Erdoğan’ın korkusu Bahçeli’yi 'suça itiyor': İktidarı canımızla, kanımızla sokakta savunuruz!

Cumhur İttifakı ortakları, hayat pahalılığının altında ezilen yurttaşların sokağa çıkması ihtimaline karşı adeta savaş açtı. Son olarak MHP lideri Bahçeli, "Hükümeti hedef alan sokak hareketlerine kanımızla, canımızla direnmesini çok iyi biliriz" dedi.

Erdoğan’ın korkusu Bahçeli’yi 'suça itiyor': İktidarı canımızla, kanımızla sokakta savunuruz!

GERÇEK GÜNDEM

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) geçtiğimiz Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında faiz indirimine gitmesi, hayat pahalılığını da beraberinde getirdi. 20 seviyesine ulaşan dolar/TL, kur korumalı Türk lirası mevduat hesabı desteğiyle 13 TL bandına geri çekilse de, bu dört aylık süreçte yapılan zamların geri çekilmesine yetmedi.

Gelişmeler kamuoyunda tepkilere yol açtı. Muhalefet partileri erken seçim çağrılarını sıklaştırırken, ekonomideki kriz anket sonuçlarına da yansıdı. Birçok araştırmada Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP'nin oylarında düşüş yaşandığı görüldü.

Anlaşılan o ki, ekonomideki gidişata ilişkin endişeleri olan vatandaşların sokağa çıkma ihtimali iktidar blokunu rahatsız etti.

İlk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerinin böyle bir çağrısı olmamasına rağmen "Sokaklara döküleceklermiş, ya siz 15 Temmuz'u görmediniz mi? Cumhur İttifakı sizi gideceğiniz yere kadar süpürecektir" tepkisini gösterdi.

Bir bakıma protesto ihtimalini, 15 Temmuz 2016'da Fethullahçı terör örgütü tarafından düzenlenen darbe girişimiyle bir tuttu.

Başta muhalefet partisi liderleri olmak üzere birçok siyasetçi, bunun nedenini anlayamadı. Ne böyle bir çağrıları ne de bu yönde bir çalışmaları olduğunu yinelediler.

Erdoğan'ın 'gölge boksu' olarak nitelenebilecek bu sözlerine destek, her zaman olduğu gibi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi. Bu noktada, ittifak ortağının açıklamalarından önce Kazakistan'da yaşananları anımsatmakta fayda var.

Erdoğan’ın korkusu Bahçeli’yi 'suça itiyor': İktidarı canımızla, kanımızla sokakta savunuruz! - Resim : 1

KAZAKİSTAN'DA NE OLDU?

Kazakistan'da 2 Ocak'ta sıvılaştırılmış petrol gazına (LPG) yapılan zamlar, 1991'de bağımsızlığını ilan eden ülkedeki en büyük gösterilerden birine yol açtı. Hızla şiddete dönüşen protestolar kapsamında bazı kentlerde hükümet binaları kısa süreliğine ele geçirildi.

Kazakistan medyası, gösterilerde en az 164 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Halen Rusya dahil birçok ülkeden gelen askeri birlikler, asayişi yeniden sağlamak adına Kazakistan'da.

Erdoğan’ın korkusu Bahçeli’yi 'suça itiyor': İktidarı canımızla, kanımızla sokakta savunuruz! - Resim : 2

'KAZAKİSTAN'DA BUGÜN YAPILAN, YARIN TÜRKİYE'DE TEST EDİLMEK İSTENECEKTİR'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Kazakistan'da yaşananları değerlendirdi.

Protestoların mağdur kitlelerin hak arayışı olmadığı görüşünü dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu: "Kazakistan'da bugün yapılan yarın Türkiye'de test edilmek istenecektir. Söylemler benzerdir, propaganda kaynakları birbirine çok yakındır."

'DÜN HEDEF BÜLENT ECEVİT'Tİ, BUGÜN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DIR'

Ardından da 2002 yılında yapılan erken seçimi gündemine aldı. Dönemin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’e eski Başbakan Bülent Ecevit’i koltuğundan indirmek, koalisyon hükümetini dağıtmak gibi ithamlar yönelten MHP lideri, 'sokak hareketlerine direneceklerini' söyledi:

"Dün hedef Bülent Ecevit'ti, bugün Recep Tayyip Erdoğan'dır. Kurgu aynıdır. Demokrasi düşmanlarının Sayın Cumhurbaşkanımızı göndermeye gücü asla yetmeyecektir. Egemenliğin büyük sahibi millettir. Hükümeti ve devleti hedef alan sokak hareketlerine canımızla, kanımızla direniriz.

Türkiyemizin siyasi mazisi, kurulduğu ilk günden bu yana, Cumhuriyet üzerinde isyan ve ayaklanma girişimlerinin; çok partili hayata geçtiğimiz günden itibaren ise demokrasimize yönelik dayatma, telkin ve zorlamaların görüldüğü sancılı süreçlerin tarihidir. Demokrasimiz üzerinde dolaşan kara bulutları ortaya çıkartmak, anti demokratik arayışların önünü kesmek elbette ki bizim vatan ve millet görevimizdir."

Bahçeli bu sözleri söylerken devleti hedef alanların yanına hükümeti ve Erdoğan’ı protesto edenleri de katarak her türlü meşru ve yasal gösteri hakkını da ‘kriminalize’ etmeye çalıştı.

Bundan daha vahim olanı ise Bahçeli, hükümeti protesto etmek isteyenlere karşı ‘canlarıyla ve kanlarıyla’ direneceklerini belirterek bu kişilerin karşısına ‘örgütlü bir güç’ olarak çıkacaklarının sinyallerini verdi.

ANAYASAL HAK

Erdoğan ve Bahçeli'nin 'sokak hareketlerinden' kastı nedir bilinmez, ancak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek anayasal bir hak. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 34. maddesinde şöyle deniyor:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

Nitekim Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), daha önceki birçok kararlarında bu hakkın kullanımının engellenemeyeceğine hükmetti.

Erdoğan’ın korkusu Bahçeli’yi 'suça itiyor': İktidarı canımızla, kanımızla sokakta savunuruz! - Resim : 3

MGK KARARININ YANSIMALARI: 'EKONOMİYE YÖNELİK ELEŞTİRİLER, ULUSAL GÜVENLİK TEHDİDİ SAYILABİLİR'

Öte yandan döviz kurlarındaki rallinin bir üst seviyeye taşındığı ve tarihe 'Kara Salı' olarak geçen 23 Kasım 2021'in ardından yapılan ilk Milli Güvenlik Toplantısı'nda ekonomi politikaları, 'ulusal güvenlik' haline bürünmüştü:

"Türkiye'nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiş, cumhuriyetimizin 100. yılına her alanda olduğu gibi iktisadi olarak da güçlü şekilde ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir."

O dönem Gerçek Gündem'e konuşan siyaset bilimci Prof. Dr. İbrahim Uslu da bu bildiriyle güvenlikçi yaklaşımın nerelere kadar genişletebileceğinin ortaya konduğunu söylemişti.

"O bildirideki dile baktığınızda 'Böyle bir politika var, bu politikamızı gerekçe göstererek ulusal güvenliğimizi tehdit edecek adımlar atılabilir. Dolayısıyla 'Ekonomi üzerinden bizi eleştirdiğinizde biz bunu ulusal güvenlik tehdidi olarak görebiliriz' mesajı veriliyor aslında. 'Yeni bir politika var, bu yeni politika üzerinden birileri ulusal güvenliğimizi tehdit edecek girişimlerde bulunabilir. Buna karşı da biz hazırlıklıyız ve gereğini de yaparız' şeklinde örtülü bir tehdit var."

ENFLASYONA DEĞİL, SOKAĞA ÇIKMA İHTİMALİNE KARŞI ÖN ALINIYOR

Ekonomistler halen Erdoğan'ın 'faiz sebep, enflasyon sonuç' şeklindeki teziyle hayata geçirilen yeni ekonomi modeline bilimsel dayanak bulmakta zorlanıyor.

Enflasyonun önümüzdeki aylarda yüzde 50'ye ulaşacağı tahmini gündemdeyken iktidarın bunu bir kenara bıraktığı, hayat pahalılığı karşısında beli bükülen insanların sokağa çıkma ihtimaline karşı ön almaya ya da kendi tabanlarını oyalamak için 'gölge boksu' yapmaya çalıştığı görülüyor.

Sonuç olarak Bahçeli, Erdoğan iktidarına desteğinin altını bir kez daha çizdi. Hem de bu kez, anayasa suçu işlemeyi, sokakta itiraz hakkını kullanması durumunda yurttaşların karşısına dikilmeyi bile göze alarak.

Etiketler
MHP Cumhur İttifakı İttifak