Demans teşhisi konulan Aysel Tuğluk'un 'serbest bırakılması' talep edildi: 'Karamsar, ürkek, kendini güvende hissetmeyen bir çocuk gibi…'
Demans teşhisi konulan mahpus siyasetçi Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılması çağrısı yapan on binlerce kadın, “Hapishane koşulları hastalığın hızını arttırıyor” diye seslendi.
"Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın" kampanya grubu, Kandıra Cezaevi’nde tutulan ve demans teşhisi konulan Aysel Tuğluk'un son durumuna dair bilgi vermek için Beyoğlu'nda bulunan Karşı Sanat Çalışmaları Salonu'nda açıklama yaptı.
Toplantı başlarken, Tuğluk’un hayatını anlatan ve sanatçı Jülide Kural’ın seslendirdiği belgesel gösterildi.
"SESSİZLİĞİNİ YAS SANDIK"
Bianet'ten Evrim Kepenek'in haberine göre, toplantıda konuşan Aysel Tuğluk’un yeğeni Gülsen Yüksel, şu noktalara değindi:
"Aysel Tuğluk’un annesi 'hatun halamızın' kaybına alışamamışken, onunla yüzleşememişken onun yaralarını saramamışken Aysel’in böyle olması hepimiz şoke etti. 12 Temmuz 2021'de teşhis konuldu.
Pandemi süreci hastalığını biraz daha hızlandırdı. 'Orada gecikme yaşadık mı acaba?' diye düşünüyorum. Demansla ilk kez karşılaşıyoruz bilmiyorduk bu hastalığı. İlk gittiğim zamanlarda ziyaretine 'unutkanlık var' diyordu. B12 alıyor geçer sanıyorduk. Kimsenin bilgisi olmadığı bir hastalık demans, bizim de aklımıza gelmiyordu.
Hastalığı öyle hızlı ilerliyor ki yarım saat daha o koşuşta kalmaması lazım. Ruh hali hep şaşkın çocuksu ürkek. Hastalığı anlamak için ona soru soruyorum mesela çoğunu bilemiyor. Hangi yılda olduğumuzu bilemdi, Türkiye’nin ilk kadın başbakanı sordum, bilemedi yanıt veremedi. Cümle kuramıyor, paragraf yok zaten. Biz ilk başta bırakılır diye düşündük, devletin bu durumuna rağmen onu cezaevinden bırakmayacağını düşünmedim."
HASTALIĞI İNFAZ MEMURLARI FARK EDİYOR
Avukatı Elif Taşdöğen de şu bilgileri verdi:
"Dün hapishaneye gittim, Aysel Tuğluk’u ziyaret ettim, hepinize çok selamlarını iletti. Hepinizin varlığından kaynaklı teşekkür etti dayanışmanın yaşattığını söyledi.
Aysel Tuğluk Kasım 2016'dan Kocaeli 1 No’lu Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunuyor. Annesi ile birlikte çok zorlu bir süreç geçirdi. Tuğluk annesini kaybettiğinde çok uzun süre sessizliğe gömüldü yas sürecinde olduğu için çok üstelemedi kimse. Temmuz 2018'de baş ağrıları unutkanlık şikâyeti ile hastaneye başvuruyor. Hekimlerin verdiği kararla normal bir süreç olduğunu belirtip onu geri gönderiyorlar. İnfaz memurları dışında kimse fark etmiyor. Annesi için yas sürecinde sanılıyor arkadaşları tarafından. İzolasyon sürecinde olunduğu için pandemiden dolayı hastalık daha da ilerliyor. Telefon görüşleri olmuyor. Mahpuslar pandemiyi daha derin yaşıyor.
Siyasetçi Edibe Şahin’in aklına geliyor ilk ailesinden var çünkü. O biraz anlaıyor durumunu ve onu ikna ediyor doktora gitmesi için. Kocaeli Üniversitesi demans teşhisi koyuyor. Hastaneye gidiş dönüşlerde o kadar kötü davranılıyor ki benim anladığım kadarıyla orada da çok zorlanıyor. Arkadaşları bu yüzden onu yalnız göndermemek için onunla aynı güne sevk alıyor.
Cezaevinde kalamaz yönündeki raporlar gerçeği yansıtmıyor. Biz bu raporlara karşı itiraz da bulunduk. TİHV'den de görüş yazısı aldık, bilimsel bir mütalaa sunduk savcılığa. Bunun yanında baş denetçiye başvuruldu. Bu hukuksuzluklar anlatıldı. Gözlemlerimi de anlatmak istiyorum. Her gittiğimde inanılmaz net değişimleri görüyoruz."
"DERHAL SERBEST BIRAKILMALI"
Uzman Doktor Emel Gökmen de şu noktalara değindi:
"Kendisi ile ilgili verilen raporlar çelişkili. Uzman bir ekip Aysel Tuğluk’u bir an önce ziyaret edip hastalığına dair rapor görüş yazmalı. İnfaz ve yargılaması ertelenmeli tedavisine hemen başlamalı."
Uzman Doktor Pınar Saip de şöyle dedi:
"Hasta mahpuslar da neden tutuklandığı da yazıyor sevkinde bu da ayrımcılığa neden oluyor. Biz doktorlar olarak hastadan yana seçim yapmamız gerekiyor oysa."
"AYSEL TUĞLUK'A VE HASTA TUTUKLULARA ÖZGÜRLÜK"
Deniz Türkali’nin okuduğu basın açıklamasının tamamı şöyle:
Değerli Dostlar,
Aysel Tuğluk’a Özgürlük için 1000 Kadın çağrısıyla yola çıkmıştık. Bir gecede binlerce kadın olduk. Şimdi ise çağrımıza ses veren binlerce kadın olarak Aysel Tuğluk şahsında binleri aşan hasta mahpusun yaşam hakkını savunmaya devam ediyoruz.
2 Ocak 2022’de, demans başlangıcı teşhis edilen ve cezaevinde hayatını tek başına idame ettirmede güçlük çeken Aysel Tuğluk için bir çağrı yaptık. Kadın örgütlerinden ve farklı çevrelerden birçok kadının, gazeteci, sanatçı, yazar ve akademisyenin katıldığı ortak bir tartışmayla Aysel Tuğluk ve Hasta Tutsaklara Özgürlük Kampanyası çalışmaları başladı ve bu girişim kamuoyuna da 1000 Kadın Kampanyası olarak yansıdı. O tarihten bugüne çalışmalarımız devam ediyor.
Kampanya kapsamında bir web sitesi kurduk, burada hem Aysel Tuğluk’a dair yazılara hem Tuğluk’un kendi yazılarına hem de farklı medya kuruluşlarında çıkan haber ve yazılara yer veriliyor.
İmza kampanyası 8 dile çevrilerek sürdürüldü, 54 ülkeden destek gördü ve aralarında dünyaca tanınan Angela Davis ve Silvia Federici gibi feminist yazarların da bulunduğu binlerce kişi kampanyaya imza verdi.
Pek çok kentte kadın platformları Aysel Tuğluk için kampanya çerçevesinde basın açıklamaları ve eylemler gerçekleştirdi, başta Aysel Tuğluk olmak üzere kadın tutsaklara dayanışma kartları gönderildi.
Aysel Tuğluk’un avukat olması nedeniyle de Türkiye’deki tüm barolara harekete geçme çağrısı yapan mektup gönderildi. Çağrımızla 20 baro tarafından Aysel Tuğluk’a ilişkin ortak yazılı açıklama ve birçok ilde avukatlar ve avukat örgütleri tarafından basın açıklamaları yapıldı.
Uluslararası kurum ve kuruluşlara, yazar ve gazetelere mektup gönderildi. Bu mektuplarla birlikte uluslararası alanda da bir kamuoyu oluştu ve birçok yazar ve gazete Aysel Tuğluk’un durumuna ilişkin yazı yazdı ve haber yaptı. Matbu basının yanı televizyon kanalları ve dijital medyada Aysel Tuğluk’un durumu gündemleştirildi ve birçok mecrada tartışmalar yürütüldü.
“Aysel Tuğluk İçin Bin Kadın” metnimiz, İngiltere’nin tanınmış yayınevlerinden Pluto Press’in yayımlayacağı, Gültan Kışanak’ın Kürt Siyasetinin Mor Rengi kitabının İngilizce baskısında yer alacak.
Kampanya çerçevesinde gelen imzalar, Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu ve TBMM’ye Aysel Tuğluk ve hasta tutsakların durumunu anlatan bir dilekçe ile birlikte gönderildi. Bu dilekçeye yalnızca Adli Tıp Kurumu’ndan yanıt geldi, gelen ciddiyetten uzak yanıt, başvurumuzun gerekçesi olan taleplerimize yanıt vermediği gibi, sorumluluğu da üstünden atan bir yanıt oldu.
Kampanya kapsamında ulusal ve uluslararası alanda değerli akademisyen, yazar, sanatçı ve kadın örgütü temsilcisi kadınlar mesajlarıyla Aysel Tuğluk’la dayanışma gösterirken, yetkilileri de hukukun gerektirdiği sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdılar.
Kampanya kapsamında kadın avukatlar Avukatlar Günü’nün hemen ertesinde, 6 Nisan’da Kandıra Cezaevine giderek Aysel Tuğluk ile görüştü ve cezaevi önünde bir açıklama yaptı. Açıklamada Aysel Tuğluk’un bir an önce serbest bırakılması vurgusu yapıldı, barolara konuyu gündemleştirme çağrısı yapıldı. Aysel Tuğluk’un İstanbul Barosu üyesi bir avukat olması nedeniyle İstanbul Barosu’nu da harekete geçmeye çağırdık.
Bir siyasetçi ve hukukçu olan Aysel Tuğluk altı yılı aşkın bir süredir cezaevinde. Cezaevinde tek başına hayatını idame ettirmesinin gün geçtikçe imkansızlaştığı görmezden geliniyor. Siyasi saiklerle devam eden yargı sürecinde ve günlerce süren duruşmalarda, Aysel Tuğluk, SEGBİS salonlarında beklemek zorunda bırakılıyor.
Bizimle beraber birçok platformda çağrılar, eylemler ve kampanyalar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Sağlıklı yaşam hakkına ve insanca yaşama saygılı Aysel’in dostları, yoldaşları ve binlerce kadınla beraber mücadele sürüyor. Bugünkü buluşma bu mücadelenin bir parçasıdır.
Aysel Tuğluk’un yaşadığı ağır hastalığa ilişkin yetkili sağlık kurumlarının hazırladığı “cezaevinde kalamaz” raporlarının dikkate alınmasını, hukuka, insan haklarına uygun bir karar verilmesini, Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılarak tedavi olmasının sağlanmasını, bunun için derhal harekete geçilmesini talep ediyoruz. Bu talepler bugün 54 ülkeden 6 bini aşkın kadının imzasını, çok daha fazla kadının irade beyanını taşıyor.
Aysel Tuğluk’a karşı geliştirilen haksız tutumun aynı zamanda kadın mücadelesine yönelik tutumun da bir göstergesi olduğunu biliyoruz. Kadın mücadelesinin ve barış mücadelesinin bir parçası olan Aysel Tuğluk’a yaşatılanlar, biz kadınların haklarımız ve hayatlarımız için sürdürdüğümüz mücadelenin gerekçelerinden birisidir.
Bir kere daha vurgulamak isteriz; Kadınların değiştirme gücü ve potansiyeli karşısında hafızalarımızı yok ederek kazanımlarımızı elimizden alacağını zanneden sistem uygulayıcıları yanılıyor. Aysel biz kadınların yoldaşı ve kız kardeşi. Aysel’in sağlığının geri dönülmez bir aşamaya doğru ilerlemesini izlememizi kimse bizden beklemesin. Onurlu ve insanca yaşama hakkına sahip çıkıyoruz.
Bugün Aysel Tuğluk’un sağlık sorunlarının ciddiyetinden bahsediyorsak eğer, bunun en önemli sebebi haksız şekilde ve politik saiklerle hapiste tutulması ve annesinin cenazesinde kendisine, emniyet güçlerinin gözleri önünde, hiçbir adalet anlayışında yeri olmayan, büyük bir travma yaşatılmış olmasıdır.
Bunun, tüm kadınların gasp edilmeye çalışılan hakları ile de ilgisi vardır. Kolektif olarak kontrol edilmeye çalışılan kadınlıkla, kadınların siyaset yapma hakkıyla, barış ve insan hakları mücadelesi ile yani özcesi hepimizin özgürlük hakları ile ilgisi vardır.
Aysel Tuğluk şahsında tüm hasta tutsaklarla dayanışma çağrımızı yinelerken, Aysel Tuğluk için insanca yaşam koşulları ve tedavi imkânı sağlanıncaya ve tahliye edilinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi duyuruyoruz.
Aysel Tuğluk’a ve hasta tutsaklara özgürlük.