Taha Akyol, AKP'ye verilerle seslendi: 19. Yüzyıldaki Düyun-u Umumiye faizidir bu!
Karar yazarı Taha Akyol, AKP iktidarının "dış güçler" söylemlerini eleştirdiği yazısında "Verimlilik ve sanayileşme içermeyen, rant ve tüketim politikası 2011’den sonra artarak Türkiye’yi bugünkü krize sürükledi." ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon 61,14'e yükseldi. Türkiye'nin dış borç stoku ise 2020'nin son çeyreğinde 450,1 milyar dolara yükseldi. Bı rakamın milli gelire oranı ise yüzde 62,8 oldu.
Türkiye'nin net dış borç stoku da aynı dönemde 262,1 milyar dolar olarak belirlenirken stokun milli gelire oranı yüzde 36 olarak resmi kayıtlara geçti.
Hazine garantili dış borç stoku ise 14,8 milyar dolar oldu. Kamu net borç stoku bu dönemde 1 trilyon 42,6 milyar lira olarak gerçekleşti. Stokun milli gelire oranı yüzde 19,4 olarak belirlendi. AB tanımlı genel yönetim borç stoku, 2 trilyon 166,1 milyar lira, bu rakamın milli gelire oranı da yüzde 40,4 olarak hesaplandı.
Ekonomik göstergelerdeki olumsuzluklar durdurulamazken AKP iktidarının "dış güçler" söylemleri de aynı oranda arttı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart ayında gerçekleştirilen kabine toplantısında yaptığı açıklamada ülkedeki gelişmeleri farklı müdahalelerle ilişkilendirmiş ve sorumluluğunun bulunmadınığı ima etmişti. Erdoğan, " Salgının tetiklediği sağlık ve ekonomik krizler Rusya-Ukrayna savaşı ile derinleşirken Türkiye yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisinden taviz vermeden yolunda ilerlemektedir. Ülke ve millet olarak bu mücadeleyi verip pek çok badireyi atlatırken elbette bedeller ödedik. Terör örgütleriyle huzurumuza, 15 Temmuz'da istiklalimize, sosyal medya tehditleri üzerinden ekonomimize saldıranlar, ülkemizdeki herkesi bunun için yıkıcı sonuçları altında bırakmayı planlıyordu" ifadelerini kullanmıştı.
Karar yazarı Taha Akyol, köşesinde iktidarın dış güçler söylemlerini ekonomik kriz verilerini hatırlatarak değerlendirdi.
Taha Akyol, AKP Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in "2013 Mayıs ayında yükselme devrine girmiş bir Türkiye vardı. Sonrasında Gezi olayları, FETÖ darbe girişimi ve papaz olayı ile Türkiye’nin önü kesilmek istendi." sözlerini aktardığı yazısında Erdoğan ve Binali Yıldırım'ın sözlerini şeyle anımsattı:
"Gezi olayları Haziran 2013’te başladı birkaç ay devam etti. İktidara göre, olayların ekonomideki tahribatı çok büyüktü. Fakat Başbakan Erdoğan’ın 17 Eylül 2014 günlü açıklamasında Türkiye’nin ekonomik büyümesinin devam ettiğini, 2014’ün ilk çeyreğinde büyüme rakamlarının yüzde 4’ü geçtiğini belirttiğini unutmamak gerekir.
Başbakan Binali Yıldırım da 15 Temmuz ihanetinden on gün sonra, “öyle ekonomiyi alt-üst edecek, bütün değerleri alt-üst edecek bir değişim yaşamadı, hiç panik olmadı, işler normale döndü” açıklaması yapmıştı. Yıldırım, haklı olarak, “Bizim tek problemimiz var, tasarruflarımız istediğimiz seviyede değil” diyordu, yani sermaye eksikliği. (Bloomberg, 25 Temmuz 2016)"
Taha Akyol, AKP iktidarındaki borçlanmala verilerini ve Kur Korumalı Mevduat hesabının maliyetini hatırlararak, "Nasıl ödeyeceğiz? İşte risk primini yansıtan bu soru yüzünden bugün Türkiye yüzde 8 faizle dolar borçlanıyor; 19. Yüzyıldaki Düyun-u Umumiye faizidir bu! Verimlilik ve sanayileşme içermeyen, rant ve tüketim politikası 2011’den sonra artarak Türkiye’yi bugünkü krize sürükledi. ‘Dış güçler’ deyince hem bu gerçeğin üstü örtülüyor, hem doğru ‘ortodoks’ politikalara dönmek mümkün olmuyor. Hem ‘vicdan’ hem ‘rasyonellik’ acil ihtiyaç…" diye yazdı.