Kılıçdaroğlu'ndan Bahçeli'ye 'masa' yanıtı: Masanın dört ayağı değil de on dört ayağı olsa ne fark eder?

Ahlatlıbel Zirvesi'ni eleştiren Bahçeli'ye yanıt veren CHP lideri, "Masanın dört ayağı değil de on dört ayağı olsa ne fark eder? Masa doğru mu, doğru." dedi.

Kılıçdaroğlu'ndan Bahçeli'ye 'masa' yanıtı: Masanın dört ayağı değil de on dört ayağı olsa ne fark eder?

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, KRT'de Savaş Kerimoğlu'nun sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Her partinin farklı fikirleri, her liderin farklı görüşleri muhakkak vardır ama demokrasi adına ortak noktada buluşabiliyoruz.

Bu masa umut masasıdır. Aslında belki bugün bu sıcak ortamda Ahlatlıbel'deki zirvenin önemi anlaşılamayabilir, ancak tarih bunu yazacaktır.

BAHÇELİ'NİN SÖZLERİNE YANIT

Allah aşkına bunlar eleştiri mi? Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Eleştirecekler ama ne diyecekler? Masanın dört ayağı değil de on dört ayağı olsa ne fark eder? Masa doğru mu, doğru. Masanın etrafında insanlar var mı, var. Ortak talepleri ne, demokrasi. Ortak talepleri ne, bu ülkede çocukların yatağa aç girmemesi. Ortak talepleri ne, adalet; adil bir düzen. Hep beraber bunları istiyoruz. Bunları eleştiremiyorlar, bunlara "Yanlıştır" diyemiyorlar. Bu taleplere "Biz kulak tıkadık" diyemiyorlar.

Türkiye'ye yeni bir yol haritası çiziyoruz. Yargı tamamen bağımsız olacak. Erdoğan'ın avukatları yargının üzerine adeta çullanmışlar.

Yargı bağımsız olacak, yürütme organı gerçek anlamda bağımsız olacak.

Olay Erdoğan olayı değil, olay Türkiye olayı. Biz Türkiye'yi içinde bulunduğu çıkmazın içinden çıkarmayı istiyoruz. Erdoğan bir kişi, bugün var yarın yok; ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bakidir. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlenmesini, bölgesinde güçlenmesini, dünyada güçlenmesini, üretim zincirlerini büyütmesini, katma değeri yüksek ürün üretmesini, bütün bunları demokrasi içinde yapmasını, düşünce özgürlüğünün olmasını, din ve vicdan özgürlüğünün olmasını, adaletin olmasını, yargının bağımsız olmasını, medyanın özgür olmasını, insanların haksız yere hapishanelerde tutulmamasını; biz bunları istiyoruz. Ama Cumhur İttifakı'nın bunlardan haberi yok çünkü onlar bunların hiçbirisini yapmıyor.

AKP SEÇMENİNE SESLENDİ

Partili cumhurbaşkanı olmaz, cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Yemin ederken ne diyor, "Tarafsız olacağıma dair namusum ve şerefim üzerine and içerim". Namus ve şeref kavramı önemli mi, önemli. Bu topraklar için önemli mi, önemli. İnsan ve kainat için önemli midir namus ve şeref, önemlidir. Nasıl olur da siz namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin edeceksiniz, sonra tarafsız olmayacaksınız.

AK Parti'ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Namus ve şeref kavramının sizin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. O zaman siz tarafsız davranmayan, objektif davranmayan, garibanın hakkını hukukunu korumayan, alın terinin değerini korumayan insanı cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmayacaksınız. Oturtursanız, sizin de sorumluluğunuz var. Oturtursanız sizin de vicdanınız kanar. Vicdanınızın sesini dinleyerek sandığa gidin.

'28 ŞUBAT'IN MAĞDURLARINDAN BİRİ BENİM'

28 Şubat döneminde fişlendim. Dava açtım, karşımda Erdoğan'ın avukatları vardı. Bu ülkede 28 Şubat mağdurları var, bunun için helalleşme diyoruz.

İntikam duygusuyla devlet yönetilmez, bilgiyle birikimle yönetilir. Akıl akıldan üstündür. Beni eleştiren insanın hangi gerekçeyle eleştirdiğini bilmem lazım. Medya özgürlüğü de oradan kaynaklanıyor. Medya haberi yapar ve yanlışımızı görürüz. Haber yanlışsa tekzip göndeririz. Ama siz doğru haber yazanı cezalandırıyorsunuz.

İnsanları düşünceleri, inançları, kimlikleri, yaşam tarzları dolayısıyla suçlayamazsınız. Eğer suçlarsanız o ülkede demokrasi yoktur. Bir insanın kimliği şerefidir.

Kavga Türkiye'yi nereye getirdi? Yönetilmeyen bir Türkiye gerçeği var. Yönetilmesi için akıl, istişare olması lazım. Birisinin 'şurada bir eksiklik var, yanlışlık var' demesi lazım. Bunu diyecek bir makam yok şu anda.

Millet İttifakı geldiğinde 6 ayda bu ülkenin çarkları dönecek. İlk yapacağımız iş Stratejik Planlama Teşkilatı'nı kurmaktır.

"İNDİRİM YAPILANA KADAR FATURAYI ÖDEMEYECEĞİM"

İndirim yapılana kadar elektrik faturamı ödemeyeceğim. Durumum var, ödeyebilirim ama faturasını ödeyemeyecek insanlar var, onların sesini duyurmam lazım.

Elektrik bir kamu hakkıdır. Haksızlık, hukuksuzluk varsa onu kamulaştıracağız.