Bekir Ağırdır yorumladı: AKP'nin gerilemesindeki ivme, ekonomik buhrana karşılık neden yavaşlıyor?

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, AKP seçmenine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu yazısında "İktidarın gerilemesindeki ivme ekonomik buhrana karşılık neden yavaşlıyor?" sorusunu yanıtladı. Bunda büyük ölçüde 'kimlik' kavramının öne çıktığını kaydetti.

Bekir Ağırdır yorumladı: AKP'nin gerilemesindeki ivme, ekonomik buhrana karşılık neden yavaşlıyor?

Türkiye'de iktidar bloku tarafından sıklıkla Haziran 2023'te yapılacağı yinelenen seçime bir buçuk seneden az bir süre kalmışken kamuoyunun en merak ettiği konuların başında 'partilerin oy oranlarındaki son durum' geliyor.

Özellikle, son aylarda kendini iyiden iyiye hissettiren ekonomik kriz göz önünde bulundurulduğunda anketlerde AKP ve MHP'nin oylarında bir gerileme yaşandığı görülüyor. Bazı araştırmalarda iktidar partisinin buna rağmen halen birinci sırada yer almasıysa dikkat çekiyor.

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, "Seçmen davranışı açısından doğal olarak en çok merak edilen de Ak Parti’nin nasıl olup da hâlâ birinci parti olabildiği. Ya da soruyu yukarıdaki cümlemi tekrarlayarak soralım, iktidarın gerilemesindeki ivme ekonomik buhrana karşılık neden yavaşlıyor?" soruları üzerinden bazı değerlendirmelerde bulundu.

AKP'nin seçmen tabanının daraldığını, giderek dindar-muhafazakâr bir kesime sıkıştığını, ancak kitle partisi olma özelliğini hızla yitirse de oylarındaki gerilemenin yavaşlamış durumda olduğunu söyleyen Ağırdır, bugün hâlâ 'AKP' diyen seçmenin sorunların elbet farkında olduğunu, fakat kimlikten hareketle partinin yanında durmaya devam ettiğini kaydetti.

Ağırdır, Oksijen gazetesinde 'AKP artık kitlelerin değil bir hayat tarzının partisi' başlığıyla yayımlanan yazısında şu yorumları yaptı:

"Bir yandan Ak Parti toplumun her bir kümesinden oy alabilme yeteneğini kaybederek kitle partisi olma özelliğini yitiriyor. Öte yandan bir kimliğe ve hayat tarzına sıkışmışlık ve o kimliğin ürettiği duygusal ve zihni kısıtlar nedeniyle de gerilemesi yavaşlamış durumda. Çünkü geride kalan ve bugün hâlâ Ak Parti diyen seçmenler gündelik hayatın sorunlarını, Ukrayna meselesini, Başkanlık sisteminin ürettiği keyfiliği, orman alanlarının talanını, yolsuzlukları görüyor olsalar da kimliklerinden hareketle Ak Parti etrafında durmaya devam ediyorlar.

'AK PARTİ SEÇMENLERİ DE ÖZELLİKLE EKONOMİDEKİ BÜYÜK BUHRANI BİZATİHİ YAŞIYOR'

Elbette bu sıkışmışlık da bozulma potansiyeli gösteriyor, Ak Parti seçmenleri de özellikle ekonomideki büyük buhranı bizatihi yaşıyor. Ama Ak Parti’ye eleştirileri her gün biraz daha artar, duygusal bağları zayıflarken diğer kimliklere karşı olan duygusal karşıtlık ve ambargoları nedeniyle henüz tercihlerini değiştirmekte zorlanıyorlar.

'AK PARTİ SEÇMEN KÜMESİ MONOLİTİK VE DURAĞAN DEĞİL'

Ama bugün hâlâ Ak Parti’yi birinci parti pozisyonunda tutan ve kimliklerin yanı sıra etkili olan başka sosyolojik ve ekonomik süreçler de var. Ak Parti seçmen kümesi monolitik ve durağan değil. Ak Parti seçmenlerinin 2002’deki sayısal büyüklükleri, profilleri de siyasal davranış gerekçe ve biçimleri de 2020 ile aynı değil."

12 Eylül darbesiyle generallerin tasarladığı ve uygulamaya koyduğu bir toplum hayalinin olduğunu, ancak darbe ile 2002 arasındaki 20 yılda toplumun generallerin varsaydığından çok farklı ve hızlı biçimde değiştiğini kaydeden Ağırdır, devamında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ve göç oranları dahil pek çok bilgiye yer verdi.

'SEÇMENİN TALEPLERİNE DEĞİL, KENDİ DAVASINA ÖNCELİK VERMEYİ SEÇTİ'

"Ak Parti birçok küresel-yerel dinamik ve sürecin de katkısıyla ilk sekiz yılında seçmen tabanının taleplerine cevap üretti ve yaptıklarıyla tabanını genişleterek kitle partisine dönüştü. Ama 2008 küresel ekonomik bunalımı ve 2009 yerel seçimlerinden itibaren seçmeninin taleplerine değil, kendi davasına öncelik vermeyi seçti" ifadesini kullanan Ağırdır, şunları kaydetti:

'AK PARTİ GİDEREK KİTLE PARTİSİ ÖZELLİĞİNİ YİTİRDİ'

"Önce seçmenini 'Ak Partilileştirmeye' ve kutuplaştırarak sabitlemeye, 2013 Gezi’den sonra da 'Erdoğancılaştırmaya' ve kutuplaşmayı da çatışmacılığa doğru bükmeye yöneldi. Doğal olarak da bu süreç, kazanılan her bir sosyolojik, kültürel, siyasal kümelerin Ak Parti’den uzaklaşmasına ve Ak Parti’nin giderek kitle partisi özelliğini yitirmesine neden oldu.

'AĞIRLIKLI OLARAK MUHAFAZAKÂR VE DİNDAR KİMLİĞİN 'ÖTEKİ' DUYGUSU GÜÇLÜ BİR KESİMİN İÇİNE SIKIŞTI'

Tıpkı uzay araçlarının boşalan yakıt tanklarından kurtulması gibi, Ak Parti kendisine enerji sağlayan kümelerden giderek kurtuldu ve ağırlıklı olarak muhafazakar ve dindar kimliğin 'öteki' duygusu güçlü bir kesiminin içine sıkıştı.

'ARTIK ÇOK DAHA YAVAŞ OY KAYBEDİYOR'

Tam da bu nedenle artık çok daha yavaş oy kaybediyor. Yeniden kitleselleşmek Ak Parti’nin ne farkında olduğu, ne de hedeflediği bir durum gibi görünüyor. Bugünün Ak Parti’si yalnızca Erdoğan iktidarının sürdürülmesi için bir araç haline dönüşmüş durumda. Öte yandan muhalefet yeni bir toplumsal umut ve enerji üreterek kitleselleşemez ise belki de hâlâ bir şansı olacak, kimlik partileri arasında görece önde olmaya devam edecek."

Ağırdır'ın yazısının tamamını okumak için tıklayın.

Etiketler
Bekir Ağırdır KONDA