Gezi’nin hukuksuz yargı tarihi 2: Avrupa’yla büyüyen kriz, müebbet talepleri
Gezi davasında yaşananları aktardığımız haberimizin ikinci bölümünde; beraat kararından sonra yeniden açılan dava, çArşı davasının birleştirilmesi, büyükelçiler krizi, AK'nin ihlal sürecinin detayları var. Davada bugün karar açıklanması bekleniyor.
GERÇEK GÜNDEM - Türkiye’nin en büyük kitle hareketi 2013 yılının mayıs ayının sonlarında başladı. Takvim yaprakları 27 Mayıs’ı gösteriyordu. Taksim Gezi Parkı’na giren iş makineleri ağaçları yerinden söktü. Parkın ağaçlarının sökülmesinin sebebiyse yapılması planlanan Topçu Kışlası projesiydi.
Günler süren direniş kapsamında tüm Türkiye’de protestolara milyonlarca kişi katıldı. Polisin saldırısı sonucunda, 11 yaşındaki Berkin Elvan, 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik, 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş İstanbul’da, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz Eskişehir’de, 26 yaşındaki Ethem Sarısülük Ankara’da, 22 yaşlarındaki Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan Antakya’da, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım ise Diyarbakır’da yaşamını yitirdi. Mehmet İstif ise maruz kaldığı gaz nedeniyle dil kökü kanseri oldu ve yaşamını yitirdi. 40 kişi ise polisin kullandığı gaz bombaları sonucunda gözünü kaybetti.
Eylemler sırasında binlerce kişi gözaltına alınırken, onlarca isim de tutuklandı. Bu tutuklananlar arasında hala hapiste olan ise tek bir isim vardı, o da Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’ydı.
18 Ekim 2017'de gözaltına alınan ve 1 Kasım 2017'de tutuklanan Osman Kavala, 5 yıldır cezaevinde bulunuyor.
Gezi'nin hukuksuz yargı tarihi 1: Soruşturma nasıl başladı, hedefte kimler vardı?
BERAAT ETTİLER AMA…
FETÖ’den ihraç edilen savcı ve polislerin hazırladıkları dosyalar ile hazırlanan Gezi Parkı davasında, 18 Şubat 2020'de 'hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmaması' nedeniyle Ayşe Mücella Yapıcı, Yiğit Aksakoğlu, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden ile birlikte Gezi Parkı davasında beraat etmişti.
Aynı gün darbe girişimi davası kapsamında hakkında gözaltı kararı çıkarılan Kavala ise Silivri Cezaevi'nden çıkmadan 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla' tekrar tutuklanmıştı.
Gezi davasında beraat kararları verilmesine rağmen hukukun arka kapılarından dolanılarak, dava devam ettirilmeye çalışıldı.
Beraat kararı sonrasında, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 1’inci Dairesi, davaya bakan İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Galip Mehmet Perk, üye hakimler Ahmet Tarık Çiftçioğlu ve Talip Ergen hakkında soruşturma başlattı. Haklarında “FETÖ’cülerle irtibatlı” iddiaları ortaya atıldı.
Kavala'nın, 2017'de de tutuklandığı, 11 Ekim 2019'da resen tahliye edildiği 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında, Henri Barkey ile ilişkileri gerekçe gösterilerek tutuklandığı ifade edildi.
‘CASUSLUK’ TUTUKLAMASI
Davada ilginç kararlar verilmeye devam edildi. Kavala, casusluk suçundan verilen tutuklama kararından 11 gün sonra 15 Temmuz dosyasından yeniden tahliye edildi. Ancak Kavala hakkında casusluk suçundan tutuklama kararı olduğu için serbest bırakılmadı.
Kavala hakkında hazırlanan casusluk iddianamesi, 2017’deki iddianameden farksızdı. Kavala’nın, Barkey ile telefonlarının aynı bölgeden sinyal vermesi casusluk suçlamasına delil olarak gösterildi. Ancak Kavala ile Barkey’in temasına ve bir araya geldiklerine dair herhangi bir kanıt ortaya koyulamadı. Davanın ilk duruşması, 18 Aralık'ta yapıldı. Duruşmada, Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi.
AVRUPA’DAN AİHM UYARISI
AİHM kararına rağmen Kavala'nın tahliye edilmemesi ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’yi uyarmasına neden oldu. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’in Kavala hakkında vermiş olduğu ihlal kararının uygulanmasını ve Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını talep etti. Ancak yine mahkemelerden bir karar çıkmadı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye hakkında ihlal sürecini başlattı. Süreç şu anda ikinci aşamada. Kararın uygulanmaması durumunda Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden ihracı gündeme gelebilir.
ÇARŞI DAVASI BİRLEŞTİRİLDİ
29 Aralık 2020’de Kavala’nın AYM’ye yaptığı bireysel başvuru ise 7’ye karşı 8 oyla reddedildi. Bir ay sonra ise İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 2020’de Gezi Davası hakkında verilen beraat kararını bozdu. FETÖ’cü savcı ve polislerin hazırladığı daha sonra ise beraat kararının verildiği Gezi Davası’nda kararın bozulmasının ardından dava yeniden görülmeye başlandı.
5 Şubat’ta da Kavala hakkında aylar önce olmayan bir delil ile başlatılan casusluk soruşturmasının sebebi ise belli oldu. Kavala’nın dosyasının İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yürüteceği Gezi Davası ile birleştirilmesine karar verildi. Gezi eylemlerine ilişkin taraftar grubu Çarşı'ya dair davada ise 35 kişi 'darbeye teşebbüs', 'terör örgütü kurmak ve yönetmek', 'polise direnmek' gibi suçlardan yargılanmış ve tüm suçlamalardan 2015'te beraat etmişti. Bu dava da Yargıtay'ın bozma ilanından sonra yeniden görülmeye başlandı.
Beraat kararı verilen Gezi Davası, iktidar tarafından ilmek ilmek örüldü ve Kavala’nın da dosyasının birleştirilmesinin ardından Çarşı davası da aynı davaya eklendi. Artık karşımızda birleştirilmiş Gezi ve Çarşı davası vardı.
Bu davaların birleştirilmesi ise hukukun çiğnenmesiydi. Çünkü, hem talepte bulunan, hem de kararı veren 30. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Mahmut Başbuğ’un hükmü ile dosyalar birleştirilmişti.
Çarşı ve Gezi davalarının birleştirilmesi ile oluşturulan davanın ilk duruşması 8 Ekim 2021’de görüldü ve yine Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamı kararı çıktı. Ancak bu davalarda, 15 Temmuz darbe girişimini planlama suçlaması yapılan Barkey hakkında ne kırmızı bülten çıkarıldı ne de yakalama talebi… ABD’de bulunan Barkey hiç sorgulanmadı ve duruşmaya da getirilmedi.
BÜYÜKELÇİ KRİZİ
Karardan 10 gün sonra ise Türkiye yeni bir kriz doğurdu. ABD, Almanya ve Fransa'nın da aralarında olduğu 10 ülkenin Ankara büyükelçilikleri ortak bir açıklama yayımlayarak, Osman Kavala'nın serbest bırakılması çağrısında bulundu. AKP ve MHP elçilerin açıklaması üzerine sert açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” dedi ve büyükelçilerin “istenmeyen kişi” ilan edilmesini istedi.
Krizin ateşi gün geçtikçe indi ve bu karardan da vazgeçildi.
MÜTALAA AÇIKLANDI
Karar günü yaklaştıkça davada yeni gelişmeler yaşandı. Önce birleştirilen çArşı davası Gezi davasından ayrıldı. Sonra da savcının mütalaası geldi.
Savcılık 4 Mart’ta mahkemeye sunduğu mütalaada, tutuklu iş insanı Osman Kavala ve mimar Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Savcılık, davanın diğer sanıkları Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Mütalaada ayrıca, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar Pınar Alabora, Henry Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin dava dosyasının ayrılarak yakalama kararı infazlarının beklenmesi talep edildi.
KARAR BEKLENİYOR
2013 yılında Emniyet’in verilerine göre 80 ilde 3 milyon 600 bin insanın katıldığı eylemlerle ilgili 9 yıl sonra çıkacak karar ve duruşmada yaşananlar tarihe geçecek.
Beraat kararlarının ardından yeniden görülen davada yaşanan gelişmeleri Gerçek Gündem, okurlarına dakika dakika aktaracak.