HDP seçim stratejisini belirledi: 'Yeni dönemde yönetime ortak olmak istiyoruz'
Halkların Demokratik Partisi dün İstanbul’da yaklaşık 40 akademisyen, gazeteci, STK üyesinin katılımıyla 27 Eylül’de açıkladığı Tutum Belgesi’ni tartışmaya açtı.
GERÇEK GÜNDEM
HDP yetkilileri yeni döneme ilişkin yol haritasının önümüzdeki günlerde diğer illerde de yuvarlak masa toplantılarında konuşulacağını duyurdu.
Seçimlere yeniden Demokrasi İttifakı ile katılmak için hazırlıklarını yapan HDP, bu kez hedef büyütmüş görünüyor.
Zira HDP Meclis Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, bu kez muhalefet partisi olarak kalmayı düşünmedikleri net bir dille açıkladı.
HDP’den Millet İttifakı’na Mesaj: ‘‘Yeni dönemde yönetime ortak olmak istiyoruz, Anayasa değişikliği için 360 sandalye lazım’’
Oluç, ‘‘HDP olarak yeni dönemde yönetime aday ve ortak olmak istiyoruz. Kürt halkı ve Türkiye demokratik güçleri Türkiye’yi yönetme ve yönetimine ortak olma liyakatine ve iddiasına sahip’’ derken kendileriyle doğrudan görüşmeyi reddeden Millet İttifakı’na da dolaylı bir mesaj gönderdi:
‘‘Bu iktidar gidiyor. Biz bunu sokakta da görüyoruz, medyadaki tartışmalardan anlıyoruz. Ama çok zor bir dönem. ‘İş bitti bunlardan iktidarı alacağız’ demek sakıncalı. Çünkü henüz hiçbir şey bitmedi. Evet, toplumda çok ciddi bir kopuş var ama muhalefetin yanlış yapmaması gerekiyor. Bizi herhangi bir yanlış yapmamak için özel bir çaba gösteriyoruz. Muhalefetin yapması gereken önemli bir şey var. Halkın AKP-MHP koalisyonunu değiştirdikten ülkeyi iyi yöneteceğine dair güven vermesi gerekiyor. Var olan iktidardan uzaklaşıyor toplum ama nereye gideceği konusunda karar vermiş değil. Çünkü muhalefet yönetebilme konusunda güven vermiş gözükmüyor. Üstelik cumhurbaşkanını değiştirmek sistemi değiştirmeye yetmiyor. Anayasa değişikliği için 360 sandalye lazım’’ dedi.
HDP cumhurbaşkanı adayını muhalefetle müzakere etmeye hazır
HDP belki de Anayasa değişikliği için gerekecek Meclis aritmetiğinde oynayacağı anahtar rolü hatırlatarak ‘‘iktidara ortak olmak istiyoruz’’ çıkışını yapıyor. Peki erkene alınmazsa 2023’te gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçiminde nasıl bir tutum alacak?
Dün bu konuda konuşan Saruhan Oluç, ‘‘İktidarın değişmekte olduğu değişeceği görülüyor. Ama gelecek olan ne olacak? Onunla ne yapacağız? Bu tutum belgesinde ne tür adımlar atılması gerektiğine işaret ettik. Cumhurbaşkanlığı seçiminde isim tartışmaktan kaçındık. Son ana kadar da olacaksa adayımızı açıklamayacağız. Bu seçimde kişilerden ziyade politik tutumların önemli olduğunu düşünüyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayımız HDP’li olsa da hangi politik profilini olduğu önemli. Bunu müzakere etmek istiyoruz’’ dedi.
Toplantıda konuşan HDP’nin bir başka güçlü ismi Tayip Temel de cumhurbaşkanı adaylığı için çok alternatifleri olduğunu ifade etti.
HDP Genel Başkan Yardımcısı, ‘‘Cumhurbaşkanı adaylığı için çok seçenek var. Bunların tümü etraflıca değerlendirilebilir’’ dedi.
HDP’nin üzerinde sallanan Demokles kılıcı: Kapatma davası
Her ne kadar iktidar ortağı olma perspektifini önüne koymuş olsa da Anayasa Mahkemesi’nde HDP hakkında kapatma istemli bir dava bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi, 21 Haziran'da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP'nin kapatılması istemiyle hazırladığı 451 partili hakkında siyasi yasak istenen 843 sayfalık ikinci iddianameyi kabul etti. HDP ise tam bir hafta önce 7 Kasım’da 173 sayfalık ön savunmasını verdi.
Bundan sonraki yasal süreç şöyle işleyecek. Önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, esas hakkındaki görüşünü sunacak, sonra HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak ve raportör, esas hakkındaki raporunu hazırladıktan sonra Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesi kapatma davasını karara bağlayacak.
Oluç: ‘‘Bu davaların amacı HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etmek; bunu asla kabul etmeyeceğiz ve direneceğiz’’
Tablo HDP bakımından çok aydınlık görülmese de parti yetkilileri demokratik siyaset dairesinde her türlü direnişi gösterme kararlılığında oldukları mesajını veriyor.
HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, ‘‘Partimizi kapatma davası sürüyor. Ön savunmamızı verdik. Kobani davasında da ağır iddialar hem de içi bomboş ağır iddialar var. Bu davaların amacının ne olduğu açık. HDP’yi demokratik siyasetten tasfiye etme operasyonu. Davalarla yakından ilgileniyoruz. Bunun mücadelesini mutlaka yapacağız. Daha açık söylemek gerekirse, demokratik siyasetten tasfiye operasyonuna direneceğiz, bunu asla kabul etmeyeceğiz. Ve her ne olursa olsun yeni bir yol açacağız’’ dedi.
‘‘Mevcut muhalefeti demokratik zihniyete yakın yer çekme mücadelesi yürüyor, yürümeli’’
Tayip Temel de aynı görüşün altını çizerken Türkiye’deki demokrasi zeminin daha fazla zarar görmemesi için Demokrasi İttifakı’nın güçlendirilmesi ve Millet İttifakı ile ilişkilerin de tamir edilmesinin önemine vurgu yapıyor.
HDP Van milletvekili, ‘‘İktidar partileri AKP ve MHP’nin temel hedeflerinden biri Kürt direnişini kırmaktır. Bunun için HDP’yi siyaset dışı bırakmak için çok yönlü tasfiye planı uygulanıyor. HDP’nin Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin temel mücadele alanlarında biri olması hasebiyle bu mücadele ya Erdoğan iktidarının ömrünü uzatacak ya da kısaltacak şey bu. Demokrasi İttifakı için HDP esneyebileceği en esnek haline rağmen hala çeşitli rezervlerle engellerle karşılaşıyor. Yan yana durma zemininin bugünden daha elverişli olacağı bir sürece denk gelemeyebilir ve bu fırsatı kaçırabiliriz. Demokrasi İttifakı’nın zeminini mutlaka hazırlamak zorundayız. Millet İttifakı İYİ Parti zihniyeti tarafından bloke edilmiştir diyerek işin işinden çıkamayız. Mevcut muhalefeti demokratik zihniyete yakın yer çekme mücadelesi yürüyor, yürümeli. Ancak HDP etrafında demokrasi güçleri ittifakı güçlü oldukça bu mümkün olabilir. Bu dağınıklıkla CHP, DEVA, Gelecek gibi partileri daha demokratik zemine çekme iradesi ve inisiyatifi gösterilemez’’ dedi.
‘‘Suriye’de en büyük kaybeden AKP MHP rejimi’’
Tayip Temel, Suriye ve Irak’ta yaşanan politik değişikliklerin de mevcut iktidarın gücüne zarar verdiğine işaret ediyor:
‘‘Ne olursa olsun bizim gücümüzü durduğumuz yer Ortadoğu’daki konjonktürel hal belirliyor. Irak’ta Başbakan Kazimi’nin iktidardan düşüşü, Rusya ve ABD’nin Rojava’da yürüttüğü politikalar, iktidarın Suriye rejimi ve özerk yönetimle giriştiği ideolojik hegemonya mücadelesini etkiliyor. Üstelik Rusya ile Amerika arasındaki çatışmalı gergin politikaların Suriye’de giderek yumuşaması nedeniyle bölgenin en büyük kaybedeni AKP-MHP rejimidir. Çünkü buralardan beslenerek bu noktaya kadar gelmişlerdir. Önümüzdeki yol belli: Ya mücadele ve zafer ya da 2023’te kuracakları rejim ile yüz yıllık kölelik.’’