DEVA Partili Yeneroğlu: Ülkemizin en acı kaybı demokrasi

Demokrasi ve AtılımPartisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, açıklamalarda bulundu. Yeneroğlu, “Ülkemizin bugüne kadarki en acı kaybı demokrasi oldu" dedi.

DEVA Partili Yeneroğlu: Ülkemizin en acı kaybı demokrasi

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Hukuk ve Adalet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, ‘Dünya Demokrasi Günü’ dolayısıyla açıklama yaptı.

Yeneroğlu konuşmasında, “Ülkemizin bugüne kadarki en acı kaybı demokrasi oldu. Türkiye, demokrasisini, demokratik değerlerini kaybetti… Sizin gibi düşünmeyeni yok sayacaksınız, görmezden geleceksiniz, ona baskı uygulayacaksınız, ondan sonra da çıkıp ‘Ülkemizde demokrasi var’ diyeceksiniz, öyle mi? Olmaz. Böyle bir demokrasi anlayışı olmaz” dedi.

Yeneroğlu, şunları söyledi:

“Ülkemizin bugüne kadarki en acı kaybı demokrasi oldu. Türkiye, demokrasisini, demokratik değerlerini kaybetti. Demokrasi nedir? Demokrasi seçim midir? Hayır, değildir. Demokrasi, bir iktidarın seçimle gelmesinden çok daha fazlasıdır. Mesela demokrasi, seçim sonuçlarını tanımaktır. Yani işinize gelmeyen seçim sonuçlarını görünce oraya kayyum atamak değildir demokrasi.

“İKTİDAR TELEVİZYONLARA KİMİN ÇIKACAĞINI BELİRLİYORSA DEMOKRASİ YOKTUR”

Demokrasi, temel hak ve özgürlükleri korumaktır. 85 milyonun hakkını, hukukunu güven altına almaktır. Mesela bir ülkede iktidar, televizyonlara kimin çıkıp çıkmayacağını belirliyorsa, orada demokrasi yoktur. Hangi vatandaşın ne yazıp çizeceğine müdahale ediyorsa, orada demokrasi yoktur. Sosyal medya ne kadar özgürse, bir ülkede o kadar demokrasi vardır. Yani demokrasi demek, basın özgürlüğü demektir. Demokrasi demek ifade özgürlüğü demektir. Düşüncesinden dolayı cezaevinde yatan varsa orada demokrasi yoktur. Demokrasi demek ötekinin hakkını korumaktır. Herkesin eşit olması, farklılıkların korunmasıdır demokrasi.

“HALKIN SIRTINDAN GEÇİNENLERİ 100 METREDEN TANIMAK MÜMKÜN”

Demokrasi, aynı zamanda halkın sırtına binip haksız kazanç elde etmemektir. Yani demokrasi, yolsuzluklarla talanla, soygunla ve usulsüzlükle en kararlı şekilde mücadele edilen bir düzendir. Çünkü halktan daha güçlü zümre yoktur. Çünkü demokrasi, hesap sorabilen vatandaşların düzenidir. Otokrasiler ve despot rejimler ise dünyanın her yerinde halkın sırtından geçinirler. Halkın sırtından geçinenleri her yerde 100 metreden tanımak mümkündür. Lafa gelince ‘Çok milliyetçiyim, vatanı en çok ben seviyorum’ derler. Ama soygun, talan ve yolsuzluk da yine onlardadır. Dünyanın neresine bakarsanız bakın aynı durumu görürsünüz. Nerede yolsuzluk talan varsa o rejimler despotik rejimlerdir, o rejimlerde ciddi manada demokrasi ezilmektedir.

Demokrasi, hepimizi ilgilendiren karar süreçlerine hepimizin temsilcilerinin katılmasıdır. Yani demokrasi, güçlü Meclis’tir. Halkın sözünün güçlenmesidir.

“DEMOKRASİ YARGI BAĞIMSIZLIĞIDIR, TAHAMMÜL REJİMİDİR”

Demokrasi dediğimiz sistem; yargının kayıtsız ve şartsız olarak bağımsız ve tarafsız çalışmasıdır. Öyle birtakım talimatlarla yargının karar aldığı sisteme demokrasi denmez. Ayrıca, demokrasi bir tahammül rejimidir. Sizin gibi düşünmeyeni yok sayacaksınız, görmezden geleceksiniz, ona baskı uygulayacaksınız, ondan sonra da çıkıp ‘Ülkemizde demokrasi var’ diyeceksiniz, öyle mi? Olmaz. Böyle bir demokrasi anlayışı olmaz.

“DEMOKRASİ Mİ YOKSA OTOKRASİ Mİ OLDUĞUMUZ BELLİ DEĞİL”

Şu anda Türkiye uluslararası standartlarda ne durumda biliyor musunuz? Bir Demokrasi Endeksi hazırlıyorlar; ne acıdır ki ülkemiz bu endekste, 167 ülke arasında 103’üncü sırada. Demokrasi mi, yoksa otokrasi mi olduğu belli olmayan bir durumda. Biz bu utancı Türkiye’mize yakıştıramıyoruz. Adaletsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların prim yaptığı bir ülkede demokrasinin can çekiştiğini çok iyi biliyoruz.”