CHP'li Kuşoğlu'ndan TÜİK'e: Yıllarını devlete vermiş biri olarak utandım
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bütçesinin de görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda "Yıllarını devlete vermiş, bu milletin bir temsilcisi olarak utandım, o kapıların kapatılması dolayısıyla” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2020 kesin hesabı ve 2022 bütçe görüşmelerinin dördüncü gününde; Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın kesin hesapları ve bütçeleri görüşülüyor.
CHP İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, genel bir değerlendirme yaptı. Özetle şunları söyledi:
'GARİP BİR DURUM VAR'
10-11 yıldan beri Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim. Son 10 yıldaki bütçe görüşmelerine katıldım. Ağırlıklı olarak ekonomi konularında konuştum. Ancak ilk defa bu yıl ne konuşacağımı inanın tam olarak bilmiyorum. Çünkü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da konu gündeme geldiği zaman, aynı şekilde ne konuşacağımızı bilemedik, şaşırdık. Çünkü anormal bir ortam var, anormal bir durum var, anormal şeyler söyleniyor. Eleştirilerde bulunmamızın, ne kadar anlamı var? Hiçbir zaman dikkate alınmadı. Geldiğimiz zaman büyük sıkıntı var. Hep birlikte yaşıyoruz, ancak garip tepkiler alıyoruz. Sanki şimdiye kadar Müslüman değilmişiz gibi, ‘nas var, onun için faiz düşürüyoruz.’ 15 faiz değil mi, nasa aykırı değil mi? Böyle garip garip bir durum var.
'CEVAP GELMİYOR'
Son 20 yıldan beri, yaklaşık 400 milyar dolar civarında faiz ödemişiz, yabancılara. Nastan bahsediyoruz, faizin olmamasından cari açıktan bahsediyoruz. Bu kadar gencimiz işsiz, dil bilen doktorlar, mühendisimiz yurt dışına gitmeye çalışıyor. Bakanlıklarla ilgili birçok soru sorduk, yorum yaptık. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sorduğumuz sorulara hiçbir şekilde yanıt gelmedi. Oradan aldığımız cevaplara göre burada yorum getirmemiz geliyor. Sağ olsunlar cevap vermediler. Bakanlıkta, devlette devamlılık esastır. Böyle bir bahane de söz konusu olamaz.
'BİZDE NE OLACAĞI BELLİ DEĞİL'
Faiz düşürüldü. Düşürüleceği de söyleniyor. Devletin ne yaptığı bellidir. Devlet hesap verebilir olmalıdır. Bizde ne olacağı belli değil, faizi düşürdük, 15’e düşürdük. Peki hazine borçlanma faizi ne oldu? O, yükseldi, tam tersine. İhtiyaç kredileri? Bunların faizi arttı. Taşıt kredilerinin arttı. Konut kredileri çok az bir düşüş göstermiş. Ama CDS’ler, anormal yükselmeler var. Bütün bunlarla ilgili ne diyeceğiz, ne konuşacağız? Bir yapı, kurumsallaşma, devlet anlayışı yok edilmiş, ölmüş, ekonomi ile ilgili değerlendirme yapmaya çalışıyoruz.
'BİZİ KİM KAMU KURULUŞUNA ALMAZ'
Tüm bunlar, kamu mali yapısının önemli kurumları ama bunlarla ilgili olarak kurumsallaşma maalesef ve mevzuat bazında çok geriye gidiş var. Ekonomiyle ilgili bir şeyler düzeltilecekse, reform yapılacaksa; önce bu kurumlar düzeltilmeli, kurumlar çalışır hale gelmeli, ondan sonra. Kurumları öldürmüşüz. Kamu İhale Kurumu dediğimiz kurum, 60’a yakın kendi kanunda, başka kanunlarda değişiklik yapılarak çalışmaz hale getirilmiş. SPK, sıkıntılı; istismarlar çok fazla. Özelleştirme idaresini biliyorsunuz, arsaları satışa çıkardı. Gelir İdaresi’ni saymayacağım, vergi toplama açısından çok sıkıntılı dönemden geçiyoruz. TÜİK açısından gerçekten de çok üzüntülü bir durum söz konusu. TÜİK gibi kurumlar, devletin güven kurumlarıdır. Bu kurumların yaptığı çalışmalar, sonuçlar, rakamlar; devlete güveni esas kılar. Biz TÜİK’in açıklamaları ile ilgili milletin seçtiği vekiller olarak soru işaretlerine sahiptik, çünkü millet soru işaretlerine sahipti. Genel Başkanımızla birlikte gittik. Randevu verilmedi. Milletvekili olarak bizi kamu kuruluşuna kim almaz? Siz alınmasanız iktidar milletvekili olarak, ne düşünürsünüz? Bizim görevimiz bu değil mi? Bizi millet ne için seçti? Buna kim cesaret edebilir? Bu nasıl bir anlayıştır? Nasıl bir devlet anlayışıdır? Devletin güvenini temsil eden bu kurumlar devleti ne hale getirmiş. Bu utanılacak bir hadisedir. Ben orada yıllarını devlete vermiş, bu milletin bir temsilcisi olarak utandım, o kapıların kapatılması dolayısıyla. Gerçekten utanılacak bir kurumdu. Buraya gelmemişler. Öyle bir TÜİK’in öyle bir kamu kurumunun buralarda olmaması gerekir. Milletin temsilcilerinin yüzüne bakacak durumunun olmaması gerekir. Onun için gelmelerini istemedik.
'BÜTÇE HAKKINI YERİNE GETİREMİYORUZ'
Devlette garip bir düzen var. Üç yıl oldu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik. İzliyoruz neler olacağını. Bazı iyileştirmeler olmasını bekledim ama tam tersi gelişmeler var. Bütün göstergelerine bakın olumsuz. Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı. Bunların kuruluş kararnamelerinde ‘politikaların saptanmasına yardımcı olmak.’ Bu politikaları saptamak değil yardımcı olmak. Bir bakanlık yardımcı oluyorsa ana politikaları saptayan kim? Cumhurbaşkanlığı ekonomi politikaları kurulu. Kimlerden oluşuyor? Daha birikimli insanlar mı ki onlar saptıyor bunlar uyguluyor? Devlet olma vasfı gittiği için bir sıkıntı var. Bakanlar da bize karşı sorumlu değil. Millete karşı da yok. Sadece cumhurbaşkanına karşı sorumlulukları var. Cumhurbaşkanı da hesap vermiyor. Buraya da vermiyor. Dolayısıyla biz bütçe hakkını yerine getiremiyoruz, denetim görevini de yapamıyoruz.
'BÖYLE BİR BÜTÇE ANLAYIŞI YOK'
Bütçenin anlamı yitirdiğini söyledik. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız ‘anlamını yitirmemiştir, giderlerinde artış var ama gelirlerinde de var, dengeler’ dedi. Bu nasıl bir anlayış? Bütçe dediğiniz ayrıntılı olarak saptar. Böyle bir bütçe anlayışı yok. Biz o rakamlarını detay bazında tutturamıyorsanız bütçe yapmıyorsunuz demektir.
'KİM KATARLILAR DA BİZDEN SORABİLİYORLAR'
Katar Dışişleri Bakanı ile açıklama yaparken, Katarlı bir gazeteci ‘yine para istemeye mi geldiniz’ dedi. Ekonomi tarihimizde böyle bir durum yok. Ben utandım. Kim Katarlılar da bunu bize sorabiliyorlar? Türkiye’yi bu duruma kimsenin düşürmemesi lazım.
'BU VAZİYETTEYİZ'
Devlet kumar oynamaz şeffaf olur. Mültecilerle birlikte 90 milyonluk bir ülkeyiz. 100 küsur milyar dolarlık bütçemiz var. 15 milyonluk Yunanistan’ın da bizim kadar var. Savunmaya, eğitime, onlar 15 milyon nüfusa göre; biz 90 milyon nüfusa göre pay ayıracağız. Bu vaziyetteyiz. Aklımızı başımıza devşirmemiz gerekiyor.”