Berat Albayrak ağabeyine bağlı gazetede böyle savunuldu: Sistemli bir saldırıya uğramıştır
İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın "sistemli bir saldırıya uğradığını" savundu.
İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, “Berat Albayrak’ın günahı neydi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçen günlerde çıkan “Burası Çok Önemli” adlı kitabı üzerine yeniden tartışma konusu oldu.
Öte yandan Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın başında olduğu Turkuvaz Medya’ya bağlı Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna’nın eski bakanın "sistemli bir saldırıya uğradığını" savundu.
Salih Tuna, “Dünyada hiçbir bakan Berat Albayrak kadar harici ve dahili bedhahlar tarafından sistemli bir saldırıya uğramamıştır” ifadelerini kullandı.
Tuna’nın yazısı şöyle:
Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine gelir gelmez ekonomimiz kur saldırısına maruz kalmıştı.
Evet, daha ilk günden...
Bunu da sözde finansçılar, "piyasa tepkisi" olarak yutturmaya çalışmıştı.
Halbuki, önceki bakanlığı döneminde "devrim" niteliğinde hizmetler yapan Berat Albayrak'a "piyasa" olumlu tepki göstermeli değil miydi?
En azından, başarısını kanıtlamış olduğu için belirli bir müddet tanınması gerekmez miydi?
Bu denli acul tepki göstermelerinin gerçek nedeni neydi?..
Enerji Bakanlığı döneminde "yerli ve yenilenebilir enerji" için neler yaptığını, özellikle Mavi Vatan için efsanevi meydan okuyuşunu ve "Tam Bağımsız Türkiye" yolundaki dirayetini çok iyi biliyorlardı
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ve Dışişleri Bakanlığı'ndan kimileri Akdeniz'de Mavi Vatan için yapmak istediklerine karşı çıkmışlar, ama yolundan milim sapmamış, doğalgaz rezervleri bulmamızı sağlayan gemileri müthiş bir öngörüyle satın almıştı.
Karşı çıkanlar mı?
Berat Albayrak'ın yeni çıkan "Burası Çok Önemli!" kitabından okuyalım: "15 Temmuz'un hemen ertesinde, o itirazları yapan isimlerden bazılarının ihanet şebekesi içinde olduğu ortaya çıktı..."
Gelgelelim...
Sayın Albayrak'ın bizim "devrim" olarak nitelendirdiğimiz hizmetleri, küresel finans çevrelerinin de içinde bulunduğu network tarafından "affedilmez günah" olarak siciline işlenmişti
Küresel sistemin dayatmalarına boyun eğmediğini gördükleri için de finans saldırılarına karşı direneceğini tahmin etmekte zorlanmamışlardı.
Haliyle, göreve gelir gelmez boğmaya çalışmışlardı.
***
Dünyada hiçbir bakan Berat Albayrak kadar harici ve dahili bedhahlar tarafından sistemli bir saldırıya uğramamıştır.
O kadar ki, bu aşağılık saldırılardan yeni doğan bebeği bile nasibine düşeni almıştır.
Finansal saldırılar zaten matine-suare devam etmiştir.
Mesela, yerel seçim öncesindeki 22 Mart 2019'da bir ABD bankası "TL kaybedecek..." diyerek kur saldırısı başlatmış, yabancı yatırımcılar da çok büyük miktarda Türk Lirası açığa satış yapmışlardı
Berat Albayrak seçime müdahale mesabesindeki bu saldırıyı müthiş bir manevrayla savuşturmuştu.
Hülasa, onca operasyona ve pandemi koşullarına rağmen yüzde 25'lerde devraldığı enflasyonu yüzde 11 seviyelerinde tutmayı başarmıştı.
Bakınız, Babacan döneminde 2010'da 49 milyar dolar, 2011'de 77 milyar dolar, 2012'de 48 milyar dolar, 2013'te 65 milyar dolar cari açık verdik. Buna mukabil, Berat Albayrak döneminde 2019'da 1.6 milyar CARİ FAZLA verdik.
Sevgili Kılıçdaroğlu da işte bu Babacan'a ekonomiyi emanet edeceklerini matah bir şeymiş gibi söylüyor
Hayır yani, Babacan'ın marifeti nedir; partisinin kurucularından birinin (Metin Gürcan) ajanlık suçundan tutuklanması mı?
***
Berat Albayrak mezkûr kitabında, Türk Lirası'na dayalı varlıklara karşı güvensizlik oluşturmak için sözde finansçıların ağız birliği yaptığını vurguladıktan sonra şöyle diyor: "O dönemde sosyal medya ve Youtube kanalları üzerinden yorum yapan bazı finansçıların bir kısmının yurtdışı istihbarat örgütleri ile ilişkilerinin devletimiz tarafından tespit edildiğini de burada ifade etmek isterim. Herhalde ilgili kurumlarımız bunların toplumsal algıyı zehirlemesine engel olmak için gereken tedbirleri alıyordur!"
Soralım: Alıyor mudur?
Ben şahsen bilmiyorum.
Benim bildiğim, daha önce de yazdığımdır: "Babacangiller" her yerde, her kurumda vardır. "Babacan" da bir isim değil sıfattır. Siyasetçi, bürokrat veya işverendir. Bulunduğu yere ihanet etmek, görünür olmadan bozgunculuğun tam ortasında bulunmaktır.