Kılıçdaroğlu: Biz sadece telefonlarımızın dinlendiğini sanıyorduk, meğer izleniyormuşuz da

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, enerji krizine dair değerlendirmesinde “Önümüzdeki en ciddi tehlike Akkuyu. Sanayici enerjiyi üç kat daha pahalı kullanacak” dedi. ‘

Kılıçdaroğlu: Biz sadece telefonlarımızın dinlendiğini sanıyorduk, meğer izleniyormuşuz da

Son günlerde sanayide yaşanan enerji kesintilerine dikkat çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya gazetesi yazıişleri ekibi ile bir araya geldi. Enerjide önümüzdeki en ciddi tehlike; pahalı Akkuyu elektriği” diyen Kılıçdaroğlu, Akkuyu’da üretilecek elektriğin kilovat saatinin KDV hariç alım garantili 12,35 (dolar) cent olduğunu anımsatarak, “Normalde dünya ortalaması bunun 3’te birine yakın. Akkuyu Nükleer Santrali devreye girdiği zaman sanayici üç katı pahalı elektrik kullanacak” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Eğer gerçekten TL’yi ekonomide ana unsur haline getirmek istiyorlarsa, ilk yapacakları iş dolar bazında güvence verdikleri yol, köprü havalimanı gibi sözleşmeleri TL’ye çevirmeleri lazım. Çeviriyorlarsa anlarız ki; lirayı gerçekten de ekonominin en önemli aktörü haline getirecekler. Bunu açıkladıkları gün euroyla borçlanma yaptılar. Hangi lira?" değerlendirmesini yaptı.

"MERKEZ BANKASI SADECE PARA BASAN BİR KONUMA GELDİ"

Merkez Bankası'nın talimatla iş yaptığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Merkez Bankası (MB), sadece para basan bir konuma geldi. Hiçbir işlevi olmayan, dışardan alınan talimatları yerine getiren bir kurum. Adı MB olmakla beraber, sadece darphanede para basan, paranın ne kadar basılacağına da kendisi karar veremeyen bir konumda. MB'nin bağımsızlığı söz konusu değil. Türkiye’de başta Anayasa olmak üzere, zaten yasalar askıda. Yasa MB'nin bağımsızlığından söz eder. Fiyat istikrarından sorumlu olan kurum MB’dir. Ama işlevsiz hale getirmişler. MB’de bir sürü genel müdürlük var, başkanlık yardımcıları var, dünyayla ilişkiler var. Bütün bunların tamamı sıfırlanmış vaziyette. Hatta bana göre bir özel bankanın işlevi çok daha etkilidir. Fiyat İstikrar Komitesi'ni kurduğunuz anda zaten MB’yi sistemin dışına itmiş oluyorsunuz. Komitenin sekreterliğini kim yapacak, Hazine ve Maliye Bakanlığı. Bakanlık böyle bir toplantı yaptı mı? Bir kez yaptı. Ama burada alınan kararlar yayınlandı mı? Hayır. Toplandılar, dağıldılar. Sırf biz eleştirdik diye..."

Göreve geldikten sonra neler yapacaklarını da anlatan Kılıçdaroğlu, "3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi var. Yeni Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Merkez Bankası'ndan başlayıp, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun başkanına kadar pek çok isim istifa etmiş sayılıyor. Buralara yeni atamalar yapmak gerekiyor. Millet İttifakı olarak, bizim partili mi, sizin partili mi olsun tartışması olursa kaybederiz. Şimdiden belirleyeceğiz. Seçilen Cumhurbaşkanının da belirli bir takvimi olması lazım. Güçlendirilmiş parlamenter sistem içinde 6 partinin genel başkan yardımcıları çalıştı. Genel başkanlar olarak ortaya çıkan metni imzalayacağız." dedi.

İstanbul'da kar yağışının başladığı dakikalarda İngiliz Büyükelçi ile yemek yediği anların görüntüleri basına sızdırılan Ekrem İmamoğlu'nun MOBESE kameralarından izlendiği ortaya çıkmıştı. Konuya tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Mobeselerin konulma gerekçesi nedir? Toplumun güvenliğini sağlamak. Birilerinin özel hayatını izlemek için değil. Anayasa’da kişisel haklar var, bunları ihlal ediyorsunuz. Biz sadece telefonlarımızın dinlendiğini sanıyorduk, meğer izleniyormuşuz da… Konuyu Meclis’e getireceğiz." diye konuştu.

"EĞİTİM SİSTEMİ ÇÖKTÜ"

Eğitim sistemiyle ilgili de eleştirilerde ve çözüm önerilerinde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Genç mühendislerimiz Hollanda’ya gittiler. Aylık 5 bin dolar. Ama aynı işi yapan Hollandalıya aylık 10 bin dolar veriliyor. Gençlerin bir özgürlük alanlarını büyütmeniz lazım, iki onları baskılamamanız lazım. Üniversiteler böyle giderse bir şey yapamazsınız zaten. Mesela Londra’ya gidin, ortaöğretimden itibaren çok sayıda Türk öğrenci göreceksiniz. Çocuklarını orada okutuyorlar. Orada daha farklı bir dünya var. Bir gencin özgüveni kayboluyorsa, bu ülkede hiçbir işe yaramıyorum diye düşünüyorsa, başka ülkelere gitmeyi düşünüyor. Eskiden fırsat eşitliği vardı. Fakir bir ailenin çocuğu da iyi bir okulu kazanıp gidebiliyordu. Eğitim sistemi çöktü. 4+4+4 sisteminin önergesini veren 5 milletvekilinin hiçbirisi eğitimci değil. Çocuklarımızı denek olarak kullandık.

Umutsuzluk gençlerde büyük bir sorun. Bizim kuşak, babamızın elde ettiği gelirden daha yüksek bir gelir elde etti. Babamız ilkokul mezunuyken, biz üniversite mezunu olduk, babamız 100 alırken, biz 500 lira aldık 1000 lira aldık. Şimdi yeni kuşak maalesef babalarının aldığı gelirden daha düşük bir gelire mahkum oldular. Zaten sorun orada. Normalde bir üste çıkmaları lazımdı. “Babamdan annemden daha iyi okudum. Çok daha fazla bilgiliyim ama daha düşük bir gelirim var, neden” diye düşünüyorlar. Hukuk fakültesini bitiren bir genç avukat olurdu, anne baba gurur duyardı. Şimdi o kişi asgari ücretle iş bulamıyor. Bu gence nasıl umut vereceksiniz. Ama bu gence tüm ülkeler talip. Kanada’sından Almanya’sına, Japonya’ya kadar herkes bu gence talip. Çünkü sıfır maliyetle alacak. Türkiye’nin var olan itibarını artırırsanız. Sanatı, kültürü, entelektüel düzeyi, dünyada konuşulabilir hale getirirseniz onlardan faydalanırsınız. Aksi halde Türkiye’ye dönmezler. Mesela dünyada saygın bir yazarı davet etseniz, gideyim mi gitmeyim mi diye tereddüt ediyor. Bu otoriter yapı korkutuyor.

“Yüksek yetenek inşası” diye bir kavram üzerinde duruyoruz. Aslında bir toplumu ileri taşıyan bir avuç insan. Bunu hayata ilk geçiren ülke İngiltere. Dominyonlarındaki ülkelerden yüksek yetenekli insanları İngiltere’ye topladı. Buharlı motoru bulup, İngiltere sanayi devrimini yaptı. Sonra ABD, Silikon Vadisi’yle bunu İngiltere’nin elinden aldı. Dünyanın her tarafından yetenekli insanlar orada toplandı, önemli bir çıkış yakaladılar. Çin şimdi bunu ABD’nin elinden almak istiyor. Huawei de bunun koçbaşlığını yapıyor. Aslında itilaf; yüksek yetenekli insanları kim kendi ülkesinde toplayacak. Buluşlara imza atan insanlar benim ülkeme gelsin, tüm imkanları veririm diyorlar. O insanları acaba biz keşfedebildik mi… Milli Eğitim Bakanlığı bu yeteneklerimize ulaşabildi mi… Yok…"

Kılıçdaroğlu'nun Dünya'ya yaptığı tüm açıklamaları okumak için tıklayın.

Etiketler
Muş Ordu Kemal Kılıçdaroğlu Telefon