Erdoğan 'Millet adına karar veremezler' demişti: İşte örgüt mensuplarının başlattığı, AKP'nin sahiplendiği davalar
Erdoğan, yargı içerisinde suça karışmış, örgüt bağlantılı hakim ve savcıların millet adına karar veremeyeceğini söyledi. Ancak Türkiye'de FETÖ'cülerin başlattığı birçok dava devam ediyor, Gezi başta olmak üzere birçok davada mahkumiyet kararı verildi.
GERÇEK GÜNDEM - FURKAN KARABAY - SAMİ MENTEŞ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Danıştay'ın 154’üncü Kuruluş Yıl Dönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikte konuştu.
Erdoğan konuşmasında yargıyla ilgili mesajlar verdi. Yargı içerisinde suça karışmış, örgüt bağlantılı hakim ve savcılara seslenen Erdoğan, “Darbelere kılıf uyduran, vesayete koltuk değnekliği yapan, gizli-açık hukuk dışı örgütlerin arka bahçesi haline dönüşen, menfaat hesaplarının aleti olan bir yargı, millet adına karar veremez” dedi.
Erdoğan’ın suça karışmış yargı mensuplarını kast ederek “millet adına karar veremez” demesi ise akıllara örgüt bağlantılı yargı ve emniyet mensuplarının hazırlayıp, AKP dönemi mahkemelerinin devam ettirdiği davaları getirdi.
Başta Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere çok sayıda AKP’li, başta FETÖ olmak üzere birçok örgüt mensubu isimlerin hazırlayıp devam ettirdiği davalara sahip çıkmıştı.
GEZİ DAVASI
O davalardan biri de geçen haftalarda hüküm verilen Gezi Parkı dosyasıydı.
Üçüncü Gezi Parkı davasında Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay'a 18'er yıl hapis cezası verilmiş; bu isimlerin hepsi tutuklanmıştı.
Gezi Parkı davasını ise Erdoğan’ın “millet adına karar veremez” dediği suça karışmış yargı mensupları hazırlamıştı.
2013’teki Gezi Parkı eylemlerinin ardından açılan davalarda beraat kararı çıkmıştı. Fakat 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından FETÖ’den ihraç edilen savcı ve polislerin hazırladıkları dosyaların üzerindeki tozlar silinmiş ve dosya tekrar masaya yatırılmıştı.
Gezi davasındaki polis fezlekelerini hazırlayan isim FETÖ sanığı Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç’tı. Gezi soruşturmasını başlatan ve iddianameyi yazan isim ise FETÖ üyeliğinden yargılanan Muammer Akkaş’tı. FETÖ’cü polislerin ve yargı mensuplarının ortaya koyduklarıyla dava devam ettirilmiş, davanın sanıkları casusluk ve FETÖ’cülükle suçlanmış, haklarında mahkumiyet kararı verilmişti.
28 ŞUBAT
Yakın dönemde FETÖ’cü yargı mensuplarının başlatıp AKP’lilerin devam ettirdiği bir dava daha vardı. O dava, FETÖ kumpaslarında yargılanan 80 yaşındaki emekli generallerin hapsedildiği 28 Şubat davasıydı.
28 Şubat 1997 günü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplanmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başta olmak üzere, Başbakan Necmettin Erbakan ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller’in de imzalarının olduğu karar metni ortaya çıkmıştı. Metinde irticayla mücadele için alınması gereken tedbirler yer almıştı.
Erbakan’ın koalisyon anlaşması gereği istifasının ardından 28 Şubat kararları “darbe” ile suçlanmıştı. Yeniden Doğuş Partisi lideri Hasan Celal Güzel, 28 Şubat kararlarını yargıya taşımış, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) Başsavcılığı ise takipsizlik kararı vermişti.
15 yıl sonra ise 28 Şubat soruşturması, AKP ile Fethullahçıların yan yana olduğu dönemde, FETÖ’nün kumpas davalarından da bilinen Kozmik Oda’daki aramayı yapan eski savcı Mustafa Bilgili tarafından davaya çevrildi. Bilgili, Erbakan’ın ölümünün hemen ardından soruşturmayı başlattı, 1309 sayfalık iddianame hazırladı. FETÖ bağlantılı olduğu ortaya çıkan Ünal Tatar, Yakup Korkmaz ve Cihat Yıldız bilirkişi olarak seçildi. Dava sürecinde, sahte dijital deliller, tartışmalı tanıklar, FETÖ ile bağlantılı isimler vardı.
10 yıl süren davada, 14 kişi için 2018 yılında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası kararı geçen yıl Yargıtay’da onandı. 80 yaşın üzerindeki generaller hapse gönderildi.
Gerçek Gündem Haber Müdürü Sami Menteş ve gazeteci Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı “Size Yalan Söylediler” kitabında da bahsedildiği üzere, 80 yaşındaki generalleri sahte belgelerle yargılayan 28 Şubat davasını açan savcı Mustafa Bilgili FETÖ üyeliğinden, soruşturma aşamasında savcılığa bilgi ve belge gönderen Genelkurmay Eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse FETÖ üyeliği ve 15 Temmuz Darbe girişimini planlaması sebebiyle tutuklu bulunuyor.
Ancak yine Erdoğan ve AKP’li birçok isim örgüt mensupları tarafından kurulan davada verilen kararı savunuyordu.
CUMHURİYET DAVASI
Türk basının köklü gazetelerinden Cumhuriyet’e yapılan operasyon da suça karışmış isimlerin eserlerinden biriydi.
31 Ekim 2016 günü Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları, “FETÖ ve PKK’ya üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
Akın Atalay 8 yıl 1 ay 15 gün, Orhan Erinç 6 yıl 3 ay, Hikmet Çetinkaya 6 yıl 3 ay, Murat Sabuncu 7 yıl 6 ay, Bülent Utku 4 yıl 6 ay, Önder Çelik 3 yıl 9 ay, Musa Kart 3 yıl 9 ay, Hakan Karasinir 3 yıl 9 ay, Mustafa Kemal Güngör 3 yıl 9 ay, Güray Tekin Öz 3 yıl 9 ay, Aydın Engin 7 yıl 6 ay ve Ahmet Şık 7 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
Cumhuriyet gazetesinin 13 yöneticisi ve yazarlarının "FETÖ/PDY ve KCK/PKK terör örgütleri adına suç işlemek" suçlamasıyla gözaltına alınmasına Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden tepkiler yükseldi. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam ise FETÖ sanığıydı.
FETÖ’nün Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 3 bin 153 sayfalık iddianame de 54 sanık arasında Murat İnam da yer almıştı. Dahası da vardı…
Cumhuriyet’e yönelik operasyonu yürüten, FETÖ davası sanığı Murat İnam’ın, “görevinden uzaklaştırılmaması” yönünde oy kullanan HSYK üyelerinden Mustafa Kemal Özçelik ve Mahmut Şen’in, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında “FETÖ üyesi olmak” suçundan tutuklandıkları ve 24 Ağustos 2016’da meslekten ihraç edildikleri ortaya çıkmıştı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 2020 yılında, Cumhuriyet gazetesinin eski yazar ve yöneticilerinin yaptığı şikayet başvurusunda Türkiye'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.
ÇHD DAVASI
FETÖ’nün başlattığı, AKP’nin devam ettirdiği davalar bunlarla sınırlı değil... Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyelerinin de bulunduğu 22 avukatın yargılandığı dava da bunun bir örneğiydi.
ÇHD’li ve Halkın Hukuk Bürosu çalışanı olan avukatlar, 12 Eylül 2017’de gözaltına alınarak tutuklanmıştı.
14 Eylül 2018’de görülen ilk duruşmada “dosyadaki mevcut delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali, sanıkların savunmalarının alınmış olması ve sanıkların avukat olması, tutuklamanın tedbir olması, tutuklulukta geçen süre, Avrupa İnsan Hakları ve Anayasa Mahkemesinin tutuklama konusundaki başvurular hakkında vermiş olduğu kararlar, bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanması ile yargılamada amaçlanan tedbirlerin sağlanabilecek oluşu dikkate alınarak” gerekçesi ile tahliye edilmişlerdi.
Ancak savcılık itiraz etmiş, 10 saat bile geçmeden haklarında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştı. Davada yargılanan ve ölüm orucuna başlayan Ebru Timtik, 27 Ağustos 2020’de hayatını kaybetmişti.
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve dernek üyesi Barkın Timtik’in yargılandığı dosya, 2013 yılında başlatılan ve o süreçte tutuklu yargılandıkları İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasıyla birleşmişti.
Bu dava da “suça karışmış kişilerin” eseriydi. Dosyanın ilk savcısı, soruşturmayı yürüten polisler haklarındaki soruşturmalar nedeniyle kaçaktı.
İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın iddianamesi eski savcı Adem Özcan tarafından 19 Temmuz 2013'te hazırlanmıştı. Özcan, ilerleyen yıllarda Selam Tevhid davası nedeniyle yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Davada tutuklu yargılanan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 17 Kasım 2021'deki duruşmada, iddianameyi yazan savcı Adem Özcan'ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifadeye çağırdığını hatırlatmıştı. Kozağaçlı ayrıca, FETÖ firarisi olan Özcan'ın 2013'te yazdığı iddianamedeki sonuç bölümünün birebir kopyalanarak 15 Kasım 2021'deki mütalaada kullanıldığını belirtmişti.
FETÖ’cü savcının ve polislerin hazırladığı, delillerin sahte olduğu söylenen dava ve avukatların tutukluluğu yıllardır devam ediyor. FETÖ’cü savcı ve polislerin hazırladığı ÇHD davasının mahpuslarını hedef gösterenlerden biri de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ydu.
KOBANİ DAVASI
Türk siyasi tarihine damga vuran Kobani davası da “suça bulaşmış kişiler” tarafından yürütülmüştü.
Terör örgütü IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 isim hakkında dava açılmıştı.
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu bulunduğu 22 kişi ise tutuklanmıştı. Davaya ise özel olarak Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Bahtiyar Çolak atanmıştı.
8 Kasım 2021’de ise Bahtiyar Çolak, Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından görevden alındı. Aradan bir yıl geçti ve Türk siyasetine damga vuran davaya bakan “özel” atanmış Çolak’ın, “Derin devletin ticari istihbarat ayağı” olarak nitelenen “Atadedeler" örgütü soruşturmasında, etkin pişmanlıktan yararlandığı ortaya çıktı.
Çolak ile gözaltına alınan H.K. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bahtiyar Çolak’ın MİT, Soylu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin adını kullanarak dolandırıcılık yaptığı ifade edildi.
Yani Kobani davası da Erdoğan’ın dün işaret ettiği” suça bulaşmış yargı mensuplarının” elinden geçmişti.
DEMİRTAŞ’LA İLGİLİ FEZLEKELERİ HAZIRLAYANLAR DA ‘TANIDIK’
Kobani davasının sanıklarından, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 'terör örgütü yöneticiliği' suçundan yargılandığı davada ise fezlekelerden 12'sini hazırlayan savcılar, bugün FETÖ/PDY soruşturması kapsamında cezaevindeydi. Demirtaş da bunu duruşmalarda ifade ediyordu.
Ancak tüm bunlarla birlikte, FETÖ’cü, suça bulaşmış, dolandırıcılığa imza atan yargı ve emniyet mensuplarının hazırladığı davalar Erdoğan’ın sözlerinin aksine hem devam ettirilmiş hem de mahkumiyet kararları verilmişti.