Erdoğan'dan vekillere 'ekonomi' çağrısı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de yeni yasama yılının açılış konuşmasını yaptı.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın açılış konuşmasının ardından Meclis Genel Kurulu'na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geldi.
İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılının açış konuşmasını yaptı.
Erdoğan'a protestoya 'İstiklal Marşı' ile engel!
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları:
"Meclis'imizin ilk başkanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere rahmetle anıyorum. Bin yıldır bu coğrafyada milletimizin bekası uğruna gözlerini kırpmadan hayatlarını feda eden tüm şehitlerimize yüce mevladan rahmet diliyorum.
16 nisan halk oylaması yönetim sistemimizi değiştirdiğimiz bir büyük reformun, devrimin adıdır. Siyaset mühendisliği hesaplarının ürünü olarak değil, tamamen tarihimizin akışı içinde halkımızın rızasıyla gelişen sürecin aşamalarını hep birlikte yaşadık.
"YENİ BİR REFORM KAÇINILMAZ HALE GELMİŞTİR"
Önce tek partili, ardından çok partili rejimleri denedik. Maalesef ne yaparsak yapalım darbelere, vesayetlere, krizlere engel olamadık. Bu arayışlar son dönemde de sürmüştür. Özellikle 2007 yılında yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi, artık yeni bir reformu kaçınılmaz hale getirmiştir.
Milletimiz 2007 yılından beri adım adım ilerleyen bu sürecin her aşamasında, sağ duyu ile ve ferasetle hareket etmiştir. Bu kritik dönemde ülkemizi raydan çıkartmak, kaosa sürüklemek, içeriden ve dışarıdan başarısızlığa uğratmak isteyenlere fırsat vermedik. Tuzaklar bu defa işe yaramadı. Milletimizin birlik ve beraberliğine sahip çıkmasıyla, devletimizin dayanışmasıyla tüm engelleri aşarak bugünlere geldik.
"EKONOMİMİZİ ÇÖKERTMEYE ÇALIŞTILAR"
Her hal ve şart altında çareyi milletimizde, milli iradenin üstünlüğünde aradık. Ülkemizi vesayet bataklığına itmek istediler. Çözümü milletimize gitmekte bulduk. Sokakları karıştırarak halkımızı birbirine düşürmeye çalıştılar. Fitneye fırsat vermedik. Terör örgütlerini kullanarak ülkemize diz çöktürmeye çalıştılar. Buna da eyvallah etmedik. PKK'sından FETÖ'süne hep birlikte başını ezdik. Darbe yapmaya teşebbüs ettiler. Sınırlarımız içinde terör koridoru oluşturmaya kalktılar. Ardı ardına yaptığımız harekatlarla bu planı da paramparça ettik. Gece yarısı operasyonuyla ekonomimizi çökertmeye çalıştılar. Allah'ın izniyle bu saldırıyı da atlatma yolunda ilerliyoruz
"YÜRÜTMENİN TEK MUHATABI CUMHURBAŞKANIDIR"
Yürütmenin tek muhatabı Cumhurbaşkanıdır. Milli iradenin önünde engel oluşturan sistem içindeki tüm vesayet mekanizmaları artık ortadan kalkmıştır. Milletimiz gerektiğinde kimden hesap soracağını bilmektedir. Elbette her geçiş dönemi gibi bu süreçte de bir takım sıkıntılar yaşanıyor olabilir. Her sıkıntıya anında müdahale ediyor ve hemen hal yoluna koyuyoruz.
Ancak ekonomide asla hak etmediğimiz dalgalanma bu tür sıkıntıların daha çok göze batmasına yol açıyor. Aldığımız tedbirler, geliştirdiğimiz programlarla ekonomimizi yeniden dengeye kavuşturmaya başladık. Gerek milletimizden, gerek kurumlarımızdan aldığımız geri bildirimlere göre hem yaptığımız çalışmaları gözden geçiriyor hem de kendimize yeni hedefler belirliyoruz.
Bildiğiniz gibi yeni yönetim sisteminde Cumhurbaşkanı'nın Meclis'e bütçe dışında kanun teklifi ya da tasarı sunma imkanı yok. Kanunlar ancak sizlerin teklifiyle Meclis gündemine gelebiliyor. Gerek AK Parti grubundaki, gerekse diğer partilere mensup milletvekillerimizin kanun teklifiyle ülkemize çok önemli hizmetler yapacağına inanıyorum. AK Parti grubundaki arkadaşlarımız, kanun teklifleriyle yasama faaliyetlerine daha çok katkıda bulunacaklardır. Diğer partilere mensup milletvekillerinin de bize destek olacak, yolumuzu açacak kanun teklifleri bekliyoruz.
Türkiye'nin önündeki sıkıntıları ancak hep birlikte çalışıp omuz omuza verirsek açabiliriz. Yeni dönemin ruhu birlikte çalışmayı, birlikte inşayı, birlikte başarmayı gerektiriyor. Gelin Türkiye'yi birlikte hedeflerine ulaştıralım. Gelin ekonomimizi birlikte büyütelim. Gelin milletimize birlikte hizmet edelim. Bu yöndeki gayretleriniz için şimdiden size teşekkür ediyorum.
Yakın çevremizdeki güvenlik krizleri ve insani trajedilerle bundan beslenen terör eylemleri ülkemizi hedeflerinden uzaklaştırmamış, tam tersine bu yöndeki kararlılığını daha da güçlendirmiştir. Irak ve Suriye'de terör örgütleri her geçen gün mevzii kaybetmektedir. Terör örgütlerinin yeşermesine zemin hazırlayan şartlar büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin bağımsızlık çıkışı, Türkiye'nin net tavır koymasıyla boşa çıkartılmıştır. Yeniden merkezi yönetimin hakim olmasıyla Irak büyük bir sorundan kurtulmuştur. Temennimiz ülkedeki PKK varlığının da aynı şekilde ortadan kaldırılmasıdır.
"HEDEFİMİZ KANDİL VE SİNCAR'I TAMAMEN TEMİZLEMEKTİR"
PKK'nın Irak'ta faaliyet gösterdiği yerlerin önemli bir bölümünü kontrol altına aldık. Hedefimiz, çıban başı olarak gördüğümüz Kandil'i, yeni Kandil olma yolunda ilerleyen Sincar'ı bölücü terör örgütünden tamamen temizlemektir. Irak'ın mezhepçilik hastalığından bir an önce kurtularak, kendi halkı ve tüm bölge için güvenli, huzurlu, istikrarlı ve müreffeh bir ülke haline gelmesini istiyoruz. Suriye'deki durum maalesef çok daha acı, çok daha vahimdir.
Kimi rejimle, kimi terör örgütleriyle iş tutan bu güçler Suriye halkının kanı ve gözyaşı pahasına kendi projelerini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bizim seyirci kalmamız söz konusu olamazdı. Her şeyden önce bin yılı aşkın geçmişe, ortak medeniyet değerlerine sahibiz. Bunun için hayatlarını kurtarmak için yaşadıkları yerden kurtulmak zorunda olan milyonlarca Suriyeliye kapılarımızı ve gönlümüzü açtık. Halen 3,5 milyon Suriyeli ülkemizde hayatını sürdürüyor. Suriye içinde yaşanan her çatışma, bizim için yeni kitlesel göç dalgalarının habercisidir.
"ÇABALARIMIZ NİHAYET SONUÇ VERDİ"
Bu tehlikeli gidişin önüne geçmek amacıyla 2016'dan itibaren Suriye içinde güvenli bölgeler oluşturmak için harekete geçtik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla 4 bin kmlik alanı DEAŞ'lı ve YPG'li teröristlerden temizledik. Bu bölgelere şu ana kadar 260 bin Suriyeli kardeşimiz geri döndü.
Çabalarımız nihayet sonuç verdi. Soçi'de Rusya ile İdlib çatışmasızlık bölgesindeki 3,5 milyon insanın hayatını doğrudan ilgilendiren mutabakata imza attık. Bu mutabakat aynı zamanda Suriye'de yeni anayasa ve özgür seçimler esasına dayalı umutların canlanmasına vesile olmuştur. Böylece Türkiye en büyük yükünü kendisinin çektiği Suriye krizinde doğrudan sahada inisiyatif alan ve söz söyleyen bir ülke durumuna gelmiştir. İdlib'de ülkemizin güvenliğini sağlamayı garanti ettiği bölgeye de şimdiden 60 bin üzerinde Suriyeli geriye dönmüştür.
"AVRUPA İLE SIKINTILI SÜRECİ YAVAŞ YAVAŞ GERİDE BIRAKIYORUZ"
Son yıllarda haksız ithamlarla üzerimize gelmesi sebebiyle AB ile ve bazı Avrupa devletleriyle gerilimler yaşadık. Ülkemize uygulanan çifte standartlar karşısında elbette sessiz kalamazdık. Kimi Avrupa ülkelerinin Türkiye karşıtlığını iç politika malzemesine dönüştürmesi sıkıntıların yaygınlaşmasına neden oldu. Bu sıkıntılı süreci yavaş yavaş geride bırakıyoruz.
En büyük ticaret ortağımız olan 5 milyon civarında Türk kökenli kardeşimizin, milyonlarca samimi dostumuzun yaşadığı böyle bir coğrafyaya sırtımızı dönmemiz kesinlikle söz konusu olamaz. Bununla birlikte haksızlığı düzeltmek, oradaki kardeşlerimizin hukukunu korumak için sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Geçtiğimiz aylarda İngiltere'de mutabık kaldığımız bir ziyaretimiz olmuştu. Çeşitli Avrupa ülkelerinden olumlu sesler önümüzdeki aydınlık günlerin bir müjdecisidir. Avrupa ile siyasi, ekonomik ve insani alanlarda mesafe kat ettiğimiz sürece gireceğiz.
Bir başka alanımız ABD ile ilişkilerimizdir. Uzun bir geçmişe sahip olduğumuz, ABD mevcut yönetimin hiçbir mantıki, stratejik tutarlılığı olmayacak şekilde ülkemizi hedef alması bizi üzmüştür. Terör örgütünün ele başı ve pek çok mensubu bu ülke tarafından korunup kollanmaktadır. Suriye'de bölücü terör örgütüyle işbirliğine giden Amerika bu olumsuz tavrını ekonomik alana da taşımıştır.
"BİR RAHİBİ BAHANE EDEREK..."
Örneğin Halkbank davası bir hukuksuzluk örneğidir. Terör örgütleriyle karanlık ilişkileri sebebiyle yargılanan bir rahibi bahane ederek, ülkemize yaptırımlar uygulamaya kalkan bu çarpık anlayışla diplomasinin ve hukukun sınırları içinde mücadele etmekte kararlıyız. Türkiye'yi demokratik bir hukuk devleti gibi değil de bir kabile topluluğu gibi gören bu zihniyete karşı ülkemizin hakkını, hukukunu korumak bizim en başta gelen görevimizdir. Amerika yönetiminin eninde sonunda ülkemize yönelik yanlış bakış açısını düzelteceğine inanıyorum.
İnşallah en kısa sürede aramızdaki meseleleri çözüp Amerika ile yeniden siyasi ve ekonomik alanlarda stratejik ortaklık ruhuna uygun ilişkiler geliştirmeyi ümit ediyoruz. New York'ta üç günde 14 liderle görüşerek ilişkileri ve insanlığın ortak sorunlarını değerlendirdik.