Eski MHP'li vekilden Mahir Ünal'a: 'Bilmemekten değil Cumhuriyet'e olan düşmanlıktan'
Eski MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, AKP'li Mahir Ünal'ın Türkçe ile ilgili sözlerine tepki gösterdi. Halaçoğlu, "Bilmemekten değil Cumhuriyet'e olan düşmanlıktan olduğunu düşünüyorum." dedi.
AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal'ın, "Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye'de yaşanmıştır. Mesela Fransız devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao'nun Çin kültür devrimidir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir." sözleri siyaset gündemindeki yerini koruyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Bugünkü Türkçe’mizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir." sözleriyle tepki gösterdiği Ünal'a bir tepki de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den gelmişti. Akşener, "Bu düpedüz patolojik bir Cumhuriyet nefretine kılıf bulma gayretidir ve tepeden tırnağa art niyetlidir. Türkçe düşünemiyor musun? O senin kapasite problemin. Çünkü düşünce üretebilmek için önce düşünebilmek lazım." ifadelerini kullanmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, "Mahir Ünal'a söyleyin; bu sözlerinin fikir babaları, bizi karşılarında görünce içeriye kaçtı." diyerek tepkisini ortaya koymuştu.
ESKİ MHP'Lİ HALAÇOĞLU'NDAN ÜNAL'A TEPKİ
Halk TV'de Şirin Payzın ile Sözüm Var programına katılan eski MHP'li vekil Yusuf Halaçoğlu da Mahir Ünal'ın sözlerine tepki gösterdi. Halaçoğlu, "Okumuş yazmış bu insanlar, eğer 'Bir gecede bütün kültürümüzü, dilimizi kaybettik' diyorsa, bunun altında bunu bilmemekten kaynaklanan bir durum olduğunu düşünmüyorum. Cumhuriyet'e olan düşmanlıktan olduğunu düşünüyorum." dedi.
Halaçoğlu, konuyla ilgili şunları kaydetti:
"Ben Milliyetçi Hareket Partisi'nden anayasaya hayır dediğim için ihraç edildim. Cumhurbaşkanı da zamanında 'Türkçe ile felsefe yapılmaz' demişti. Bununla ilgili ben Meclis'te konuşma yaptım. Felsefenin çok iyi yapılabileceğini söyledim ve örnekler verdim. Bu siyasal İslam dediğimiz şeyin şu şekilde algılanması lazım; Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş aşamasında İstanbul ile Ankara'nın çatışmasından kaynaklanan bir durum söz konusu. Cumhuriyete karşı olanlar, değerlerine karşı olanlar, siyasal İslam adı altında işte İskilipli'yi, Şeyh Said'i öven ve onları sanki Cumhuriyet tarafından mağdur edilmiş insanlar gibi gösteren bir tavır takınmaktalar. Böyle bir fikir yapısı üzerine oturuyorlar. Nitekim, Mahir Ünal tarafından sözü edilen konu da aynı. Aslında Cumhuriyet'e doğrudan doğruya 'kötüdür' diyemiyorlar ama Cumhuriyetin geçmişimizle bağını koparan bir nitelik taşıdığını ifade ediyorlar. Böylece aslında üstü örtülü Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet'i kurmakla Osmanlı devletini yıktığını, Türk kültürünü, Türk dilini adeta bir silindirde ezer gibi yok ettiğini ifade ediyorlar.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN KURULUŞUNA KARŞI BİR TAVIR"
Dolayısıyla burada mesele Türklük meselesinin de ötesine geçiyor aslında. Belli bir ölçüde Türklük meselesi tabii ki var. Dikkat ederseniz, özellikle bu durumu savunan 'bir gecede cahil kaldık' zihniyetiyle hareket edenler aslında Türk kelimesine de karşı çıkan insanlar. Kendilerinin ümmet olduklarını ve ümmet kardeşliği içinde yer aldıklarını, hatta ve hatta biraz daha ileriye giderek 'Türk müsün, Müslüman mısın' sorusuna 'Türküm ve Müslümanım' dediğiniz zaman 'Olmadı, önce Müslümanız sonra Türküz' gibi kafalarında bir yapı var. Bu yapıyı neye bağlıyoruz? Bilgisizliğe mi bağlayacağız yoksa gerçekten Cumhuriyet karşıtlığına mı bağlayacağız bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna karşı bir tavır olarak nitelendiriyorum.
Bu arkadaşlar bunu söylerken bir de şunu göz ardı ediyorlar. Osmanlı devleti 1868'den itibaren Latin alfabesi çalışmalarına başlıyor. Nitekim Abdülhamit döneminde telgraflar Latin alfabesiyle çekiliyor birçoğu. Ayrıca Abdülhamit'in sigara tablasından kadehine, peçetesinden yatak çarşafına kadar hepsinde Latin alfabesiyle A.H. vurgusu vardır. Yani Latin alfabesi çalışması bir çırpıda 1928'de getirilmemiştir. Osmanlı da bunun farkındadır. Arap-Fars alfabesiyle karışık bu alfabenin sıkıntılarını onlar da bilmektedir.
Okumuş yazmış bu insanlar, eğer 'Bir gecede bütün kültürümüzü, dilimizi kaybettik' diyorsa, bunun altında bunu bilmemekten kaynaklanan bir durum olduğunu düşünmüyorum. Cumhuriyet'e ve değerlerine olan, Türklüğe olan düşmanlıktan olduğunu düşünüyorum."
Videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz: