Ali Erbaş'ın 'hutbe' tartışmasında 'Atatürk' sözleri tepki çekti: Sinan Meydan halka açıklanmayan belgeleri anlattı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın "Atatürk'ü her vesile ile anıp dua ediyoruz, hutbelerde isim anılmamasını merhumun kendisi istemiş" sözleri üzerine Sinan Meydan, Diyanet İşleri Başkanı'nın halka açıklamadığı gündeme getirdi.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, “Diyanet, Hutbe Kararnamesini yanlış yorumluyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Öztürk yazısında, "Atatürk'ü her vesile ile anıp dua ediyoruz, hutbelerde isim anılmamasını merhumun kendisi istemiş" diyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın iddiasını değerlendirdi.
Yazıda, Erbaş’ın iddiasını yalanlayan belgeleri ortaya koyan tarihçi Sinan Meydan’ın görüşlerine yer verildi.
Sinan Meydan, konuya ilişkin olarak şu açılamayı yaptı:
"İki farklı konu birbirine karıştırılmak isteniyor. Önceleri her cuma günü hutbelerde sultan/halifenin adının okunması ile belli özel günlerde hutbelerde devlet büyüklerinin adının anılması çok başka şeyler… Birincisi: Osmanlı'da hutbelerde sultan/halifenin adı okunurdu. 3 Mart 1924'te halifelik kaldırılınca, 5 Mart 1924 tarihli kararnameyle -çok doğal olarak- olmayan halifenin adına hutbe okutulmasına son verildi. İkincisi: Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı ve Cumhuriyetin kurucu önderi Atatürk'ün 18 Martlar, 19 Mayıslar, 23 Nisanlar, 30 Ağustoslar gibi özel günlerde camilerde hutbelerde anılmasını yasaklayan hiçbir yasal düzenleme yok.
Diyanet İşleri Başkanı, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün, 5 Mart 1926 tarihli bir kararnameyle hutbelerde kendi adının anılmasını istemediğini söylüyor. Ancak o karada ‘Hutbelerde isim zikredilmeksizin” denilirken kastedilen isim Atatürk'ün ismi değil, halifenin ismidir. Şöyle ki: 3 Mart 1924'te halifelik kaldırıldı. Halifelik kaldırıldıktan ve halifenin yurt dışına sürgün edilmesine karar verildikten sonra –doğal olarak- artık olmayan halifenin adının hutbelerde anılması da söz konusu olamazdı. Bu nedenle 5 Mart 1924'te Gazi Mustafa Kemal imzalı Bakanlar Kurulu kararnamesiyle ‘Bundan böyle hutbelerde isim zikredilmeden milletin ve Cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesi' kararı alındı. Bu kararla hutbelerde ‘Halifenin isminin zikredilmemesine' karar verildi. İşte, Diyanet İşleri Başkanı'nın “Belgesi de var! Atatürk hutbelerde kendi isminin anılmasını istememiş!” dediği belge bu… Ancak bu belgedeki 5 Mart 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararı, hutbelerde bundan böyle ‘Halifenin isminin geçmemesi için' alınmıştır. Bu kararın camilerde ‘Atatürk'ün isminin anılmamasıyla’ hiçbir ilgisi yoktur.
Her ne kadar Diyanet İşleri Başkanı halka açıklamasa da 5 Mart 1924 tarihli kararda ‘Hutbelerde isim zikredilmesin' denilirken söz konusu ismin halifenin ismi olduğunu açıkça kanıtlayan başka belgeler Cumhuriyet Arşivi'ndedir.
İşte, Diyanet İşleri Başkanı'nın halka açıklamadığı o belgelerden biri:
5 Mart 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararının ardından, 6 Mart 1924'te Diyanet İşleri Başkanlığı ‘Halife ve hilafet mevcut olmadığından hutbelerde millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesinin ilgililere tebliğini' istiyor. Bu belgede açıkça görüldüğü gibi hutbelerde adı anılmaması istenen kişi Atatürk değil, kaldırılan, halife Abdülmecit Efendi'dir.
Cumhuriyet Arşivinde buna benzer başka belgeler de var. Örneğin, 7 Mart 1924 tarihli başka bir belgede de ‘Halifenin durumu ve halifelik makamının kaldırılması dolayısıyla hutbelerde millet ve Cumhuriyetin selamet ve saadetine dair dua edilmesi’ isteniyor.
Yani, Diyanet İşleri Başkanı'nın iddia ettiği gibi konunun Atatürk'le bir ilgisi yok; konu kaldırılan halifelik yani Abdülmecit Efendi ile ilgili.”