlukla ilgili 17-25 Aralık 2013'te başlayan süreçte Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkındaki iddialarla ilgili adli kolluğa, yargıya yapılan müdahaleler, fezlekelerin Meclise gönderilmesi ve iadesi esnasında kamuoyunun gözleri önünde sergilenen hukuk skandalları, milletvekillerinin fezlekeleri incelemesinin engellenmesi, Meclis Soruşturma Komisyonu aşamasında sayısal çoğunluğun tahakkümü (baskısı) sonucu yaşanan hadiseler, Komisyon oylamasının yapılacağı gün Başkan ve üyeler üzerinde kurulan baskılar sonucu erteleme, 5 Ocak 2014 tarihinde Komisyon oylaması sırasında yayınlanan ilanlarla üyelerin iradesinin baskı altına alınması, “Hukukun üstünlüğü” değil, “Üstünlerin hukuku” nun uygulandığı ve bu suretle kamu vicdanının derinden yaralandığı unutulmaz kara bir leke olarak not edilmiş, rüşvet ve yolsuzluk tarihinde unutulmaz yerini almıştır.
Dört bakanla ilgili yaşanmış olan “Komisyonmatik” süreç, TBMM'nin kurumsal itibarında ve hukuk devleti ilkesinde ciddi tahribata yol açabilecek nitelikte kritik ve çok vahim bir algıya zemin oluşturmaktadır.
Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, itibarını, iradesini, değerlerini yakından ilgilendiren bu oylamada tarih ve millet önünde hayati bir sınav vereceklerdir. Meclis soruşturma önergesini kabul eden TBMM'nin, bu irade doğrultusunda yargı yolunu açması, hukuk devleti ilkesine bağlılık ve millet vicdanının tecellisi (gerçekleşmesi) fırsatını sağlayacaktır.
★★★
Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın, yaptığı bazı uygunsuz işler karşılığında Rıza Sarraf'tan kendisine maddi menfaat ve kazançlar sağladığı anlaşılmaktadır.
Şöyle ki rapor, muhalefet şerhleri ve dosya münderecatı incelendiğinde;
1) Yapılan teknik takiplerde Rıza Sarraf'ın, Abdullah Happani'ye üç ayrı tarihte olmak üzere ayakkabı kutusuna, elbise ve gömlek kutusuna ve çikolata kutularına koyarak 500'er bin dolar hazırlattığı ve bunun gideceği yeri bildirdiği ve sonra kendisinin (Egemen Bağış'ın) “Şey için de çok teşekkür ediyorum. Beni mahcup ettiniz” ifadesine karşılık Sarraf tarafından “Olur mu, ne demek, olur mu sayın bakanım” şeklinde cevap verdiği, bu cümleden olarak rüşvet trafiğinin bariz delil olarak netleştiği,
2) Rıza Sarraf ile yapılan telefon görüşmelerinde ilerdeki işlere mahsuben kendisine üç defa 500 bin dolar ödeme yapıldığı,
3) Rıza Sarraf'ın yakınlarına vize alınması konusunda aracılık yaptığı ve turizm belgesine sahip bir otelin kiralama işleminde aracılık ettiği,
4) Rıza Sarraf'la ilgili (kamu) kurum ve kuruluşlarda bir soruşturma yapılıp yapılmadığı konusunda araştırma yaptırdığı,
5) Rıza Sarraf'la ilgili yazılı ve görsel basında çıkacak olumsuz haberleri engellediği,
6) Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının banka hesaplarında büyük miktarda (döviz, Türk Lirası) hareketlerinin olduğu ve bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve tutarsızlıklar bulunduğu,
7) Bakanlık görevi süresince şahsi ve birinci derecedeki yakınlarının menkul ve gayrimenkullerinde büyük artışlar olduğu, bu konudaki yazılı ve sözlü savunmalarında yetersizlik ve tutarsızlıklar olduğu,
Kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın sağladığı menfaatler ve yaptığı kanunsuz işlerden dolayı Türk Ceza Kanunu'nun “Nüfuz ticareti” başlıklı 255, “Rüşvet” başlıklı 252. maddeleri uyarınca, hakikatin ortaya çıkması ve bağımsız ve tarafsız bir yargılamada adaletin tecellisi için Yüce Divana sevki gerekmektedir.
Gereğini arz ve talep ederiz.
Devlet Bahçeli. Osmaniye milletvekili.”
★★★
Evet sevgili okurlarım, Egemen Bağış isimli bu şahıs şimdi bizim Prag büyükelçimiz.
Kendisi Tayyipgiller iktidarı tarafından yargıdan kaçırıldı, hesap sorulmadı. Üstelik büyükelçi yapıldı.
Devlet Bey yıllar önce savunduğu görüşlerini AKP'nin kraldan fazla kralcı destekçisi olduktan sonra herhalde unutmuş olmalı ki, işin üzerine daha fazla gitmedi.
Dosyaları ve hakkındaki bütün rüşvet ve yolsuzluk belgeleri arşivlerdeki tozlu raflara kaldırıldı, unutulmaya terk edildi.
Egemen şimdi Prag caddelerinde Türk bayrağı çekili makam aracıyla dolanıyor, devletimizi, milletimizi ve hepimizi temsil ediyor!