Soylu'ya eleştiri okları bu defa Sabah gazetesinden atıldı: 'Müdürleriniz kıllarını kıpırdatmazken memurun günahı ne?'

Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya seslendi. Uluç, "Sizin Valiniz, sizin Emniyet ve trafik müdürleriniz kıllarını kıpırdatmazken, en alt derecedeki memurun günahı ne” diye sordu.

Soylu'ya eleştiri okları bu defa Sabah gazetesinden atıldı: 'Müdürleriniz kıllarını kıpırdatmazken memurun günahı ne?'

İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinin yazarı Hıncal Uluç, “İki sahne ve devletim nerede” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Hıncal Uluç yazısında, İçişleri Bakanlığı'nın trafik genelgesini ele aldı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslendi. Uluç, “Sizin Valiniz, sizin Emniyet ve trafik müdürleriniz kıllarını kıpırdatmazken, en alt derecedeki memurun günahı ne” diye sordu.

Öte yandan, Süleyman Soylu’ya eleştiri oklarının iktidar içinden de yöneltildiği günlerde, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın başında olduğu Turkuvaz Medya Grubu’na bağlı Sabah gazetesinin Bakan Soylu’yu hedef alması dikkat çekti.

Öyle ki son dönemlerde kulislerde, Soylu ile güç mücadelesinde olan Berat Albayrak’ın AKP’de etkinliğini artıracağı konuşuluyordu.

Uluç’un yazısı şöyle:

"Şimdi Türkiye'deki trafik düzeni içinde devletle tanışan, o trafik içinde büyüyen çocukların ve gençlerin gözündeki devleti bir düşünün, lütfen.. En başta da siz düşünün, Sayın İçişleri Bakanımız!. Göreve geldiğinizde tüm teşkilatınıza bir Trafik Genelgesi yayınlamış, bu genelgeyi, resimli, kolay okunur bir kitapçık haline getirmiş, birer örneğini de medyaya dağıtmış olmalısınız ki, bana da geldi. Heyecanla sayfaları karıştırdım. Satır satır okudum.. Ve müthiş keyifle bir yazı kaleme aldım.. 'Uzun yıllar sonra ilk defa bir İçişleri Bakanımız oldu' diye özetleyebilirim o yazıyı. Sorunlara vâkıf, çözümleri öneren ve teşkilata emreden bir bakan için daha ne denir ki? Sonrası hayal kırıklığı.. O kitapçık hâlâ benim ofis masamda duruyor. Ama acaba İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Trafik Müdürü alır almaz mı çöpe attılar yoksa şöyle bir karıştırıp mı fırlattılar?

"Çünkü 2016 Ağustos'undan bu yana, yani nerdeyse 6 senedir, zerre değişiklik görmedim desem yeridir. Kanıtı.. Yazacağım 2 sahne.. 2022 Mart'ından söz ediyorum.. Bu defa resim de basmıyorum, tarih de vermiyorum.. Çünkü, her gün, her saat bu sahneler aynen ve de aynen tekrarlanırken, tek günahları benim o sırada ordan geçmem olan polis kardeşlerimi yakmak istemiyorum.. Sizin Valiniz, sizin Emniyet ve Trafik Müdürleriniz kıllarını kıpırdatmazken, en alt derecedeki memurun günahı ne?. Balık alırken, başına mı bakar, koklarsınız yoksa kuyruğuna mı?. Atalarımız neler demiş neler?. At sahibine göre kişner değil mi?.

Sahne 1.. Yer İstanbul'un tam da merkezi diyebilirsiniz.. Akmerkez'deki o zenginler ve sosyete lokantası Paper Moon'un önü.. Kaldırımın kenarında "devletin koyduğulevha" var.. Mavi fon üzerinde kırmızı bir çarpıişareti. Bu işaret, geçin park etmeyi, durma veduraklamayı da yasaklar. Çünkü burası Ulus,Zorlu AVM ve Arnavutköy'den gelen ve gidenyolların kesiştiği çok yoğun, çok bilmece gibibir kavşaktır, bir.. O restorana gelen zenginler,efendiler, üst düzey, mesela Vali gibi bürokratlarınarabalarının park edeceği, açık ve kapalıiki de park yeri vardır, çok ama çok kısa mesafeleriçinde.

Şimdi sahneyi yazıyorum Sayın Bakanım.. Tam da o "Durmak, duraklamak yasaktır"levhasının altında hem de duble park etmiş birlüks arabalar dizisi.. Ve kaldırımda bu arabalarboyu gidip gelen bir vale, bir değnekçi.. değil..değil.. Bir polis memuru. Devletin polisi, duraklamanın bile yasak olduğu yere duble park etmiş zengin arabalarına göz kulak oluyor, iyi mi?.

Sahne 2.. Keyifli bir iş için hafta arası öğleden sonra Hadımköy'e dek gittim geldim.. TEM yolunda gidiş 3 saati buldu.. Biz trafiğin zaman zaman tıkalı olduğu yolda, kurallara uygun gidiyoruz. Ama emniyetşeridi vızır vızır.. Geçen üç dört arabadan biri de beyaz plakalı ama çakarlı.. Ben uygar vatandaş olmanın bedelini avanaklık olarak öderken, devleti hiçe sayanlar benim üç saatte aldığım yolu yarım saatte gidiyorlar. Bu ölçümü ben yaptım. Dönüş gece geç vakitti.. Ayni yolun tamamı, emniyet şeridi gibi boş olunca yarım saat, bilemedin 40 dakika sürdü.
Şimdi o emniyet şeridinde nerdeyse kilometre başı "Bu yolda EDS ile kontrolyapılır" yazıyor.. EDS.. Yani ElektronikDenetleme Sistemi..

Yapılıyor da, niye yüzlerce ama ne yüzlerce araba zerre takmıyor.. Talimhane'den birkaç yüz liraya aldığı çakarları çakarak, çoğu onu bile takmayarak emniyet şeridinden basıp gidiyor..

Çünkü öğleden sonra gittim. Gece döndüm. Yolda her türlü rezilliği gördüm, bir tek şey görmedim, Sayın Bakanım.. Trafik polisi.. Oysa İstanbul'un bir de "otoban polisi"kadrosu var.. Nerde bu polis?. Yok..

Ne işe yarar EDS.. Hiçbir şeye.. Bu ülkede plakaya yazılan cezayı benim gibi uygar vatandaş(!) ya da gerçek adı ile enayiler hemen öder. Ötekiler, zerre aldırmazlar. Çünkü ben bildim bileli öyle oldu.. Bir af çıkar, tüm trafik cezaları, ana para ve faizleriyle silinir.. Sizin zamanınızda da silinmedi mi?."

Etiketler
Memur Ordu Süleyman Soylu