Soylu'dan Polis şiddeti açıklaması: 'Bizi 28 Şubatçılara benzettiler'
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adana'da Furkan Vakfı üyelerine yönelik polis şiddeti hakkında açıklamalarda bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tvnet'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Serhat İbrahimoğlu'nun moderatörlüğünde, Net Bakış Özel Programı'nda, Nedim Şener ve Mete Yarar'ın sorularını yanıtlayan Soylu, Hakkari'de bir polis aracında bulunan patlayıcı ve Adana'daki Furkan Vakfı üyelerine yönelik polis şiddeti hakkında konuştu.
''HEDEF İSTANBUL'DU''
Hakkari'de bulunan patlayıcının hedefinin İstanbul olduğunu söyleyen Soylu, ''Dün 8-9 gibi Hakkari Emniyet Müdürümüz aradı. Bizim çeşitli analiz programlarımız var. Bu yapay zeka dedikleri ve birçok bilgiyi üst üste koyarak oluşturdukları programlar. Buradan şüpheli bir aracı tespit ettiklerini söylediler. Uyuşturucu sevkiyatı olduğunu söylediler. Türkiye'de artık uyuşturucu ağının %70 Doğu'da %30'u batıda yakalanıyor. Arkada 133 paket, 53,5 kilo patlayıcı bulunca şaşırıyorlar. Kimliğine bakınca Polis Memuru olduğunu görüyorlar.
Aktarım Kuzey Irak tarafından gelmiş, oradan geldiği içinde Şemdinli civarında arabayı bırakıyor ve malzemeyi içine koyuyorlar. Bu polis memurunu 2019 yılında adi suçtan dolayı ihraç etmişiz. Sonrasında mahkeme kararıyla geri dönüyor. Netice itibariyle hedef İstanbul. Biz zaten birçok aktarımlarla ilgili tedbirlerimiz var. Ancak yeni yeni yöntemler görüyoruz. Örneğin; PYD'nin bir karargahı. Görüntüler bizde. İki tane DEAŞ'lı kadına PYD'li komutanlar, "Şu patlayıcıları Türkiye'ye siz getireceksiniz. Eğer getirirseniz elimizde tuttuğumuz kocanızı, çocuğunuzu bırakırız" diyorlar. Oradaki bir araç ve polis olduğu için bir vesileyle bizim bunun atlayabileceğimizi düşündüler fakat arkadaşlarımızın temiz çalışması sonucu yakalandı. Bu yıl buna benzer 15 eylem engelledik'' diye konuştu.
FURKAN VAKFI'NA YÖNELİK POLİS MÜDAHALESİ
Adana'da Furkan Vakfı'na yönelik orantısız polis müdahalesi hakkında sorulan soruya da cevap veren Soylu, şu ifadeleri kullandı.
''Temel vazifemiz kamu düzenini sağlamak. Son 4, 4.5 aydır bu Kuytulcular, sadece Adana'da 50'nin üzerinde yasadışı eylem gerçekleştirmeye çalıştılar. Eylül Ekim aylarında içlerinde bulunan bir kişinin; bunların belli bir kaynağını başka birine aktardığı iddiası üzerine bunu kaçırıyorlar ve işkence yaptılar. İş yargıya intikal etti. İşkence yapan 7 kişi tutuklandı. Bundan iki ay önce başka bir vilayette, bu kez başka birini tehdit ediyorlar. Onun üzerinden de birini oraya gönderdiklerinden itibaren emniyet bu kişiyi yakalıyorlar, o da tutuklanıyor. Bunlar da aylardır bu meselenin kime sirayet ettiklerini bildikleri için her yeri terörize etmeye çalışıyorlar.
Benden önce de bunlar hem dini bir grup olmanın ötesinde siyasi kimliklerini öne çıkararak; bir motivasyon üzerinden yürüyüp gidiyorlar. Ne zaman ki 15 Temmuz sonrası terör ile ilgili bir süreç başlatıldı, gönderdik. Yargı, terör örgütü olarak görmüyorum dedi. Eyvallah. Bu kimseye organize suç ile alakalı istediğini yapma hakkı vermiyor. Siz bir sokak yürüyüşü yapacaksanız; 2911'e göre kanunu var. Bunun gereğini yerine getirmezseniz; polisin tedbir alma hakkı var. Başka illerde de var. Sadece Adana'da 4 ayda 50'nin üzerinde eylemleri yapmışlar. Kimse kusura bakmasın bir eyvallah demeyiz.
Sokağı çıkanların kameraları ellerinde. Çocukları öne sürerler. Hakaret ederler. Her türlü şeyi yaparlar.
Dünkü sosyal medyadaki paylaşımların yüzde 50'si bot hesaplar. Geri kalanının yüzde 50'si muhalif gruplar, bir kısmı da FETÖ'cüler.
Cop en son kullanılacak alettir. Bunlar yaptığı tahrik yüksek bir tahriktir. Alpaslan Kuytul kökü dışarıda bir adamdır.
Bu adam raydan çıkmış. Şöyle bir korkusu da var: Bir suç işletmiş bir daha suç daha işletmiş. Bununla yakalanabileceğini biliyor. O yüzden 'benim üzerime bu yüzden' geliyorlar dedirtmek istiyor.
Karşımızda bir şaklaban var. Hakkikaten başka bir yerlerden talimat alan bir adam var. Bir düşüncesi var, anlatmaya çalışıyor. Kendine hoca dedirtiyor. Hoca diyor ama siyasete giriyor. Darbeyi meşrulaştırmaya çalışıyor. Dönüyor, cumhurbaşkanının kaleminin kırıldığını söylüyor. Yarın buradan başka bir süreç çıkar.
Bunlar sabah akşam görüntü çekiyorlar. Bizim elimizde kalkanlarımız var. O gün aynı zamanda HDP'nin Newroz programı var. Bizim profesyonel kadromuz orada. 10 ayrı yerden yürüyoruz dedikleri zaman aynı zamana denk geliyor. Burada bir mücadele veriyorlar.
Anlıyorum ki arkadaşların bir kısmı hakaretlere öfkelerini yenememiş. Kendileri de zarar görmüş, 37 polis yaralanmış. Bu tip bir hadisede bu kadar büyük birşey beklenmeyebilir. Bunun engellemeye çalışana karşı şiddeti tırmandırmaya çalışan bir grup ile karşı karşıya kalmasıdır.
Elbette oradaki arkadaşlarımızın daha kontrollü olmaları gerekirdi.
28 ŞUBAT ELEŞTİRİLERİ
Sosyal medyada bu son olayı 28 Şubat'a benzetenler var. Beni bağışlayın, bu doğru bir yaklaşım değil. 28 Şubat'taki yaklaşımın asaletine, insanların hakkını savunmasına halel getirir bu. Bu yaklaşıma izin vermeyiz.
Bu bu kadar konuşalacak bir iş değil. Orada kastı aşan bir hareket olduğu için onun değerlendirmesini yapmak için söylüyoruz.
Bu tip insanlara Türkiye fırsat bırakmaz.''
Soylu'nın açıklamaları şöyle:
HACIYATMAZ BENZETMESİ
Recep Tayyip Erdoğan olmasa Türkiye FETÖ'ye teslim olurdu. Türki cumhuriyetlerden gelen bir dışişleri bakanına şunu söyledim: Biz bu coğrafyada devletlerimizi yıkmışlar tekrar kalkmışız. Hacıyatmaz var ya. Vuruyorsun kafasına eski haline geri geliyor. Aynen bizde eski halimize gelmişiz.
ADNAN OKTAR KARARI
Bana göre en kıymetli operasyonlardan bir tanesi.
Hukukun kendi adına bir tanımlaması söz konusudur. Yeniden değerlendirilecek. Dosya ortadan kalktı diye düşünülemez. Burada hak yerini bulacak.
Ben bilmediğim konularda ahkam kesmeyi sevmem. Yargının oturduğu bir sistem var. Bu sistemde kararlarda farklılıklar olabilir. Sizin, benim bazı kararları beğenmeme durumumuz olabilir. Bizim yargıya müdahale etmekten ziyade, görünmeyen noktalar varsa yeniden değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.''