'Türkiye yüzyılı' hedefi yeni değil: İşte Erdoğan'ın iddiaları işte gerçekler
Erdoğan, seçimlerde motto olarak 'Türkiye yüzyılı'nı kullanacaklarını duyurdu. Kavram yeni değil; Özal'dan Demirel'e birçok siyasetçi kullandı. Ekonomide Erdoğan'ın hedefleriyle gerçekler arasındaki makas giderek açılıyor.
GERÇEK GÜNDEM -
Tüm Türkiye nefeslerini tuttu, Adalet ve Kalkınma Partisi TBMM Grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını bekledi bugün. Öyle ya Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü Ömer Çelik’in “Hak ve özgürlükler mücadelesinin öncü siyasi hareketi biziz. Mücadele ettik, bedel ödedik, geri adım atmadık. Çarşamba günü Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımızın yapacağı grup konuşması bu tarihi mücadelenin yeni bir aşaması olacaktır" diye takdim etmişti bu konuşmayı. Ama dağ fare doğurdu neredeyse. Zira özgürlükleri sadece “başörtüsüne anayasal güvence” bağlamına oturtması dışında Erdoğan’ın konuşmasından geriye, “İnşallah önümüzdeki dönemde de ‘Türkiye yüzyılı’nı yine milletimizle birlikte inşa edeceğiz. Artık bizim bu seçimlerin mottosu ‘Türkiye yüzyılı’ olacak” cümleleri kaldı.
“Türkiye yüzyılı” aslında çok yeni bir kavram değil, önce Turgut Özal, ardından Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrası Türki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazanmasıyla birlikte “21. Yüzyıl Türk asrı olacak” demişlerdi. O köprünün altından çok sular geçtikten sonra 2013’te bir başka siyasetçi Türk asrından mülhem “21 Yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak” iddiasını ortaya çıktı. Bildiğiniz o gün o cümleyi kuran siyasetçi ile bugün bu cümleyi kuran aynı kişiydi, Recep Tayyip Erdoğan.
‘TÜRKİYE’NİN YÜZYILI’ YÜZYILI İKİNCİ KEZ VİZYONA GİRİYOR
O günlerde Türkiye yeniden seçimlere gidiyordu, 2014 yerel seçimlerine. Ve Kasım 2013’te, o dönem başbakan olan Erdoğan, “2023 için koyduğumuz yüksek hedeflere doğru, kararlı ve disiplinli bir şekilde ilerliyoruz. İnanıyorum ki, birliğimizden taviz vermedikçe, tek bir yürek halinde hep birlikte hareket edeceğiz. Türkiye’nin önünde hiçbir güç duramayacak, 21’inci yüzyıl ‘Türkiye yüzyılı’ olacaktır. Biz, hükümet olarak, bunu hedefliyor, böyle bir vizyonla hareket ediyoruz” diyordu.
Cumhurbaşkanı’nın o dönemki “yüksek” hedeflerinden biri Cumhuriyet’in 100. Yılında 500 milyar dolarlık ihracat gelirine ulaşmaktı. Aslında bu iddiayı ilk kez 2006 yılının sonunda dönemin Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı dile getirmişti.
Satıcı’nın kaptanlığında 2001’de 31 milyar dolar olan ihracat gelirleri 2008’de 132 milyar dolara çıkmıştı. 7 yılda dört kattan fazla bir artış. Ancak sonrasında ekonomiyi ivmeleyen güçlü ekonomik aktörler Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde İstanbul Sanayi Odası’nda yavaş yavaş sahadan geriye itildi ama hedef devam ediyordu.
10 SENE ÖNCE 500 MİLYAR DOLAR HEDEFİ KONDU AMA ANCAK BU HEDEFİN YARISINA ANCAK ULAŞILDI
Erdoğan, Cumhuriyet’in 100 yılında ihracatı 500 milyar dolara çıkaracaklarını ilk kez 2011 seçimleri öncesi ilan etti.
2013’te Rusya’ya giderken 500 milyar dolar hedefini uçakta gazetecilere de anlattı.
Sonra bir kez de 2019 yerel seçimlerinden önce 2023 hedefinin 500 milyar dolar ihracat olduğu dile getirecekti. Erdoğan’ın 2013’te Rusya’yla ticaret hacmini de 2020’de 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini aktarmıştı Şeref Oğuz yukarıdaki yazısında. Türkiye böylelikle dış ticaret dengesinde artıya geçecekti. (Ancak 2021 itibariyle dış ticaret hacmi 35 milyar dolar ve Türkiye 29 milyar dolar açık veriyor)
Dağıtmayalım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 500 milyar dolarlık ihracat hedefine 2018 seçimleri öncesi vites arttırdı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda yaptığı örtülü seçim konuşmasında ihracat değil ama ihracat ve ithalat yani dış ticaret hedefini 1 trilyon dolar ortaya koydu.
Peki Türkiye şu anda ihracat gelirlerinde nerede? 2021 yılını 225,4 milyar dolarla kapatan Türkiye, bu yıl 255 milyar dolarlık bir hedefi önüne koymuş durumda. Ya 2023 hedefi ne olarak gözüküyor Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’da? 265 milyar dolar. Yani 2013’te bizzat Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan hedefin neredeyse yarısı.
Hedefe bakıldığında bardağın boş kısmı gibi görülüyor bu rakam. Ama öyle değil zira aslında dolu kısmı bu. Çünkü ithalatın yıl sonunda 360 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Yani “Türkiye’nin yüzyılı”nın başlayacağı Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına Türkiye dış ticarette 105 milyar dolarlık bir açıkla ‘merhaba’ diyor. Üstelik dünya ihracatında 2008’de 22. sıradayken 2021’de 29. sıraya gerilemesi de işin bir başka boyutu.
Dış ticaret dengesizliği yaşayan Türkiye acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dönemde sıkça dile getirdiği gibi cari fazla verme iddiasının neresinde?
CARİ AÇIK 2002’YE GÖRE 2022’DE 80 KAT ARTTI
Konuyu daha iyi anlamak için filmi biraz geriye sarmak gerekiyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik çöküntüsünün yaşandığı 2001 krizinde Türkiye 3,3 milyar dolar cari açık verdi. Ama krizin etkisi 2002 yılında görülecekti. Peki ya cari açık ne oldu? 600 milyon dolar.
AKP’nin iktidarının ilk yılında ise cari açık 3,5 kat artarak 1,5 milyar dolara ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin Yüzyılı” olacağı ilan ettiği 2022 yılında ise an itibariyle (Ocak-Temmuz) 36,6 milyar dolar. Orta Vadeli Program’da ise yıl sonu cari açık hedefi ise 47,3 milyar dolar.
Bu yıl 47,3 milyar dolar cari açık olacağını tahmin eden Orta Vadeli Program, 2023 yılında ise 22 milyar dolar cari fazla hedefliyor. Ama bu büyülü sıçramayı gerçekleştiren sırrın ne olduğu henüz kamuoyuyla paylaşılmadı.
2018 seçimlerinden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün hiç konuşulmayan bir iddiası daha vardı. Türkiye’nin milli gelirini 2 milyar dolar seviyesine çıkarmak. Orta Vadeli Program’da 2023 yılı hedefi 867 milyar dolar. Eğer hedefe ulaşılsaydı Türkiye dünyanın en yüksek milli gelire sahip 10. ülkesi olacakken şimdi ise 18. sırada.
Kişi başına düşen milli gelirde ise Cumhuriyet’in 100. yılında 25 bin dolardı. Üstelik bu hedef de 2011’de ilan edildi. Orta Vadeli Program’da gelecek yıl için konan hedef ise 10 bin 71 dolar. Kişi başına düşen bu gelirle Türkiye’nin dünyada 52. Sırada yer alacağını da not edelim. Bu veriler ışığında “Türkiye’nin Yüzyılı”nin nasıl bir yüzyıl olacağını bir daha düşünmek gerekebilir.