CHP Genel Başkan Yardımcısı Erkek Gerçek Gündem'e konuştu: Saray iktidarı çöktü, biz hazırız
CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Türkiye'de yaşanan ekonomik ve sosyal krizle ilgili Gerçek Gündem'e açıklamalarda bulundu.
Türkiye ekonomik, sosyal, kültürel ve beşerî bir karmaşayla mücadele ederken bunun üstüne binen adaletsizlik halkın adeta sabrını zorluyor. Her gün yeni bir gündemle güne başlayan Türk halkı, tepkisini sandıkta göstermek için bekliyor. Kamuoyu anketlerine de yansıyan sorunlara siyasilerin çözümü olsa da iktidarın ve yönetim sisteminin değişmesi sorunları çözmenin temeli gibi görülüyor.
Muhalif partilerin oluşturduğu altılı masa, geçtiğimiz şubat ayında işaret fişeğini yakarcasına Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakatını açıkladı. Başkanlık Sistemi’nin tıkandığını söyleyen muhalif isimler, yeni sistemle birlikte başta hukuk olmak üzere birçok sorunu çözmeye talip. Altılı masanın kilit isimlerinden biri olan CHP Çanakkale Milletvekili ve Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Türkiye’de sorun çok ancak çözülemeyecek sorun yok” ifadeleriyle parti olarak sorunların farkında olduklarını dile getirdi. Gerçek Gündem’in sorularını yanıtlayan Erkek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacak” dedi.
"EN TEMEL SORUN YARGININ YÜRÜTMENİN TAHAKKÜMÜ ALTINA GİRMİŞ OLMASI"
- Siyasi kimliğinizi bir kenara bırakarak sadece bir hukukçu gözüyle değerlendirdiğinizde Türkiye'nin hukuk sistemi size ne anlatıyor? Sizce sistemin neye ihtiyacı var?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olmalı. Şu anda en temel sorun hukuk devletinin temelden zedelenmiş olması ve bağımsız ve tarafsız yargının yalnızca anayasada yazıyor olması. Çünkü HSK bu sistemde 13 kişiden oluşuyor; Adalet Bakanı, Bakan Yardımcısı ve 4 üye direkt olarak Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Kalan üyeleri ise Meclis’teki çoğunluk seçiyor. Yani aslında en temel sorun, maalesef bir hukukçu olarak üzülerek ifade ediyorum ki yargının yürütmenin tahakkümü altına girmiş olmasıdır. Yargının içerisinde hukuka göre, dosya içeriğine göre, vicdani kanaatine göre kararlar veren çok değerli hâkim ve savcılar var. Ama özellikle İstanbul ve Ankara’da birçok önemli davada oluşturulan heyetlere, belirlenen mahkemelere bir bakın. Ya da tutuklama kararı verilen Sulh Ceza hakimliklerine bakın. Birçoğu maalesef seçilmiş, verdiği karardan Saray’ın mutlu olup olmayacağını değerlendirenler var.
Yargının tarafsız ve bağımsız kılınması gerekiyor. Bunu da ancak gerçek anlamda bir sistem değişikliği ve reformla sağlayabiliriz. Bugün reform adı altında kanun değişiklikleri yapılıyor ki bunların hiçbiri reform değil. Demokrasinin de hak ve özgürlüklerin de güvencesi bağımsız ve tarafsız yargı. Yargı bu durumda olunca, hukuk devleti olmayınca maalesef demokrasi de askıda kalıyor.
İLK OLARAK "SİYASİ AHLAK YASASI"NI ÇIKARACAĞIZ
- Türk hukuk sisteminin bir reforma ihtiyacı var dediniz. CHP ya da Millet İttifakı olarak reform ihtiyacını karşılayabilecek kadro ve programlarınız hazır mı? CHP'nin ya da altılı masanın hukuk alanında yol haritası ne olacak? İlk olarak neyi değiştirmeyi planlıyorsunuz?
Biz 28 Şubat’ta 6 Genel Başkan’ın da imzaladığı “mutabakat metni”nde de önemli bir yer verdik yapacaklarımıza. Sisteminiz ne olursa olsun yargı tarafsız ve bağımsız olmak zorunda. Onun için biz sadece hükûmet sistemi temelinde değil bağımsız ve tarafsız yargıyı nasıl sağlayacağımızı da mutabakat metninde anlattık.
İlk yapacağımız iş Genel Kurul’da “Siyasi Ahlâk Yasası” olacak. Bunu çok önemsiyoruz. Şu anda altı parti anayasal ve yasal reform komisyonunu oluşturduk. Bu komisyonda anayasa değişikliği teklifimizi hazırladık. Bunu da ilgili sivil toplum örgütleri, anayasa kürsüleri ve akademisyenlerle paylaşacağız. Bu değişiklikle birlikte Türkiye’yi sağlıklı bir sisteme geçireceğiz. Bütün hazırlıklarımızı tamamladık, ilk seçimde iktidar olacağız ve Türkiye gerçekten rahat bir nefes alacak. Demokratik hukuk devletini mutlaka tesis edeceğiz.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİNİ TİTİZLİKLE HAZIRLIYORUZ
-CHP, yargıyla ilgili tartışmalarda bazı yargı mensuplarına tepki gösteriyor. AYM kararına uymayan, AİHM kararlarını görmezden gelen yargı mensuplarının olduğu söyleniyor. Siz yaptığınız reformların kürsüde oturan kişiler tarafından uygulanmama ihtimalini düşünüyor musunuz?
Onun için anayasa değişikliği teklifini titizlikle hazırlıyoruz. Türkiye’nin her şeyden önce bir zihniyet reformuna ihtiyacı var. Yeni bir siyaset kültürüne, güçlü kurallara, güçlü kurullara, güçlü kadrolara ihtiyacı var. Siz en mükemmel anayasayı en mükemmel yasaları hazırlasanız da uygulayıcılar çok kötüyse, demokrasi ve hukuk bilincinden uzaksa işler maalesef zorlaşıyor. Bugün de anayasamızda Anayasa Mahkemesi kararlarının gerçek ve tüzel kişileri, tüm idari makamları, yasama, yürütme ve yargı organlarını bağladığını yazdığı halde uyulmayabiliyor.
Biraz önce belirttiğim gibi yargı ağır bir baskı altında, Saray’dan bir talimat geldiği zaman bazı mahkeme ve hâkimler anayasa ve hukukun üstünlüğüne değil güce biat ediyor. Bu tabloyu mutlaka değiştireceğiz, özellikle hak ve özgürlüklerin özünü zedeleyen düzenlemelerin üzerinde çalıştık. Anayasal güvenceler çok önemli ve Türkiye’nin gerçekten iyi bir anayasaya ihtiyacı var çünkü 12 Eylül Anayasası temel hak ve özgürlükler konusunda da çok ciddi sorunlar yaratan bir anayasa.
"HALK ARTIK SANDIĞI BEKLİYOR"
- Türkiye'nin tek sorunu hukuk alanında değil; adalet, ekonomi, güvenlik gibi birçok alanda ülke adeta bir sorunlar yumağı haline geldi. Ülkenin sorunlarını ülkenin halkından dinlemek için düzenlenen Milletin Sesi mitinglerinin sonuncusu geçtiğimiz hafta Balıkesir'de yapıldı. Halkın ilgisi ve katılım nasıldı, bahsedilen sorunlara baktığınızda en çok hangisi dikkatinizi çekti?
Öncelikle şunu söyleyeyim; neden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz… Şunu çok iyi görmemiz lazım; sistem ve adalet doğrudan bağlantılı, aynı zamanda sistem ve ekonomi doğrudan bağlantılı. Siz bugün böyle ucube bir sistemde ekonomik kurumların bağımsızlığını sağlayabilir misiniz? Merkez Bankası’nın ya da yargının bağımsızlığını sağlayabilir misiniz? Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir sistemde hukuk devleti olabilir mi? Bu yüzden, demokratik hukuk devleti için güçlendirilmiş parlamenter sistem, bağımsız ve tarafsız yargı diyoruz.
Milletin Sesi mitingleri devam ediyor, Balıkesir Kuvayi Milliye Meydanı’nda gerçekten büyük bir heyecan vardı, ciddi bir katılım vardı. Balıkesirliler de bunu gördü, miting sonrası yapılan tüm objektif değerlendirmeler “Balıkesir tarihinin en büyük mitingini yaşadı” şeklindeydi. Toplum artık sandığı bekliyor, bir değişim bekliyor. Bu ucube sistemin ve Erdoğan yönetiminin iflas ettiğini toplum gördü. Ekonomik krizi sağlıklı ve güven veren bir sistemle, hukuk güvenliğiyle aşabilirsiniz. Bu sistem güven vermiyor, güvenini ve itibarını kaybeden bir yönetim hiçbir sorunu çözemez. Yeni bir sistem, yeni bir Meclis, yeni bir yönetim anlayışı oluşması gerekiyor. Bunun için mitinglerimiz devam edecek. Karadeniz’de de İç Anadolu’da da yapacağız çünkü biz halkın partisiyiz. Önceliği nereye veririz bunu önümüzdeki MYK’larda konuşacağız.
Miting meydanlarındaki katılım ve coşku her şeyi gösteriyor. Herkes sandığı bekliyor, vatandaşın sorunları çok ağır, toplum derin bir yoksullukla karşı karşıya bırakıldı. Türkiye’de ücretli çalışanlardan yarısından fazlası asgari ücretli, milyonlarca aile derin bir yoksullukla mücadele ediyor. Biz yoksulluğu yönetmeyeceğiz yoksulluğu yeneceğiz bunda kararlıyız. Halkın partisi olarak da sorunları biliyoruz; çözüm önerilerimiz, projelerimiz ve kadrolarımız hazır. Türkiye’nin çok sorunu var ama çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Ancak bu iflas etmiş Saray iktidarı ile Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülemez. Vatandaş da bunu görüyor.
KILIÇDAROĞLU'NUN BALIKESİR MİTİNGİNDEKİ "ADALET" SÖYLEMİ
-Balıkesir Mitingi’nde Kemal Kılıçdaroğlu, haksızlığa uğrayan kişilerin seçimden sonra serbest bırakılacağını, adaletsizliği bitireceğini söyledi. CHP bunu nasıl yapacak? Kılıçdaroğlu bir aftan mı bahsediyor?
Yargının durumundan dolayı suçsuz birçok insan cezaevinde. Bunların arasında siyasetçi, akademisyen, gazeteci, öğrenci olan birçok insan var. Örneğin Osman Kavala ki kendisi sivil toplum mücadelesi veren bir insan. Osman Kavala’nın hükûmeti devirmeye teşebbüs ya da başka bir suçla ilişkisi olması mümkün değil, zaten dosyasını da biliyoruz. Kast edilen bu, daha birçok örnek verilebilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek isteyen kadınlar, gençler, öğrenciler bugün gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Eleştiri yaptığı için tutuklananlar var. Güce tapıldığı yerde adalet olmaz, bunu değiştirmemiz lazım ve değiştireceğiz. Yargı da rahat bir nefes alacak, toplumun her kesimi de rahat bir nefes alacak. Bizim kast ettiğimiz bu.
"MÜLTECİ DEĞİLLER, GEÇİCİ KORUMA ALTINDALAR"
- Tüm bu sorunların yanında bir de dışarıdan gelen ve her gün katlanarak büyüyen bir "mülteci" sorunu ile karşı karşıyayız. Mültecilerin hukuki statüsü de sık sık tartışma konusu oluyor. Ülkemizdeki mültecilerin hukuki statüsü ne? CHP iktidarında bizi nasıl bir mülteci politikası bekliyor?
Aslında mülteci statüsünde değiller, “geçici koruma altında” diyebiliriz. Dünyada en çok sığınmacıyı barındıran ülkeyiz. Bu da gerçekten ciddi bir sorun ve ciddi sosyal ve ekonomik sorunlar doğuruyor. Bizim politikamız çok net; insan onuruna yaraşır bir şekilde ve barış içerisinde 2 yılda ülkelerine dönmelerini sağlayacağız. Bu konuda Suriye ve AB ile ciddi müzakereler olacak. AB fonları ile gerekli altyapılar hazırlanacak. Onların can ve mal güvenliği de sağlanarak vatanlarına uğurlayacağız, yapılması gereken de bu. Her şeyin bir sınırı her şeyin bir oranı vardır. Türkiye’nin bu kadar fazla sığınmacıyı daha uzun süre misafir etmesi mümkün değil. Ancak bunu da insan onuruna yaraşır bir şekilde sağlayacağız.
MİLLET İTTİFAKI'NIN ADAYI, TÜRKİYE'NİN 13'ÜNCÜ CUMHURBAŞKANI OLACAK
- CHP iktidarı demişken, yaklaşan seçimlere de değinmek isterim. AKP'nin her gün kan kaybetmesi, ekonominin günden güne daha da kötüye gitmesi, ülkenin her kurumundan sorun yumağı olarak bahsedilmesi artık sabırları taşırmak üzere. Bunun yanında Millet İttifakı'nın söylemleri de halka büyük bir umut aşılıyor. Aynı halk sandık güvenliğinden de endişe duyuyor. Millet İttifakı, halkın endişe duymaması için sandık güvenliği konusunda neler yapıyor? Halkı rahatlatacak nasıl bir tedbirden bahsedilebilir?
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı, Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. Milletimizin ve seçmenin desteği ile bunun olacağını biliyoruz. Biz 6 parti olarak bir seçim güvenliği komisyonu oluşturduk. Bu komisyonlar da çok ciddi şekilde çalışıyor, il il bölge bölge ciddi çalışmalar yürütülüyor. Biz CHP olarak da bu konuda hazırlıklarımızı tamamladık, yarın seçim olacakmış gibi hazırız. Memleketin her köşesinde, her sandıktan çıkan seçmenin iradesine sahip çıkacağız ve kararlıyız. Yaklaşık 190 bin sandık, 57-58 bin sandık alanı (okul) olacak. 6 partinin oluşturduğu Seçim Güvenliği Komisyonu, seçim sonuçları kesinleşene kadar çalışmalarına devam edecek.
"GÖNLÜMDEN GEÇEN ADAY KEMAL KILIÇDAROĞLU"
- 2023 seçimlerinde Millet İttifakı adayının Sayın Kılıçdaroğlu olduğuna dair hem seçmende hem de toplum nezdinde genel bir kabul oluştu. Bu bağlamda sizin gönlünüzden geçen aday kim?
Tabii ki benim adayım Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Ben Cumhuriyet Halk Partisi üyesiyim, Genel Başkan Yardımcısıyım. Tüm CHP’lilerin adayı tabii ki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ancak tabii ki adayın kim olacağına altılı masa karar verecek.
- 2023 seçimlerinde Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığı ile ilgili hem toplumda hem de gördüğümüz kadarıyla ittifak içinde genel bir kabul var. Bu kabulün CHP içinde de olduğunu var sayarak Kılıçdaroğlu sonrası için CHP'de hangi senaryolar konuşuluyor? Genel Başkanlık için kimlerin ismi geçiyor?
İnanın ne Genel Merkez’de ne partinin hiçbir organında böyle bir şey konuşulmuyor. Zaten konuşulmaz ve konuşulması doğru da olmaz. Hepimiz; üyemizden Genel Başkanımıza kadar ilk seçimde iktidara odaklandık. Türkiye’nin yarının inşa etmek istiyoruz… Türkiye için, demokrasi için, gelecek nesiller için çalışıyoruz. Bizim kadrolarımızda; Cumhuriyet Halk Partisi’nde hiç kimsenin “ben yarın ne olacağım” kaygısı olmaz. Bu nedenle böyle bir şey hiçbir zaman konuşulmaz. Çünkü önümüzdeki ilk ve en önemli hedef iktidar ve ikinci yüzyıla yaklaşırken cumhuriyetimizi de demokrasi ile taçlandırmak. Başka hiçbir şey düşünmüyoruz.