FETÖ’nün hazırladığı AKP’nin devam ettirdiği Balyoz davası: Sedat Peker geçmişli savcı, ceza isterken nasıl güldü?
Birçoğu hapiste veya firari olan FETÖ’cülerin hazırladığı Balyoz davasında Yargıtay beraat kararlarını bozdu. Hakkında çok sayıd iddia bulunan savcı ise, "suç için bir araya geldiler" deyip ceza istedi. O savcının geçmişinde Sedat Peker ve şaibeler vardı.
GERÇEK GÜNDEM - FURKAN KARABAY
FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik en büyük kumpaslarından olan Balyoz davasının başlamasının üzerinden 10 yıl geçti. Fethullahçı isimlerin sahte belgeler, dökümanlar ve dijitallerle hazırladığı davada yüzlerce asker yargılandı. Dava sürecinde hayatını kaybedenler oldu.
FETÖ ile AKP’nin kol kola olduğu günlerde TSK’ya yapılan kumpasın seyri 15 Temmuz darbe girişiminin ardından değişti. Davanın kumpas olduğu, sahte belgelerle gizli tanıkların yalan ifadeleriyle hazırlandığı ortaya çıktı. Balyoz davasında beraat kararı verildi. Ancak FETÖ’den boşaltılan koltuklara yerleşen yargı mensupları, siyasi iktidarın arzularını gerçekleştirmeye devam etti. Birçoğu hapiste veya firari olan FETÖ’cülerin hazırladığı Balyoz davasında Yargıtay beraat kararlarını bozdu. Yeniden yargılama başladı ve geçen hafta da Cumhuriyet Savcısı Alim Yaşar, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan dahil 6 kişi hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcı Yaşar, esas hakkındaki mütalaasında hapiste ve firarda olan FETÖ’cülerin tezleriyle ceza talep etti.
TARAF’LA BAŞLAYAN OPERASYON
Peki Türkiye’nin yakın tarihindeki en önemli davalardan biri olan Balyoz’da neler yaşandı?
FETÖ’nün kapatılan yayın organı Taraf gazetesinde, 20 Ocak 2010 tarihinde, Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Yasemin Çongar imzalı bir haber yayımlandı. Haberde, 2003 tarihli "Balyoz Harekât Planı" başlıklı belgelerden bahsedildi. Sahte bilgi ve belgelerle “1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın liderliğindeki cunta tarafından yapılan buluşmalarla darbe planı hazırlandığı” iddia edildi.
Fethullahçılarla AKP’lilerin beraber hareket ettiği günlerde, kumpaslar bu şekilde ilerliyordu. Sahte belge ve dokümanlar, dönemin iktidarına yakın medyada haberleştiriliyor ve Fethullahçı yargı tarafından operasyon başlatılıyordu. AKP yargısının da aynen devam ettirdiği tezgah o gün de işlemişti.
Taraf gazetesi, sahte olduğu daha sonra ispatlanan dijitallerle, “Fatih ve Bayezid Camilerinde bomba patlatılarak hükümetin sıkıyönetim ilan etmeye zorlanması, Yunanistan hava sahası üzerinde bir Türk jetinin düşürülerek halkın galeyana getirilmesi ve darbe sonrası demokrat görüşlü gazetecilerin tutuklanması gibi planlar olduğunu” haberleştirmeye devam etti.
Haberlerin yayımlanmasının ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Dijital delillere dayanan Balyoz Davasında, soruşturmanın temelini oluşturan CD'ler hakkında alınan ve birbirleriyle çelişen iki TÜBİTAK raporu yer aldı.
BAVULUN TESLİM EDİLDİĞİ SAVCILAR
Daha sonralarda FETÖ’den hapis yatacak olan Mehmet Baransu’nun bir bavul içerisinde Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi’ne sahte belgeleri teslim etmesinin ardından, dosya için Mehmet Berk, Bilal Bayraktar ve Ali Haydar adlı savcılar görevlendirildi.
Özel yetkili FETÖ’cü savcıların soruşturmasının ardından 968 sayfalık iddianamede sanıklara, "Türkiye Cumhuriyeti yürütme organını cebren ıskat ve vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs etmek" suçlaması yöneltildi. Savcılar, 5-7 Mart 2003 tarihinde gerçekleştirilen resmi plan seminerinin de Balyoz darbe planının bir provası olduğunu iddia etti.
ASKERLERE HAPİS CEZALARI
19 Haziran 2010'da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava görülmeye başlandı.
Balyoz davasında, Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına'nın da aralarında bulunduğu 365 sanıktan 325'ini "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, ıskat veya vazife görmekten cebren menetmek" suçundan 20 yıl hapse mahkum edildi.
Balyoz davası Türkiye Cumhuriyeti’nin gördüğü en geniş hukuk katliamı olarak tarihe geçiyordu. Kumpasların örüldüğü bu dönemde, FETÖ'nün yayın organları Ali Tatar'ın 'Alevi cuntası' kurduğu ve Türkan Saylan'ın 'misyoner' olduğu iftirasını manşetlerine taşımıştı. Türkan Saylan kumpas sürecinde hastalığa yenik düşmüş, Yarbay Ali Tatar da "En küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık tutabilmek için hayatıma son veriyorum" diyerek yaşamına son vermişti.
15 TEMMUZ’DAN ÖNCE DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK HAMLE
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 31 Mart 2015'te 236 sanığın yüklenen suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine karar verildi.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden önce Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili Mehmet Aydın; Balyoz davası sanıkları Doğan, Balabanlı, Balta, Varol, Yalçın, Akyazan ve Küçükkılıç'ın, beraat etmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunda bulundu. Çetin Doğan'ın plan seminerinde yaptığı konuşma içeriğinin mahiyeti itibariyle darbe yapmaya yönelik olduğu öne sürüldü.
Temyize gidildikten haftalar sonra ise FETÖ’nün darbe girişimi gerçekleşti. Ardından, Balyoz davasını kurgulayan hakim-savcı-emniyet mensupları FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle yargılandı, baktıkları davalarda kumpas kurmaları nedeniyle yargılandı, sahte belgelerle yaptıkları operasyonlar gerekçesiyle hapis cezası aldı.
Aradan 6 yıl geçti, Yargıtay 16. Ceza Dairesi de davada beraat eden sanıklar hakkındaki temyiz incelemesini tamamladı. Yargıtay, 7 kişi hakkında verilen beraat kararını bozdu.
FETÖ’nün kumpasları ile operasyonları, AKP yargısı ve medyası tarafından benzer bir şekilde devam ettiriliyordu. Balyoz kumpasında yargılanan ve beraat kararı bozulan Çetin Doğan, yakın zamanda yine sahte belgelerle ve beyanlarla Fethullahçı yargı mensupları tarafından hazırlanan 28 Şubat davası üzerine yıllar sonra verilen kararla hapse gönderilmişti.
Beraat kararı bozulan isimler için "teşebbüs aşamasına ulaşmayan hazırlık hareketleri kapsamında değerlendirileceği" suçlaması yöneltildi. Eylemlerin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 316. maddesinde düzenlenen "suç için anlaşma" suçunu oluşturduğu öne sürüldü.
Beraat kararı bozulan isimler 80 yaşın üzerindeki generallerdi, üstelik o isimlerden biri de geçen sene hayatını kaybeden Metin Yavuz Yalçın’dı.
Davanın seyrini belirleyecek duruşma ise 13 Mayıs’ta görüldü. FETÖ mensuplarının sahte belgeler ve dokümanlarla hazırladığı davada kumpasa uğrayan generaller hakkında savcı esas hakkındaki mütalaasını verecekti.
CEZA İSTEYEN TANIDIK SAVCI: FETÖ KUMPASI NASIL DEVAM ETTİRİLDİ?
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu Çetin Doğan, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmada tutuksuz 4 kişi ve avukatları da hazır bulundu.
Esas hakkındaki mütalaasını veren Savcı Alim Yaşar, Çetin Doğan, İhsan Balabanlı, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç'ın "suç için anlaşma" suçundan 3 yıldan 12 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Savcı Yaşar’ın gerekçesi ise generallerin bir araya gelmesiydi. Mütalaada, ortada bir suç olmadığı ancak generallerin bir araya gelmesinin “suç için anlaşma” suçunu doğurduğu öne sürüldü. Savcı Yaşar hiçbir gerekçe sunmadan verdiği mütalaasında, generallerin AKP hükümetini cebren düşürmeye yönelik faaliyetlerde bulunmak üzere program düzenlediklerini söyledi.
Savcı Yaşar’ın mütalaasının sonrasında alaycı bir gülümseme takınması ise mahkeme salonunda tepki çekti. Yaşar’ın FETÖ kumpasını devam ettirecek bir mütalaaya gerekçesiz imza atması ise savcının geçmişini akıllara getirdi.
“ŞİMDİ İFADE BİTTİ, SİZE DEVLETİMİZİN BİR İSTEĞİNİ İLETİYORUM…”
Savcı Alim Yaşar, geçen sene Sedat Peker hakkında iddianame hazırlayan savcıydı. Yaşar aynı zamanda, Peker’in “Silahlanın” çağrısı hakkında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararını veren savcıydı. Yani Yaşar, Peker’in iktidarla iyi ilişki içerisinde olduğu dönemde kendisini kurtaran, ifşaatlar yaptığı dönemde ise hakkında iddianame hazırlayan kişiydi.
Peker, Alim Yaşar’ın kendisini ifadeye çağırdığı dönemde, odasında kahve ikram ettiğini, “Şimdi ifade bitti, size devletimizin bir isteğini iletiyorum. Bu Başsavcımızın da bilgisindedir, kendisinin de isteğidir.” dediğini öne sürmüştü.
Peker, Alim Yaşar ile görüşmesi üzerine, “‘Silahlanın’ çağrısı yaptığım açılış konuşmamdaki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na söylediğim sert sözlerden dolayı rahatsız olmadıklarını, sözlerimin doğru olduğunu, ancak ülkedeki tansiyonun çok yükseldiği için bir süre Kılıçdaroğlu’na sert çıkışlar yapmamamı, sonrasında istediğim gibi devam edebileceğimi söyledi” ifadelerini kullanmıştı.
Peker ayrıca, Alim Yaşar için "Halk Bankası üst düzey yöneticilerinin euro 7 TL iken 4 TL’den satış yapıp devleti zarara uğrattıkları için haklarında takipsizlik kararını verip onları kurtaran kişisin" demişti.
FETÖ İSMEN DEĞİL RUHEN VAR
Sahte ihbarlar ve dijital materyaller, yalancı gizli tanıklar, içeriği itibariyle gerçeğe aykırı rapor, inceleme tutanakları FETÖ’nün maharetleriydi. Yüzlerce kişi bu kumpaslarla hapis yattı, hayatını kaybedenler oldu. Bu kumpasları hazırlayan, yargı ve emniyet mensupları ise devran dönünce örgüt üyeliğinden hapis yattı, birçoğu da firar etti.
Ancak aradan yıllar geçti, FETÖ’cü yargı ve emniyet mensuplarının yerine AKP’nin siyasi emellerini yerine getiren isimler yerleştirildi. Fethullahçılar ismen yoktu fakat kumpasları ve sopası şimdilerde başkaları tarafından aynı şekilde kullanılıyordu.