CHP'li Özel, Kaşıkçı'nın akıbetinin araştırılması için önerge verdi
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, kayıp gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbetinin araştırılması için araştırma önergesi verdi.
CHP'li Özel'in TBMM Başkanlığı'na sunduğu araştırma önergesi şöyle:
Washington Post yazarı, Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim Salı günü saat 13.00 sıralarında girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’ndan bir daha çıkmamıştır. 2 Ekim tarihinden bu yana, Kaşıkçı’nın Başkonsolosluk içinde vahşi bir cinayete kurban gittiğine ilişkin bilgi ve bulgular ulusal ve yabancı basınla paylaşılmakta; konu, dünya gündeminin üst sıralarında yer almaktadır.
Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasından hemen önce, bir kısmı tarifeli uçakla bir kısmı da özel jetle Türkiye’ye gelen 15 kişilik bir timin Başkonsolosluğa girdiği; Kaşıkçı’yı işkence yaparak öldürdükten sonra cesedini yok ettikleri düşünülen bu ekibin içinde Suudi Arabistan Adli Tıp Konseyi Başkanı Salah Muhammed Al Tubaigy ve Maher Abdulaziz Mutreb gibi Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’a çok yakın isimlerin de olduğu ve Kaşıkçı’nın binaya giriş yapmasından bir süre sonra bu kişilerin Türkiye’yi terk ettiklerine ilişkin görsel ve yazılı belgeler basında yayımlanmıştır.
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed Uteybi’nin ve daha da önemlisi Suudi Arabistan yönetiminin olaydan sonra takındığı gayrı ciddi tavırlar düşündürücüdür. Dahası, olayın Türkiye ve Suudi Arabistan arasında bir krize dönüşmeye başladığı bir anda Başkonsolos Uteybi’nin ülkemizden ayrılarak Riyad’a dönmesi Kaşıkçı’nın akıbetine dair şüpheleri derinleştirmektedir.
Uluslararası hukuk, basın özgürlüğü, Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış politika ve ülkemizin itibarı gibi parametreleri merkeze alarak düşünüldüğünde, söz konusu olayın TBMM tarafından derhal ciddiyetle ele alınması gerektiği açıktır. Zira, Konsolosluk binasında ve Başkonsolos’un konutunda zamanında arama yapılıp yapılmadığına ilişkin tartışmalara, 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci Maddesi’nin yerine getirilmediğine ilişkin görüşler de eklenmektedir.
Bilindiği üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri ve bakanların aksi yöndeki açıklamalarına karşın 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesi konsolosluk memurlarının ağır bir suç halinde ve yetkili adli makamın kararı ile tutuklanmaları ve gözaltına alınmalarını olanaklı kılıyor. Keza 5 Nisan 1991’de Irak’ın İstanbul Başkonsolosluğu önünde yapılan gösteriye başkonsolosluk binası içinden ateş açılmasıyla iki kişi yaşamını yitirmiş ve olayın failleri başkonsolosluk binası 20 gün abluka altında tutulduktan sonra gözaltına alınmışlardı.
Dakikaların dahi önemli olduğu bir konuda, Türkiye’ye saatlerin değil günlerin hatta haftaların kaybettirilmesi ortadayken, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ve ilgili bakanların bazı kaygılarla süreci ağırdan almaya çalışmaları Türkiye’nin itibarını da zedelemiştir.
Dünya kamuoyunun çok yakından takip ettiği, hem kriminal hem diplomatik boyutları olan Cemal Kaşıkçı olayının ülkemizin itibarına daha fazla zarar vermemesi TBMM’nin duruma el koyması gerekmektedir. Hükümetin bu vahim hadiseyi pazarlık konusu yaptığı ve olayı örtbas etmeye çalıştığına dair endişelerin Türkiye’nin uluslararası itibarına ve güvenilirliğine düşürdüğü gölge ancak TBMM’nin devreye girmesiyle giderilebilir.
Bu nedenle, Cemal Kaşıkçı’nın akıbetine ilişkin yaşananların tam olarak açığa çıkarılması, bu vahşice katliamın sorumlularının tespit edilmesi, yürütme organının süreç içindeki eksikliklerinin belirlenmesi ve yasama organının Türkiye’nin itibarını koruyacak adımlar atabilmesi amacıyla Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddelerine göre Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.