HDP’nin 'şüpheli kadın ölümleri araştırılsın' önerisi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi
HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu ülkede ‘intihar etti’ denilen, ‘düştü’ denilen birçok kadının yaşamının son bulmasında aslında fail olan erkekler var, bunların verileri de var ama Bakanlık bütün bunların da üstünü örtüyor" dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda bugün, HDP’nin şüpheli kadın ölümlerinin araştırılması için daha önergenin doğrudan gündeme alınması önerisi görüşüldü. Öneri, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini HDP Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit açıkladı. Kılıç Koçyiğit, şunları söyledi:
“Ülkemizde kadına yönelik şiddet, AKP'li yıllarda yüzde bin 400 arttı ama son dönemlerde İçişleri Bakanlığı ve ilgili bakanlıklar, veri açıklamayarak aslında kadına yönelik şiddetin üstünü örtmeye ve görünmez kılmaya çalışıyorlar. İçişleri Bakanlığı ‘Kadına El Kalkamaz’ projesine ilişkin 9 Ekim’de açıklama yapmış ve diyorlar ki ‘Bir önceki yıla göre verilerimizde, kadına yönelik şiddet, cinayet olaylarında ciddi bir gerileme var’. Nedir o ciddi gerileme? Yüzde 9. 226 kadın ölürken bu yıl 226'dan 206'ya düşmüş, yani 20 kadın az öldürülmüş diye kadın cinayetlerinin oranının düştüğünü savunuyor bu İçişleri Bakanı. Ama bununla da yetinmiyor, 6284 kapsamındaki kadın cinayetlerinin önlenmesi meselesinde şüpheli ölümleri hiçbir şekilde baz almıyor. Oysaki biz biliyoruz; bu ülkede ‘intihar etti’ denilen, ‘düştü’ denilen, ‘zehirlendi’ denilen birçok kadının yaşamının son bulmasında aslında fail olan erkekler var, aslında bir kadın cinayeti var ve bunların verileri de var ama Bakanlık bütün bunların da üstünü örtüyor. Neden? Çünkü işine gelmiyor. Çünkü İçişleri Bakanlığı da yargı da AKP iktidarı da bir erkek devlet aklıyla hareket ediyor ve ne kadınları ne de kadınların sorunlarını umursamıyor.
HDP’nin önerisi hakkında söz alan İYİ Parti Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral, şöyle konuştu:
“KADIN ÖLÜMLERİ BİRER İSTATİSTİK VERİSİ DEĞİLDİR”
“Kadın ölümleri birer istatistik verisi değildir ve kadın ölümleri herhangi bir cinayet vakası da değildir. Kadın ölümlerinin pek çoğunun arkasında maalesef çürümüş zihniyetler, kalıplaşmış anlayışlar ve kadın hayatına değer vermeyen, insan olarak dahi niteleyemeyeceğimiz aşağılık varlıklar vardır. Kadına şiddetle mücadele etmek için önce kadına değer vermek gerekmektedir. Kadına tek kariyer olarak çocuk doğurmayı layık görenler, bu mücadeleyi yapamazlar ve anlayamazlar. Örtüsüz kadını perdesiz eve benzetenler, kadınların hayat hakkını asla savunamazlar. İstanbul Sözleşmesi'ni sudan sebeplerle ve hukuksuzca bir gece yarısı apar topar kaldıranlar, bu konuda asla samimi olamazlar ve değildirler.”
HDP önerisi hakkında söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise şunları söyledi:
“İSTİYORSUNUZ Kİ KADINLAR ÖLSÜN"
“2020 yılında yine aynı konuya ilişkin bir grup önerisinde bu kürsüden bir konuşma yapmıştım. 2020'den bugüne, o önerge reddedildikten sonra neler değişmiş diye bir baktım. Neler değişmiş? Kadınların, kadın mücadelesinin en önemli kazanımı olan ve kadının yaşam hakkının en kıymetli, en üst düzenlemesi İstanbul Sözleşmesi'nden bir erkek aklıyla, bir imzayla hukuksuzca çıkılmış. Yetmemiş. Bununla da yetinmemişsiniz, 6284'ü tartışmaya açmaya kalkıyorsunuz. Bu da yetmiyor, daha ne yapıyorsunuz? Şüpheli kadın ölümlerini mücadele ederek, ailelere destek olarak ortaya çıkarmaya çalışan ve kadın cinayetlerinde gerçekten ailelere ve cinayete kurban gitmiş kadınlar için mücadele eden bir derneği kapatmak için dava açıyorsunuz; Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ni kapatmak istiyorsunuz. İstiyorsunuz ki kadınlar ölsün, çünkü kadınları susturamıyoruz. Kadınlar ölsün, ama kadınları öldürenler de elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşsın. Hatta mümkünse kadınlar ya balkondan düşmüş olsun ya pencereden düşmüş olsun, cinayet olsun ama kimin oradan attığı ve kimin katlettiği de ortaya çıkmasın istiyorsunuz.
2021 yılının ekim ayında, 27 Ekim günü hemşerim, çok sevdiğim bir kardeşimin kızı Şebnem Şirin katledildi. Bir cani tarafından Şebnem kızımızın önce boynu kesildi; yetmedi, kızımız 12 bıçak darbesiyle katledildi. Ama ne oldu? Canavarca his oluşmamış. Eğer bizler buradan bu canice ruha, canilere ‘dur’ diyemezsek emin olun önümüzdeki yıl bu kürsüye geldiğimizde hâlâ katledilen kadınları anmak ve sayılarını bu kürsüden açıklamak zorunda kalacağız. Bunlar önlenebilir mi? Tabii ki önlenebilir. Nasıl önlenir? Öncelikle İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı bir hata olarak, bir yanlış olarak kabul edip derhal sözleşmenin yürürlüğe girmesini sağlayıp etkin uygulanmasını sağlayarak. Yetmez, cezasızlık politikasına da son vererek bu kadınlar öldürülmeyebilir.”