Kılıçdaroğlu: Anlaşmayı imzalayan damat görevinde kalacak mı?
Kılıçdaroğlu, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği-Eskişehir Aydınlanma Buluşması'nda konuştu.
ESKİŞEHİR (ANKA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Şimdi diyor ki ‘bütün bakan arkadaşlarımı çağırdım, söyledim, fikri danışmanlık hizmeti almayacaksınız’. 10 soru sordum kendisine. Aldı, okudu. Ama hazmedemiyor. Cevap da veremiyor ve sözleşmeyi iptal etmek zorunda kaldı. Ama bir sorum daha var. O sözleşmenin altına imza atan damat koltuğunda kalacak mı, kalmayacak mı?” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği-Eskişehir Aydınlanma Buluşması'nın açılış konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin Kızılcahamam’da gerçekleştirilen 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmaya yanıt vererek şunları söyledi:
“Kızılcahamam’da konuşurken benim için diyor ki ‘Türkiye’de bir defa kriz yok. Ekonomiyi öğren’ ama şu Allah’ın hikmetine bakın, 16 dakika önce de aynı Erdoğan şunu söylüyor, ‘özel sektörümüzün bu krizi fırsata çevirecek maharete sahip olduğuna inanıyorum’. Yani kendi içinde kendisini yalanlayan bir adama Allah aşkına ben ne deyim, ne söyleyeyim bu adama. Şunu kabul etmek lazım, düşünerek bunları ifade edemiyor Sayın Erdoğan, o biliyorsunuz prompter var, cama metinler geliyor o metinleri okuyor. Aslında o metinlerin ne anlama geldiğini de bilmiyor. Bilse zaten bu çelişkiye düşmez.
-“SARAYDA BİR MİLİMLİK BİLE EKONOMİK KRİZ YOK AMA VATANDAŞIN MUTFAĞI YANIYOR”-
Ben şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Türkiye’de bir ekonomik kriz var. Ekonomide kriz var mı, yok mu, mutfağa bakacaksın, kimin, vatandaşın mutfağına bakacaksın. Vatandaşın mutfağında yangın var ve sen diyorsun ‘kriz yok’. Sarayda kriz yok doğrudur, sarayda bir milimlik bile kriz yok ekonomik kriz yok ama vatandaşın mutfağı yanıyor.
Diyor ki ‘biz yurt dışına gidiyoruz yatırımcıyı çekmek için’. Tamamen palavra. Hangi yatırımcı gelecek? Yatırımcının Türkiye’ye gelmesi için bu işin A B C’sinin birinci kuralıdır, senin ülkende demokrasi varsa senin ülkende can ve mal güvenliği varsa zaten insanlar gelir ama senin ülkende can ve mal güvenliği yoksa hiç kimse gelmez. Peki niye gidiyorlar, borç para dilenmek için, Washington’a gidiyorlar. New York’a gidiyorlar, Berlin’e gidiyorlar. Her yere gidiyorlar ‘Bize para verin ne olursunuz’ diyorlar.
Kriz var mı, yok mu, bir ülkede milli para yani Türk Lirası, Dolar karşısında yani yabancı para karşısında kısa sürede yüzde 40 değer kaybediyorsa o ülkede kriz var demektir. Eğer bir ülke kendisini yönetemiyor ve gidip yabancı bir ülkeden bir şirketten biz kendimizi nasıl yönetmeliyiz diye oturup anlaşma yapıyorsa o ülkede kriz değil, derin bir kriz var demektir. Kriz yok diyor, ne demek kriz yok, krizin göbeğindeyiz ama henüz başındayız. Daha krizi vatandaş tam hissetmedi. Çarşı pazara daha tam yansımadı.
Vatandaşı kandırmak için elli dereden su, bir sürü laf söylüyorlar. Efendim bu dış güçler, eee ne olmuş, bayrağımıza ve ezanımıza bunlar saldırıyorlar. Ee gidip McKinsey ile anlaşmayı ben mi yaptım? Bayrağına ve ezanına saldıran adamlarla oturup anlaşmayı sen yapmadın mı?
Şimdi diyor ki bütün bakan arkadaşlarımı çağırdım, söyledim, fikri danışmanlık hizmeti almayacaksınız. 10 soru sordum kendisine. Aldı, okudu. Ama hazmedemiyor. Cevap da veremiyor ve sözleşmeyi iptal etmek zorunda kaldı. Ama bir sorum daha var. O sözleşmenin altına imza atan damat koltuğunda kalacak mı, kalmayacak mı?”
“'Kılıçdaroğlu’na tazminat davaları açtım, çok paralar aldım' diyor. Üç hakimi görevden aldılar, üç militan hakimi tayin ettiler oraya. Onlar da tazminata mahkum ettiler ama daha yolun başındayız. Şu ana kadar açılan tazminat davalarından sadece birisini kaybettim. O da Anayasa Mahkemesi’ne avukat zamanında başvurmadığı için. Onu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdüm. Bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim açılan bütün tazminat davalarını kazandım. İstediğin kadar para cezası kes. Bir adım yolumdan dönersem namerdim. Hiçbir zaman kişisel çıkar peşinde olmadım.
'SSK’yı batırdın' demiş, ben cumhurbaşkanlığı yapmadım, başbakanlık yapmadım, bakanlık yapmadım. Bir kurumda genel müdürlük yaptım. Açığımı bulmak için tam 10 yıl müfettiş ordusu görevlendirdiler. Bulamazsın, bulamadın çünkü Kılıçdaroğlu kul hakkı yemez, senin gibi haram yemez. Senin gibi milletin malına göz koymaz.
Daha arkası gelecek Salı gününe, Salı günü grupta daha arkası gelecek. Kaça yaptın bu Külliyeyi? Açıklamıyor. Bu sarayı kaça mal ettin?
- “AYŞE TEYZENİN MUTFAĞINDA KRİZ VAR”-
Soruyor Emine Hanım’a, bizim mutfakta kriz var mı? Emine Hanım, 'yok, çok şükür her şey var' diyor. Kriz yok orada. Kriz nerede, Ayşe Teyzenin mutfağında kriz var.
Benim takdir ettiğim Erdoğan kimdi, politikacı olarak, benim takdir ettiğim Erdoğan seçimden sonra gelip Keçiören’de bir dairede oturan Erdoğan’dı. Sarayda oturan Erdoğan değil.
HAYSİYET SAHİBİ İSEN!
Salı günü demiştim ki sen de vicdan, ahlak, haysiyet, onur varsa bu sözleşmeyi iptal edersin, Katar’ın hibe ettiği uçağı da iade edersin. Bir bölümünü yaptı. Şimdi kendisine çok açık ve net söylüyorum, sen de haysiyet sen de onur sen de şeref varsa, Katar uçağını da aynen iade edersin. Namus sahibi isen şeref sahibi isen haysiyet sahibi isen o uçağı da götürür Katar Şeyhine aynen iade edersin.” (