Tunç Soyer: Ekonomik kriz dahil tüm sorunların kaynağı demokrasi krizi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, memleketteki ekonomik kriz dahil bütün sorunlarının kaynağının demokrasi krizi olduğunu söyledi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Sosyal Demokrasi Derneği'nde yaptığı konuşmada, göreve başlarken sloganına atıf yaparak başka bir hayatının mümkün kılmanın tek yolunun uyumu arttırmak olduğunu söyledi.
Soyer, "Biz, İzmir’in tüm sorunlarını bu şehrin emekçileriyle, iş dünyasıyla, kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum temsilcileriyle birlikte çözmek ve ortak gelecek iddiamızı büyütmek için çalışıyoruz" dedi.
Memleketteki ekonomik kriz dahil bütün sorunlarının kaynağının demokrasi krizi olduğunu söyleyen Soyer, "Dermanı bellidir. Cumhuriyetimizi demokratikleştirmek. Bunu da ancak yerelden yükselen seslere kulak vererek başarabiliriz. “Başka Bir Hayat Mümkün” derken işte tam da buna güveniyoruz. Yerelin gücüne, bu memleketin insanına, bu toprakların bereketine, iklimine, suyuna ve İzmir’de filizlenip dünyaya yayılan evrensel demokrasiye…" diye konuştu.
Soyer'in konuşmasının tamamı şöyle:
İzmir’de göreve gelirken bir cümlede çok şeyi anlatan bu başlığı hedef olarak koymuştuk: Başka bir hayat mümkün! Kişisel olarak siyasete girmemde ve belediye başkanı olmamın arkasında da bu sebep var. Başka türlü bir hayatı mümkün kılmak. Bir başka hayattan bahsedildiğinde hemen herkesin heyecanlanmasının ortak bir nedeni var. Bu, bugün yaşadığımız hayatın özünde hepimizin canını acıtan bir şeylerin olması. Canımızı acıtan o şeyin ne olduğu konusunda çok da düşünmeye gerek yok aslında. İki şey birbirine uymuyorsa, orada acı oluşur. Yaşadığımız çağda o kadar çok uyumsuzluğu aynı anda yaşıyoruz ki, hemen her gün bir yanımız acıyor. Öyleyse başka bir hayatı mümkün kılmanın tek yolu, uyumu artırmak.
DÖRT SÜTUN ÜZERİNDE YÜKSELEN DÖNGÜSEL KÜLTÜR
Eylül 2021’de İzmir’de gerçekleşen Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’nde yaşamla aramızdaki uyumu çoğaltmak için “döngüsel kültür” kavramını ortaya koyduk. Döngüsel kültür, başka bir yaşamın taşıyıcısı olan dört sütun üzerinde yükseliyor. Doğamızla uyum. Birbirimizle uyum. Geçmişimizle uyum. Ve son olarak, değişimle uyum. İzmir’de başka bir yaşamı inşa etmek için, bu dört uyum projesini birbiriyle eş zamanlı uyguluyoruz. Doğayı şehirlerin dışına iten, kendini de doğasından koparan klasik şehir planlama anlayışı yerine döngüsel kültüre dayalı yeni bir yol izliyoruz. Bu çalışmalarımıza birkaç örnek vermek isterim…
“Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonumuzla uyguladığımız İzmir Tarımı, doğamızla ve birbirimizle olan uyumu çoğaltıyor. Bu projemizle bir taraftan kuraklıkla, diğer yandan yoksullukla mücadele ediyoruz. İzmir Tarımı aynı zamanda geçmişimizle uyumu artırma çabamızın bir sonucu. Bu çalışmamızda geçmişin birikimini bugün ve gelecekle buluşturuyoruz. Fakat bununla da yetinmiyoruz. Birkaç gün önce tanıtımını gerçekleştirdiğimiz İzmir Tarımı mobil aplikasyonu ile aynı zamanda tarımda dijitalleşmeyi de gündemimize alıyoruz. Döngüsel kültürün dördüncü ayağı olan değişimle uyumu tarım programımıza dahil ediyoruz. Bu somut örnekten de anlaşılacağı üzere “Başka Bir Hayat Mümkün” ifadesinin arkasında ne yaptığımızdan çok, nasıl yaptığımızla ilgili felsefi bir temel var. Bu, tarımdan ekonomiye, sanattan demokrasiye kadar yaşamın her alanına yön verebilecek kadar sağlam bir temel.
DEMOKRASİ, İNSANLIĞIN EN ÖNEMLİ İNOVASYONLARINDAN BİRİ
Bu konuda bir başka örneği de demokrasiyle ilgili olarak vermek isterim. Demokrasi, Belediye Başkanı olduğum İzmir’in merkezinde bulunduğu Ege kıyılarında ortaya konmuş, insanlığın en önemli inovasyonlarından biri. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel insan hakları üzerinde yükselen bir değerler manzumesi. Demokrasi, bana göre bir vicdan örgütlenmesidir. Bireyin içindeki vicdanın, bir arada yaşamanın ilkelerine şekil vererek, örgütlü bir topluma dönüşmesidir. Fakat dünya öyle bir noktaya geldi ki, demokrasi yeni perspektifler kazanmak zorunda.
EKONOMİK VE EKOLOJİK DEMOKRASİ
Rahmetli Bülent Ecevit, demokrasinin bilindik iki ayağına, yani siyasal ve sosyal demokrasiye ek olarak daha az bilinen bir üçüncü ayak tarif etmiş. Birbirimizle uyumu daha da sağlamlaştırmak üzere “ekonomik demokrasi” kavramını ortaya koymuş. Biz İzmir’de ekonomik demokrasiyi ete kemiğe büründürmek için yaşamın her alanında kooperatifçiliği destekliyoruz. Sadece tarımda değil, inşaat ve ulaşım gibi sektörlerde de kooperatif temelli ekonomiyi güçlendiriyoruz. Bu İzmir’deki politikalarımızı farklı kılan en temel özelliklerden biri.
Dahası, İzmir’de demokrasinin bu üçüncü ayağıyla yetinmeyerek dördüncü bir başlık daha ekledik. Ekolojik demokrasi… Bu başlık döngüsel kültürün doğamızla uyum ilkesinden besleniyor. Ekolojik demokrasi bir zorunluluk, çünkü insanın diğer türler, yani sandıkta oy hakkı olmayanlar üzerinde bir hâkimiyeti söz konusu değil. İnsan, doğadaki tüm canlı türleriyle beraber ve hatta onlar sayesinde var. Bunun tersini düşündüğü ve uyguladığı an, iklim krizi kadar ağır sonuçları kendi eliyle yaratmış oluyor.
Bu nedenle, temel insan haklarını doğanın haklarıyla da buluşturmak mecburiyetindeyiz. Ağacın, dağın, gölün, ovanın, ormanın, nehrin hakları… Her biri, hepimizin müşterek yaşam hakkı. Aslında doğa hakları kavramının nüvesi demokrasinin ruhunda var. Fakat artık bunu dillendirmek gerekiyor. İnsan hakları tek başına yetmiyor. Doğa haklarını, iklim mücadelesi başta olmak üzere yeni demokrasinin tarifi içine koymak zorundayız. Bu noktadan hareketle, İzmir’in iklim krizine dirençli, döngüsel bir şehir olarak gelişebilmesi için kapsamlı bir yol haritası ortaya koyduk. Şehrin Yeşil Şehir Eylem Planı ile Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’nı hazırladık. Temiz Körfez, temiz su ve doğa koruma alanlarında pek çok projeyi hayata geçiriyoruz.
BÜTÜN SORUNLARIN KAYNAĞI DEMOKRASİ KRİZİ; ÇÖZÜM İSE CUMHURİYETİMİZİ DEMOKRATİKLEŞTİRMEK
Biz, İzmir’in tüm sorunlarını bu şehrin emekçileriyle, iş dünyasıyla, kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum temsilcileriyle birlikte çözmek ve ortak gelecek iddiamızı büyütmek için çalışıyoruz. Memleketimizdeki ekonomik kriz dahil bütün sorunlarının kaynağı, demokrasi krizidir. Ve dermanı bellidir. Cumhuriyetimizi demokratikleştirmek. Bunu da ancak yerelden yükselen seslere kulak vererek başarabiliriz. “Başka Bir Hayat Mümkün” derken işte tam da buna güveniyoruz. Yerelin gücüne, bu memleketin insanına, bu toprakların bereketine, iklimine, suyuna ve İzmir’de filizlenip dünyaya yayılan evrensel demokrasiye…