Banu Acun, Berlin’den yazdı: Kürtler, Aleviler ve toplumsal muhalefet kendini hangi ittifaka yakın görüyor?

Gazeteci Banu Acun, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen Demokrasi ve Özgürlük Konferansı'ndan izlenimlerini yazdı.

Banu Acun, Berlin’den yazdı: Kürtler, Aleviler ve toplumsal muhalefet kendini hangi ittifaka yakın görüyor?

BANU ACUN / BERLİN

Berlin Demokrasi ve Özgürlük Konferansı İzlenimler (II)

Berlin’de, geçtiğimiz hafta sonu, ikincisi düzenlenen, Demokrasi ve Özgürlük Konferansı’nın katılımcıları ile ilgili izlenimlerimi ilk yazıda anlatmıştım.

Konferansın mottosu, 'Geleceğe Çağırıyoruz' olsa da günümüz Türkiye’sini anlatırken, kimi zaman, hatırlatma yapmak iyi oluyor. Sosyal medyada, bazı paylaşımlar görüyorum. “Vay be eskiden başbakana soru sorulabiliyormuş!” “Eskiden televizyonda böyle tartışmalar da mı varmış?” Özgürlük ve Demokrasi Konferansı, bana konu ve konuklarıyla, 32. Gün’ü ve Mehmet Ali Birand’ı hatırlattı. AKP iktidarında büyüyen gençler, ulusal kanallarda hiç bu tür tartışmalara denk gelemedi. 2022 Türkiye’sinin “propaganda medyası” yine bildiğimiz gibi… “Terör seviciler kucak kucağa!” (Memlekette ajan- terörist olmak için biat etmemek yeterli biliyoruz ama kucak kucağa diyerek çizgiyi aşmışlar. Herkes sandalyeye oturdu.)

HASAR TESPİT NOTLARI

Özgürlük ve Demokrasi Konferansının ilk gününde, üç program vardı. İlk oturumda ülkedeki hasar tespiti, zaman el verdiğince yapılmaya çalışıldı. İlk sözü Baskın Oran aldı. Oran: “Sünni Müslümanlık, monolitik Müslümanlığı ülkeye dikte etti.” derken; Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker, Oran’ı onayladı. “En büyük sorunumuz can güvenliği!” “Bırakın müdürü, neredeyse şu anda eğitimde bizden bir kapıcı bile yok!”

Cengiz Aktar‘ın hasar raporu, 6 temel kurumun değişimi üzerineydi. ‘Hariciye, İlmiye, Mülkiye, Adliye, İlmiye ve Maliye’. Aktar: ‘kurumların içlerinin boşaltıldığını, kadroların kovulup küstürüldüğünü, kızağa çekildiği için kaçtığını ve biat kültürünün tezahürü olarak Saray’ın atama ve talimatlarına dayalı bir siyasetin izlendiğini’ vurguladı.

'KARARNAMEYLE KAR LASTİĞİ ZORUNLULUĞU GETİRİP, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇIKMAK MÜMKÜN'

Özgür Hukukçular Derneği Başkanı Bünyamin Şeker “Artık Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kar lastiği takma zorunluluğu getirip aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’nden de çıkılabiliyor.” derken “Hasta tutsakların serbest bırakılmamasına gerekçe olarak, kamu güvenliği öne sürülüyor. Aynı gerekçe Alaattin Çakıcı’ya uygulanmıyor.” diye ekledi.

HDP Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki ise ‘demans raporu olan Aysel Tuğluk’un cezaevinde tutulduğunu, Alaattin Çakıcı’ya sağlanan haklar ona verilmediğini’ söyledi ve 2018’de, doktorların, mafya liderine “haftada 3 öğün balık, 1 kilo kaymak ve Trabzon ekmeği” reçete ettiğini hatırlattı.

'TÜRKLERİN VE KÜRTLERİN ORTAK YAŞAM YARATMA UMUDU PRATİK BİR HAKİKATTİR'

HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü’nün konuşması konferansın, “Çıkış Yolu” bölümüne daha uygundu. “Hasar tespitinden geriye ne kaldı? Gelecek umudu! Bu umut, Kürt ve Türk halklarının bir arada yaşama umudur! Ne Kürtlerin özgürlük hareketi ne de Türk demokrasi hareketi, bu ittifakı bıraktı. Türklerin ve Kürtlerin ortak yaşam yaratma umudu pratik bir hakikattir! 31 Mart’ta, 7 metropolü AKP’nin elinden alan, Kürt halkının zekasıdır. Peru, Bolivya ve Şili’ye bakın, demokrasi ittifakı, otel lobilerinde olmaz. Demokrasinin mihenk taşı, hayır demektir!” diye konuştu.

'TÜM BU KUTUPLAŞMADAN SONRA HESAPLAŞMA MI? HELALLEŞME Mİ?'

“Geleceğin İnşası” panelini yöneten Can Dündar: “Somut gerçeklikte bu molozlar nasıl kalkacak? Ağır bedeller ödendi. Toplumsal barış, bunca nefret kampanyasından sonra nasıl inşa edilecek? Bütün bu kutuplaşmadan sonra bir hesaplaşma mı, helalleşme mi dönemi gelecek?” diye sordu.

Bu sorulara Hukukçu- Diplomat Rıza Türmen:‘mutabakattan sonra ilkeler bildirisi çıkarılmalı toplumun onayı alınmalı.’ önerisini getirdi.

'KADIN ÖRGÜTLERİ GİBİ, TALEPLER ÜZERİNDEN İTTİFAK KURULABİLİR'

Nazan Üstündağ, otoriter rejimlerin “yorma ve umutsuzluk “hissiyatı yaydığını, oysa farklı siyasal arka plandan gelen kadın örgütlerinin talepler üzerinden ittifak kurabildiğini hatırlattı. Üstündağ’ın verdiği diğer örnek ise Boğaziçi direnişiydi, toplumun ikna edilebilmesi için, somut meseleler üzerinden ittifak kurulması gerektiğini vurguladı.

'BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDE KAYYUM REKTÖRE KARŞI DENİŞ, İTTİFAKLARA MODEL OLABİLİR'

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Can Candan da Boğaziçi Direnişinin, ittifaklara model olabileceğini ifade etti. “Melih Bulu’nun atanması çok iyi oldu. Bu atamayla Boğaziçi Bileşenleri yan yana durmaya başladı, iletişim kanalları açıldı. Bu çeşitlilik içinde ortak değerlere sarılarak yan yana duruyoruz. Birlikteyiz ama tüm farklılıklarımızla, yan yana durarak, mücadeleyi ortaklaştırıyoruz. ” diye ekledi.

ERDOĞAN SEÇİM ÖNCESİ ÖCALAN İLE YENİ BİR BARIŞ SÜRECİ BAŞLATABİLİR Mİ?

Seçim öncesinde siyasiler, akademisyenlerden feyz alır mı bilinmez ama salondaki herkes olası “ittifakları” ve “ittifakların geleceğini” merak ediyordu. HDP Milletvekili M. Rüştü Tiryaki’ye “Erdoğan, yeniden barış sürecini başlatırsa ne yaparsınız?” sorusu yöneltildi. Tiryaki’nin yanıtı kısa ve netti. “Konuşuruz. Ama şu an böyle bir durum yok.”

TANRIKULU: KÜRTLERE SON 5-6 YILDIR YAPILAN ZULÜM, 40 YILIN TOPLAMI KADAR

Aynı soruyu sorduğum CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise köprünün altından çok sular aktığı kanaatinde: “Kürt muhalefetinin, son 5-6 yıldır yaşadığı zulüm ve baskı, neredeyse son 40 yılın toplamı kadar. Kürtlere sadece bu coğrafyada kötülük yapılmadı. Kürtlere, her yerde Erdoğan, düşmanca bir tutum aldı. Bu travmaların Kürtlerin hafızasında izi var. Dolayısıyla bu izin ortadan kaldırılması yakın zamanda mümkün değil.”

'CUMHUR İTTİFAKI MI, MİLLET İTTİFAKI MI? DEMOKRASİ İTTİFAKI MI?'

Salonda izleyici koltuğunda oturan sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin, yakınlarını son 10 yılda katliam ve cinayetlerde kaybedenlerin, sürgündeki akademisyen ve gazetecilerin de zihninde sadece Cumhur İttifakı değil, Millet İttifakı ile ilgili de soru işaretleri var. Sivas Katliamı, hafızalarda silinmeyecek bir yer etmişken, 34 kişinin öldüğü “katliama” “mesele” diyen SP Lideri Temel Karamollaoğlu’nun da olduğu bir ittifaka Aleviler nasıl ikna olacak? Kürtler, 90’ların İçişleri Bakanı Meral Akşener’e güvenebilir mi? AKP’den kopanların kurduğu iki partinin imzaladığı mutabakat metnine Kürtler ve toplumsal muhalefet temkinli davranmakta haksız mı?

'ENDİŞEYİ EBEDİ BİR KORKUYA DÖNÜŞTÜRMEK DOĞRU DEĞİL'

Bu soruları Millet İttifakı’ndan, Berlin davetini kabul eden tek milletvekili CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na sordum. Tanrıkulu: “Demokrasi İttifakı ve HDP ile ortak noktalarda yan yana gelebiliriz. Mutabakat metnine itirazları olmasa da buradaki insanlara inandırıcı gelmiyor, yaşadıkları acılardan ötürü… Arkadaşlarımız kaygı ve endişelerinde haklılar. Türkiye’deki demokratik siyaset alanından veya muhalefetten buraya kendi istekleriyle değil, sürgüne gelmiş dostlarımız... Dolayısıyla da ittifak içindeki bazı partiler, iktidardayken olmuş bütün bunlar. Fakat bu endişeyi, ebedi bir algı ve korkuya dönüştürmek doğru değil. Bu metin, imzalanmış bir metindir. Temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaya çalışan bir metindir. Demokratik siyasete sahip çıkan, o alanı yasa dışı hale getirmemeye söz veren bir metindir; aynı zamanda herkesin siyaset yapma hakkına, bulunduğu alanda özgürce yaşamaya hakkı olduğunu tespit eden bir metindir.” diye cevap verdi.

Konferansın sonuç bildirgesini partiye götüreceğini söyleyen Tanrıkulu, HDP’nin tutum belgesi ile 6 partinin mutabakat metni arasında birçok ortaklaşılan yön olduğunu, farklılaşılan yönler konusunda diyalog ve müzakereyi öne çıkaran bir yol haritası çıkarmak lazım diye düşünüyorum dedi.

HATİMOĞLU: 'ÜÇÜNCÜ BİR YOL DAHA VAR, DEMOKRASİ İTTİFAKI'

HDP Milletvekili Tülay Hatimoğlu ise üçüncü bir yol daha olduğunu vurguladı. Otoriterliğe, faşizme karşı, demokrasi arzusu olan herkesin, Demokrasi İttifakı’nda yer alması gerektiğini ifade etti. Kürt sorununun çözümünün önemli olduğunu söyleyen Hatimoğlu: “Migros işçisinin de Kürt sorunuyla bir ilgisi vardır.” diye konuştu.

2. Demokrasi ve Özgürlük Konferansı, demokratik Türkiye ve toplumsal barış ortamı kurulana kadar birlikte çalışma kararlılığı vurgusu ve üçüncü konferansın Türkiye’de toplanması umuduyla sona erdi. Bu umudun gerçek olup olamayacağını, kurulacak ittifaklar ve seçim sonuçları belirleyecek.

Etiketler
Almanya Alevi Berlin Kürt