'Muhafeletin politikası AKP'ye cesaret veriyor'
İktidarın ekonomi ve dış politikasını eleştiren muhalefet partileri iktidarın arkasında saf tuttu. Muhalefetin ‘Milli birlik ve bütünlük’ politikası en çok AKP’ye cesaret veriyor.
YAŞAR AYDIN/BİRGÜN- Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. İktidar yaşananlar karşısında sorumluluğu üzerinden atarak suçu din adamı Brunson kaynaklı kriz ile ABD’ye bağlarken CHP, İyi Parti, Saadet Partisi gibi muhalefet partilerinden Türk-iş gibi sendikalara kadar uzanan geniş bir yelpaze de bu koroya katıldı. Yaşanan ekonomik krizin sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak milyonların temsilcisi olduğunu söyleyen partilerin ve sendikaların hükümetin yanında yer alan tutumu kamuoyunun tepkisine yol açtı.
Aralarında muhalefet partilerinin de bulunduğu bu çevreler, AKP eli ile yaratılan tüm kriz süreçlerinde eleştiri sözcükleri kullansalar da son tahlilde destek vermekten geri durmuyor.
İyi Parti, Saadet ve diğerleri
Hem Akşener hem de Karamollaoğlu yaptıkları ilk açıklama ile Erdoğan’a tam destek vereceklerini bunu bir milli dava olarak gördüklerini ifade etti. İki partinin de açıklamalarında AKP ve Erdoğan eleştirisinin neredeyse hiç olmaması dikkati çekici. Bununla birlikte son iki yıldır başta Ortadoğu olmak üzere tüm kritik konularda Erdoğan’ın yanında tutum aldıklarını düşününce çok da şaşırtıcı gelmedi.
İşçiler ezilecek sendika suskun
Yakın tarihimizde yaşanan 1994, 2001 ve 2007 krizlerinin sonuçları da göstermiştir ki her krizde en çok ezilen emekçiler oldu. Krizle birlikte sermayenin aklına ilk gelen yöntem olan işten çıkarmalar bir yandan emekçiyi açlığa mahkum ederken çalışmayı başaranlar da düşük ücrete razı olmak zorunda kaldı. Kuşkusuz yaşanan bu krizin de sonucu benzer olacaktır. Buna rağmen Türk-İş’ten bırakın hükümeti uyarıyı, açıklama bile gelmedi. Türk-İş bir kez daha işçileri yalnız bırakmaya hazırlanıyor.
CHP’ye ayrı bir parantez açmak lazım
Kuşkusuz muhalefet partilerinin Erdoğan ve AKP’ye kritik dönemlerde verdikleri destek konusunda CHP’ye ayrı bir parantez açmak gerekir. Milletvekili dokunulmazlığından, Yenikapı’ya oradan Afrin operasyonu üzerinden Suriye politikasına, şimdi de ekonomik kriz... CHP tüm bu ve benzer süreçlerde iki şey yaptı:
1. Şiddetle AKP ve Erdoğan politikalarını eleştirdi. Yaşananların birinci derece sorumlusu olarak Erdoğan ve AKP’yi gösterdi. 15 Temmuz’da AKP’yi suçlu ilan etti, milletvekili dokunulmazlığının Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi, Ortadoğu’nun bataklık olduğunu ve uzak durulması gerektiğini söyledi, son altı aydır genel başkan aracılığı ile her konuşmasında AKP politikaları yüzünden kriz geldiği uyarısında bulundu.
2. Ancak tüm bu açıklamalara, itirazlara rağmen son tahlilde “Erdoğan ve hükümetin arkasındayız, birlikte çalışmaya hazırız” dedi.
Parti içi muhalefet de aynı
CHP yönetiminin kriz anlarında gösterdiği tutum Deniz Baykal’dan bu yana genetik bir reflekse dönüşmüş gibi. 24 Haziran seçimlerinden sonra büyük bir iştahla olağanüstü kurultay çağrısı yapan Muharrem İnce’nin de tutumu farklı olmadı. İnce, genel merkezin açıklamasından hatta AKP’lilerin değerlendirmesinden bile lik mesajı verdi.
Sadece MHP’mi?
Devlet Bahçeli ve MHP meclisteki diğer partiler tarafından her fırsatta ‘AKP yancılığı’ ile suçlanıp “yedek lastik, stepne” gibi sıfatlarla anıldı. Ama yaşananlar gösteriyor ki MHP kadar açık olmasa bile diğer muhalefet partileri ve bazı sendikaların tutumu da çok farklı değil. Son olarak ekonomik krizle ilgili CHP, MHP, İP, İyi Parti, Saadet Partisi gibi partilerin açıklamalarını alt alta koyarsak neredeyse “Aynı kalemden çıkmış” diyeceğiz. Meseleye yaklaşımları, öncesinde yaptıkları tüm eleştirilerden vazgeçmeleri ve çözüm önerileri ile neredeyse bire bir aynı.
“İstifa” diyemeyen muhalefet
Yaşanan ekonomik krizle Türkiye büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Bu yaşanan sürecin büyük oranda sorumlusu 16 yıldır uyguladıkları siyasal ve ekonomik politikalarla AKP ve Erdoğan yönetimidir. Dünyanın her yerinde böyle bir durumda muhalefet partilerinin ilk yapacağı şey sorumlularını istifaya çağırmaktır. Muhalefet bırakın istifaya çağırmayı “milli birlik ve bütünlük” gerekçesiyle dümeni bir kez daha iktidara vermek için destek açıklamasında bulunuyor. Bu fotoğrafın vatandaş nezdinde tek bir okuması var: “Her ne olursa olsun bu olumsuz koşullarla AKP ve Erdoğan dışında kimse baş edemez. Talep eden de yok zaten”