Uğur Dündar, Enis Berberoğlu'nu anlattı
Usta gazeteci ve Sözcü yazarı Uğur Dündar, Enis Berberoğlu'nu yazdı.
Uğur Dündar bugünkü yazısında, CHP'nin tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu'nun sağlık durumuna ilişkin yazdı ve avukatının sözüyle hatırlatmada bulundu.
“Enis Berberoğlu, duruşmalarda son söz olarak ‘vatan sağolsun' diyecek kadar yurtsever, haksız yere içeride kalmayı reddedip, kendi sağlığını ortaya koyacak kadar özgürlüğüne tutkun biridir…”
İŞTE UĞUR DÜNDAR'IN BUGÜNKÜ YAZISI
CHP'den yeniden İstanbul Milletvekili seçilen meslektaşım Enis Berberoğlu, serbest bırakılmayı beklerken, Yargıtay'ın bu doğrultuda karar vermemesi üzerine başlattığı eylemi sürdürüyor. Kimseyle görüşmediği gibi, yüksek tansiyon hastası olmasına karşın, ilaçlarını da kullanmıyor!..
* * *
Enis'i yıllar önce Hürriyet'in ekonomi servisinde çalışırken tanıdım. Başarılı işler yapıyor, kademeleri hızla tırmanırken meslek büyüklerine saygıda da kusur etmiyordu. Önce servisin şefliğine, sonra gazetenin Ankara temsilciliğine ve nihayet her gazete çalışanının rüyası olan genel yayın yönetmenliğine yükseldi.
Bu süreç içinde birlikte, ödüllerle taçlandırılan özel haberlere imza attık.
* * *
Genel Yayın Yönetmenliğinden alındıktan sonra siyasete atılacağını duyduğumda çok şaşırmıştım. Çünkü daha önceleri böyle bir düşünce taşıdığına yönelik hiçbir işaret vermemişti.
Siyasette de başarılı bir performans sergileyerek, kısa sürede CHP Genel Başkan Yardımcısı oldu.
Geçen yıl, cezaevine atılmasına neden olan yargı süreci devam ederken, Hürriyet'te biriktirdiğimiz anılarımızı tazelemek için kalkıp İzmir'e geldi. Ama tanıdığım güler yüzlü, bol esprili Enis gitmiş, yerine gergin yüz ifadeli bambaşka biri gelmişti.
Hiç unutmuyorum insanı güzel hayaller kurmaya çağıran güneşli, limonata tadında bir bahar günü, biraz rahatlatabilmek ümidiyle Avukatı Murat Ergün ve dostumuz Atilla Köprülüoğlu ile birlikte, Ege'nin cennet köşelerinden Urla-Özbek Köyü'ndeki bir balıkçı lokantasına gittik.
* * *
Tam oturup garsona neler yiyeceğimizi söylemiştik ki, Enis'in beti benzi atmaya, sapsarı kesilmeye ve boncuk boncuk terlemeye başladı. “Hayrola, Enisciğim neyin var” diye sorduğumda “Gerginlik abi, şimdi geçer” diyerek yüzünü yıkamak istedi. Üç dakika, beş dakika, on dakika geçmesine karşın gelmeyince, tuvalete koştuk. Bir de ne görelim? Sırtındaki gömlek sanki henüz yıkanmış gibi ıpıslak değil mi? Önce su sıçrattığını düşündük. Ama değildi. Boşanan ter, gömleğini bu hale getirmişti!..
Belli ki çok ciddi, hemen müdahale edilmesi gereken bir sağlık sorunu yaşıyordu.
Hiç vakit geçirmeden ambulans çağırıp, Urla Devlet Hastanesi'ne götürdük. O geceyi hastanenin değerli hekimleri ile çalışanlarının müşfik ilgi ve gözlemi altında geçirdi.
Şakalaşıp güleceğimiz bir atmosferi hayal ederken, hiç umulmadık bir durumla karşılaşmış, ama ertesi gün iyileşip taburcu edilmesiyle de teselli bulmuştuk.
Belli ki gazetecilikte geçirdiği stres dolu yıllarda bir meslek hastalığı olan yüksek tansiyona yakalanmış, yargı sürecinde yaşadığı gergin günler de rahatsızlığını tetiklemişti.
* * *
Enis için özellikle yandaş medyada çok şey yazıldı, çizildi, hatta casus olduğu bile öne sürüldü.
Oysa en yakından tanıyan kişilerden biri olan Avukatı Murat Ergün, onu anlatırken şunları söylüyor:
“Enis Berberoğlu, duruşmalarda son söz olarak ‘vatan sağolsun' diyecek kadar yurtsever, haksız yere içeride kalmayı reddedip, kendi sağlığını ortaya koyacak kadar özgürlüğüne tutkun biridir…”
* * *
Sağlığı çok kötüleşmeden özgürlüğüne kavuşmasını ve Kurban Bayramı'nı ailesi ve sevenleriyle birlikte geçirmesini diliyorum.