Birleşik mücadele çağrısı yapılan 'Halk Buluşması' forumunda 8 maddelik manifesto yayınlandı

Halk Buluşması'nın sonunda 8 maddelik manifesto yayınlandı. Manifestoda; birleşik mücadele, insanca bir yaşam ve özgürlük vurgusu yapıldı.

Birleşik mücadele çağrısı yapılan 'Halk Buluşması' forumunda 8 maddelik manifesto yayınlandı

"Eşitlik, adalet, demokrasi, dayanışma ve insanca yaşam; haklar ve özgürlük için bu davet bizim" çağrısıyla gerçekleştirilen 'Halk Buluşması'nda birlikte mücadele çağrısı yapıldı.

3 Ekim’de Karaköy’deki TMMOB binasında gerçekleştirilen toplantıda 'Halk Buluşması' için koordinasyon kurma kararı alan çeşitli mücadele pratiklerinden yurttaşlar, Ses Tiyatrosu'nda bir araya geldi. Buluşmanın forum kısmında, bir araya gelme amacı şöyle özetlendi:

"Gezi Direnişi sonrasında ortaya çıkan dayanışma inisiyatiflerinden itibaren çeşitli arayışlarda bulunuldu. Bunun daha örgütlü hale gelmesi amacıyla Çaresiz Değiliz forum ve kolektiflerinde buluştuk, Haziran’dan devralınan örgütlülük ve mücadele biçimini ileri taşımaya çalıştık. Bugün ise bugüne kadar yaptıklarımızı sınayacak, geçmişteki hata ve eksikliklerin değerlendirmesini yaparken onunla bağımızı koparmayacak ve bugüne kadarki inisiyatifi bir adım ileri götürecek bir örgütlülük için buluştuk."

Buluşmanın forum kısmının ardından ikinci bölümde bir mücadele hattı çizilerek, 'Kurucu Koordinasyon' kurulması kararı alındı. Çıkış manifestosuyla sona eren buluşmada; ortak mücadele fikri öne çıktı.

'TÜRKİYE'Yİ SERMAYE ÇIKARINA DÖNÜŞTÜRMENİN ADIMLARI ATILDI'

"AKP iktidarı ve Saray rejimi yaklaşık 20 yıldır Türkiye’yi tepeden tırnağa sermaye çıkarına dönüştürmenin adımlarını atmıştır. Bu süreç boyunca tüm halk baskı, işsizlik, açlık ve geleceksizlikle boğuşmuştur" değerlendirmesinin yapıldığı toplantıda açıklanan manifestoda şunlar kaydedildi:

8 MADDELİK MANİFESTO YAYINLANDI

"1- Birleşik mücadele için geliyoruz!

Hiçbir zorba hak sahiplerine haklarını güzellikle vermez, hak sahipleri haklarını mücadele ederek alırlar. Bu sebeple bizler de eşit ve özgür bir gelecek için kararlı bir şekilde mücadele etmek zorundayız. Örgütlü şekilde hareket eden Saray rejimine karşı bizler de örgütlü olmak ve bu sistemden çıkarı olmayan herkesle bir araya gelmenin yollarını aramak ve halkın öfkesini rejim karşısında siyasal bir güce dönüştürmek zorundayız.

2- İnsanca bir yaşam için geliyoruz!

Ülkemizde zengin bir azınlığın egemenliği hüküm sürmektedir. Gelir adaletsizliği ve eşitsizlik uçurumu devasa bir hal almış durumdadır. Kayıtsız ve güvencesiz çalışma, patronların kar hırsından kaynaklanan iş cinayetleri olağan hale gelmiştir. Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları sürekli artmakta; emekçilerin barınma, ısınma, elektrik ve su için cebinden çıkan para maaş diye verilen parayı katlamak üzeredir. İşsizlik artmakta, ücretler ise düşmektedir. Yerli tarımsal üretici devlet eliyle kaderine terk edilmekte, üretim fiilen tasfiye edilmektedir.

Saray rejimi; müsebbibi olduğu ekonomik kriz sebebiyle patronları kurtarmak için krizin yükünü halkın sırtına yüklemeyi amaçlamakta, emekçiler vergi ve zamlarla boğuşmaktadır.

Bu krizin sorumlusu biz değiliz. 12 Eylül’den AKP’ye süren neoliberal ekonomi programının sonucu olarak barınma, eğitim, ulaşım ve sağlık gibi temel hakların giderek pahalanması ve karşılanamaz hale gelmesinin karşısında durmalı ve insanca bir yaşam için mücadele etmeliyiz!

3- Özgürlük için geliyoruz!

Saray rejimi halkın itiraz reflekslerini bastırmaya, özellikle gençlerin yaşam alanlarına doğrudan müdahalelerde bulunmaya, tek tip bir yaşam ve tek tip bir düşünce yaratmaya çalışmaktadır. Örgütlenme, eylem yapma ve siyasi faaliyet yürütme hakları ile basın ve ifade özgürlüğü fiilen askıya alınmış durumdadır. Eyleme geçen her hak mücadelesi karşısında bir polis ordusu bulmaktadır.

Rejimin güdümündeki yargı organları mevcut yasaları ve anayasayı dahi hiçe sayarak hapishaneleri gazeteciler, sanatçılar, öğrenciler ve haksız yere haksız yere özgürlükleri gasp edilmiş binlerce muhalif yurttaşla doldurmuştur.

Sadece 5 yılda bir gidip oy verdiğimiz sözde “demokratik” bir sistemi kabul etmiyoruz, siyasete doğrudan katılabilmek için bütün demokratik haklarımızı istiyoruz. Bunun için örgütlenme ve siyaset yapma haklarına dönük saldırılara karşı özgürlüğü savunmalı; basına ve fikir açıklama hürriyetine yönelik saldırılara karşı mücadele etmeliyiz!

4- Eşitlik için geliyoruz!

Saray rejimi Kürt halkının siyasal ve kültürel haklarını gasp etmekte, varlığına saldırmakta ve boyun eğdirmeye çalışmaktadır. Alevilerin inanç özgürlükleri ise ellerinden alınmıştır ve eşit yurttaştlık talepleri görmezden gelinmektedir.

Bu ülkede barış içinde ve kardeşçe yaşamanın zemini tüm halkların ve inançların eşit olması ve tüm haklarını alabilmesinden geçmektedir. Bu nedenle halkların kardeşliğini inşa edebilmek adına eşitlik için mücadele etmeliyiz!

5- Kent ve doğa için geliyoruz!

Saray rejiminin neoliberal politikalarının sonucu olarak doğa ve kentler dizginsiz şekilde sömürüye açılmıştır.

Çevre krizi, sermayenin küresel ölçekte doğaya karşı sürdürdüğü bu yağmanın sonucunda ortaya çıkan bir olgudur. Doğal kaynakların tükenmesi, temiz içme suyunun giderek azalması, endemik türlerin ve genelde de tüm hayvan ve bitki türlerinin azalması, hava ve su sıcaklığının anormal derecede artması, yağmur ve kar yağışlarının azalması ve afetlerin artması gezegendeki insan yaşamını ciddi olarak tehdit etmektedir. Bu kriz engellenmelidir. Bunun yolu da bu krizin müsebbibi olan sermayeyi engellemekten geçmektedir.

Kentsel dönüşümle beraber kentler sermayeye peşkeş çekilip kamusal alanlar olmaktan çıkarılmaktadır. Halk kent çeperlerine sürülmekte, halkın yaşam alanı olması gereken kent merkezleri ise sermayenin vitrinine dönüştürülmektedir. Emekçiler doğal afetlere dayanıksız, sağlıksız konutlarda oturmaktadır. Doğa yağmasının durdurulması ve kent hakkı için mücadele etmeliyiz!

6- Bağımsızlık ve barış için geliyoruz!

AKP 20 yıllık iktidarı döneminde ABD’nin arkasına takılarak dünyanın pek çok coğrafyasında gerçekleşen saldırganlıklara ve savaş politikalarına destek olmuş ve kimi zaman da fiilen katılmıştır. Bu savaşlarda milyonlarca insan hayatını kaybetmiş ve başka ülkelere göçmek zorunda bırakılmıştır. ABD de AKP de bu küresel katliamdan sorumludur.

Ülkemizin ABD üssüne dönüşmesini, bu toprakların milyonların katledilmesi için kullanılmasını ve AKP’nin yürüttüğü savaş politikalarını durdurabilmek için bağımsızlık ve barış için mücadele etmeliyiz!

7- Laiklik için geliyoruz!

Dini inançlar insanların sadece kendilerini ilgilendiren kişisel bir meseledir. Her insan bir dini inanca sahip olma veya hiçbir dini inanca sahip olmama özgürlüğüne sahip olmalıdır. Saray rejimi ise dini inançları sosyal ve siyasal kurallar getirip bir baskı aracına dönüştürmektedir. AKP iktidara geldiğinden beri toplumu devlet eliyle dinselleştirerek halkın itiraz reflekslerini köreltmeye çalışmaktadır.

Zorunlu dini eğitimin olduğu, dini kuralları belirleyen Diyanet kurumunun bulunduğu, dinselleştirme politikalarının devlet eliyle hayata geçirildiği, halkın parasının tarikat, cemaat ve cihatçı örgütlere akıtıldığı bir ülkede laiklikten söz edilemez.

Sadece ismen var olan sözde laikliği değil toplumsal ve siyasal yaşamın dini normlardan arındırılması ve herkesinin inancını veya inançsızlığını kişisel dünyasında yaşayabilmesi anlamına gelen gerçek laikliği kazanmak için mücadele etmeliyiz!

8- Kadın mücadelesini büyütmek için geliyoruz

Süregelen erkek egemen toplum biçimi yüzünden ezilen kadınlar, Saray Rejimi’nin planlı kadın düşmanı politikaları sebebiyle de ezilmekte ve baskı görmektedir. Kadın cinayetleri AKP iktidarı döneminde katlanmıştır. Kadına karşı şiddet iktidar basını ve ideologları tarafından teşvik edilmektedir. Kadın cinayetleri, tecavüz ve taciz suçlarının failleri rutin şekilde ceza indirimleri almaktadır. Kadın istihdamı iktidar tarafından iradi bir biçimde engellenmekte, kadınların iş gücüne katılımı ve geleceğini eline alma iradesi saldırıya uğramakta ve kadınlar işsizliğe mahkum edilmektedir. Ataerkiye ve Saray rejimine karşı kadınların eşitliği ve özgürlüğü için mücadele etmeliyiz!"

Etiketler
Ağrı