Erdoğan’ın en büyük rakibi hangisi? Enflasyon, işsizlik, tüketici fiyat endeksi
Gerçek Gündem yazarı Nezih Onur Kuru, Erdoğan’ın faiz politikası tercihini geçmiş seçim dönemlerinde karşı karşıya kaldığı sonuçlardan çıkardığı dersler ile değerlendirdi.
GERÇEK GÜNDEM - Tüm ekonomistler aylardır bir soruya yanıt arıyor.
Enflasyon ve döviz kurları sürekli yukarı doğru hareket ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan neden faiz indirimini Merkez Bankası’na dayatmaya devam ediyor?
Ve dahası 18 Aralık’taki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında indirim devam edecek mi?
Kuru: ‘‘Erdoğan büyüyen ekonomiyle partizan olmayan seçmenin oylarına ulaşıyor’’
İktisatçılar bu soruya yanıt arayadursun Gerçek Gündem yazarı Nezih Onur Kuru, Erdoğan’ın faiz politikası tercihini geçmiş seçim dönemlerinde karşı karşıya kaldığı durumlardan çıkardığı dersle izah ediyor.
Kuru, ‘‘ Düşük faiz yanlılığını “faiz lobisi ve dış güçlerle savaş” kavramını icat ederek meşrulaştıran Erdoğan hem partizan seçmenin motivasyonunu diri tutuyor, hem de büyüyen ekonomiyle partizan olmayan seçmenin oylarına ulaşıyor. Ekonomik büyüme aslında hem üretimde hem de borçlanmada büyüme anlamına geliyor. Düşük faizli krediler neticesinde bir yandan yatırım ve üretim artarken, diğer yandan çılgın projeler için borçlanmanın önü açılıyor.
Neticede Türkiye’de hızlı ekonomik büyüme orta ve uzun vadede kalkınmaya dönüşmedi, kur istikrarsızlığı ve enflasyonu tetikledi. Fakat kısa vadede refah yarattı, partizan olmayan seçmenlerin sandıkta iktidarı ödüllendirmesinin önü açıldı ve Erdoğan seçim zaferlerine yenilerini ekledi. Öte yandan Merkez Bankası’nın Erdoğan’ın bu stratejisine ters şekilde politika faizini 4,50’den 10’a yükselttiği 2014 yerel seçimlerinde ise AK Parti’nin oyu %49.9’dan %45.6’ya düştü. Benzer şekilde faizlerin 17,75’ten 24’e çıkarıldığı 2019 yerel seçimlerinde İstanbul, Ankara, Adana ve Antalya kaybedildi. CHP nüfusun %50’sini yönetmeye hak kazandı. Dolayısıyla Erdoğan’ın seçimlerden çıkardığı dersin özeti şu: öncelik fiyat istikrarı değil, büyüme ve istihdam’’ dedi.
‘‘Erdoğan seçmenleri partizanlaştırarak dönüştürüyor, seçmenin sadece yüzde 25’i partizan değil’’
Cumhurbaşkanı’nın 19 yıllık iktidarının son 12 yılında seçmeni partizanlaşmaya çalıştığının altını çizen Kuru, bugüne kadarki deneyimlerden yola çıkarak seçmenin sadece yüzde 25’inin partizan olmadığını öne sürüyor:
‘‘Yüksek dozaj öfke-coşku sarmalıyla kendi seçmenine düşmanlara karşı aktif özne olarak hareket etme bilincini aşılayan Erdoğan bu sayede seçmenleri partizanlaştırarak dönüştürüyor. 2009-2018 arasında Türkiye’de partizan seçmen oranı %40’tan %75’e çıkarken, AK Parti’de bu oran %90’ı gördü.
Seçmenin yaklaşık %25’i partizan olmayan ve ülke ekonomisine bakarak oy vermeye yatkın seçmen.’’
Büyüme ve Tüketici Güven Endeksi oylarda etkili
Gerçek Gündem yazarı Nezih Onur Kuru, hazırladığı grafik Tüketici Güven Endeksi düştükçe Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oylarının azaldığını gösteriyor.
Son 14 yılda iktidar partisinin yüzde 40’ın altına düştüğü iki seçim olan 2009 ve 2019 yerel seçimlerinde Tüketici Güven Endeksi’nin 76,9 ve 81,3 olarak ölçülmesi bu verinin önemini gözler önüne seriyor.
Bu iki düşük oy oranında büyümenin eksi seviyelerde olduğu da görülüyor. 2009 seçimlerinde eksi 9,6 büyüme yaşanırken 2019 seçimlerinde ise eksi 9,6 büyümenin oluştuğu dikkat çekici.
Erdoğan’ın ana rakibi işsizlik, enflasyon da
Nezih Onur Kuru, faiz indirimiyle özellikle inşaat ve ihracatı canlandırmak istediği anlaşılan Erdoğan’ın ana amacının işsizliği azaltmak olduğu görüşünde:
‘‘Ekonomik büyüme ve tüketici güven endeksi AK Parti oyunu pozitif etkilerken, işsizliğin etkisinin negatif olduğunu vurgulamak gerekiyor. AK Parti’nin oyunun %40’ın altına gerilediği 2009 ve 2019 yerel seçimlerinde işsizliğin %14’e yaklaştığı görülüyor. İşsizliği AK Parti’nin ana rakibi olarak tanımlamak mümkün. 2007-2015 arasında %6-9 arasında istikrarlı sayılabilecek bir görüntü çizen enflasyon, 2015-2018 seçimleri arasında düşük faiz ve kur artışıyla birlikte %8.1’den %15.4’e yükselse de AK Parti oyu düşmedi, aksine %40.8’den %42.6’ya çıktı. 2018-2019 arasında enflasyon %15.4’ten 19.7’ye yükselirken, bu kez AK Parti oyu geriledi. Çünkü 2015-2018 arasında ekonomik büyüme oranı %5.5’ten 6.6’ya çıkmışken, 2018-2019 arasında %6.4’ten %-2.9’a düşmüştü.’’
‘‘Hiperenflasyonda Erdoğan’ın seçim kazanması olağanüstü koşullara bağlı’’
Peki bu yılı yüzde 10’un üzerinde büyüme ile kapatmayı garantileyen Erdoğan’ın anketlerde irtifa kaybetmesi çelişki değil mi? Kuru, bu soruya yanıt olarak enflasyonu işaret ediyor:
‘‘Önceki dönemlerin aksine ekonomi büyürken tüketici güven endeksi ve AK Parti oy oranı artmıyor, aksine tarihin en düşük rakamlarına gerilemiş durumda. Anlaşılan o ki Erdoğan seçime kadar kumar oynamaya devam edip yüksek kur ve enflasyon pahasına üretim&ihracata dayalı ekonomik büyüme ve kamu kaynaklarını kullanarak tüketicinin alım gücünü yükseltme hamlelerine yüklenecek. Nitekim önceki seçimlerde AK Parti’nin başarısı fiyat istikrarından çok büyüme, istihdam ve tüketici güven endeksiyle ilişkili görünüyordu.
Fakat bu stratejinin aşil topuğu önceki seçim dönemlerinden farklı olarak enflasyonun hiperenflasyona dönüşme riski ve AK Parti’nin bugüne kadar hiç hiperenflasyonla mücadele etmemiş olması. Eğer hiperenflasyon senaryosu gerçekleşirse son iki aydır yaşanan panik hali orta vadeye yayılır ve seçimlere kadar sürer. Erdoğan’ın seçim kazanma şansı olağanüstü koşullara bağlı kalır.’’
Çin modeli ya da refahsız büyüme: Erdoğan’a seçim kazandırır mı?