'Demirtaş'ın tahliyesi HDP'yi karıştırabilir'
Uzmanlar Selahattin Demirtaş'ın tahliye olmasının ardından HDP içinde tartışmalar olabileceğini öne sürüyor.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HPD) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, hapisteki ikinci yılını doldurdu. Önümüzdeki aylarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Demirtaş lehine karar vermesi halinde, Demirtaş’ın cezaevinden tahliyesi gündeme gelebilir. Tahliye edilmesi halinde Demirtaş’ın yeniden HDP’nin başına geçip geçmeyeceği ise merak konusu. HDP yönetimi ile Demirtaş arasında adı konulmamış bir gerilim olduğuna işaret eden uzmanlara göre, Demirtaş’ın serbest bırakılması HDP içinde büyük bir tartışma başlatabilir.
32 DAVA AÇILDI, 20 DAVA SÜRÜYOR
Hakkında 32 ayrı dava açılan Demirtaş, şu anda hala 20 ayrı davadan yargılanmaya devam ediyor. Son 2 yılını Edirne F Tipi Cezaevi’nde geçiren Demirtaş'ın Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptığı başvuru reddedilmişti. Demirtaş, bunun üzerine 20 Şubat 2017’de AİHM’e bireysel başvuru yapmıştı. Önümüzdeki aylarda AİHM’in Demirtaş lehine karar vermesi halinde, Demirtaş’ın cezaevinden tahliyesi gündeme gelebilir. Demirtaş’ın bundan sonraki dönemde siyaset sahnesinde alacağı rol ise merak konusu. Zira son dönemde Demirtaş ile kendinden sonra göreve gelen yeni HDP yönetimi arasında gerilim olduğu sık sık kamuoyuna yansıyor. Ancak, Demirtaş da HDP yönetimi de şimdilik bu iddiaları yalanlıyor.
HDP-DEMİRTAŞ GERİLİMİ
DW Türkçe’den Aram Ekin Duran'a konuşan İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, AİHM kararı sonrasında Demirtaş’ın tahliye edilmesi halinde HDP içinde büyük bir tartışma başlayacak. Her iki taraftan gelen "sorun yok" açıklamalarına rağmen, HDP yönetimi ile Demirtaş arasında bazı gerilimler olduğuna dair işaretler olduğunu kaydeden Prof. Yeğen, “Ama Demirtaş dışarıya çıksa da HDP’de bölünmeye gidecek bir hareketin aktörü olmayacaktır. Bununla birlikte HDP’nin kendi düşündüğü yolda ilerlemesi için de çaba gösterecektir. Cezaevinden yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki, söylemek istediği şeyler var” diye konuşuyor.
Yine DW Türkçe'ye konuşan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Vahap Coşkun'a göre de, Demirtaş’ın hapisliği döneminde eş başkanlığa seçilen Sezai Temelli ve Pervin Buldan’ın oluşturduğu yeni yönetimin Demirtaş’ın parti içindeki etkinliğini azaltmaya çalıştığına dair bir algı oluşmuş durumda.
“HDP TABANINDA RAHATSIZLIK VAR”
Özellikle milletvekili aday profillerinin belirlenmesinde Türk solunun ağırlığının çok fazla olmasının HDP kulislerinde eleştirilere neden olduğunu dile getiren Vahap Coşkun, Barış Atay ve Erkan Baş’ın milletvekili seçildikten sonra HDP’den ayrılıp TİP'e geçmesinin de tabanda rahatsızlık yarattığını söylüyor.
Demirtaş’ın da cezaevinden yaptığı açıklamalarla bu durumdan rahatsızlığını ortaya koyduğunu ifade eden Coşkun, “Ancak HDP yönetimi bu ayrılıkları destekleyen bir noktada durmaya devam etti. Bu gelişmeler Demirtaş’ın HDP içindeki etkinliğinin yavaş yavaş silikleşmeye başladığı veya bu yönde bir çaba olduğuna dair bir algı oluşturdu. Ben de bu algının pek haksız olduğunu düşünmüyorum” diye konuşuyor.
HDP’nin 6. Kuruluş yılı dolayısıyla hazırlanan videoda Demirtaş’a neredeyse hiç yer verilmemesinin de bu gerilimin bir başka yansıması olduğunu kaydeden Coşkun, şöyle konuşuyor:
“Tarihinde iki kez cumhurbaşkanlığına Demirtaş’ı aday göstermiş, en büyük seçim zaferini 7 Haziran’da Demirtaş başkanlığında almış bir parti var ama bu isim 6. Yıl anmalarında herhangi bir şekilde anılmıyor. Bu da açıkçası Demirtaş’ın parti içindeki gücünün azaltılmasına dönük bir çaba olduğunu düşündürüyor. HDP içerisinde yeni bir iktidar mimarisi oluşturuluyor ve bu mimari içinde Demirtaş’a çok daha az bir işlev verilmeye çalışıldığı gibi bir intiba var.”
"TÜRK SOLU" ELEŞTİRİSİ
Prof. Dr. Mesut Yeğen ise, HDP içerisinde Türk sol örgütlerin ağırlığının arttığı tespitinin doğru olmakla birlikte, bu duruma yola açan sebeplere dikkat çekiyor."Bu durumun önemli nedenlerinden biri son birkaç yılda HDP’nin nitelikli kadrolarının büyük oranda hapse atılmış veya ülkeyi terk etmek zorunda kalmış olmaları” diyen Prof. Yeğen, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
"Bu kadroların yerlerine gelen Türkiye solundan isimler ise aynı nitelikte isimler olmadı. Bugün HDP’yi yöneten kesimler içinde HDP’nin gövdesinin genişliğine denk düşmeyen zayıflıkta bazı isimler var. Bu da tabanda bir rahatsızlık yaratıyor. Açıkçası bugün parti tabanına 'Parti yönetiminde kimler olmalı' diye sorulsa, bugünkü yönetimi isteyecek bir çoğunluk görünmüyor. Ama bu durumun son yıllardaki şartlardan kaynaklandığı da sağduyulu seçmen tarafından görülüyor.”
"HDP, LİDER PARTİSİ DEĞİL"
Demirtaş’ın 1991 yılında kurulan Halkın Emek Partisi’nden (HEP) bu yana Kürt siyasi partileri içerisindeki en “parıltılı” genel başkan olduğuna dikkat çeken Doç Dr. Vahap Coşkun ise “Demirtaş, bu gelenekten gelen tüm partiler içerisinde en fazla popülariteye ulaşan lider oldu. Üstelik sadece bölgesel düzeyde değil, Türkiye’nin pek çok farklı bölgesinde değişik toplumsal kesimlerle buluşmak konusunda başarılı bir performans sergiledi” diyor. Buna karşın HDP’nin ve özelde Kürt siyasi hareketinin genel başkanlar üzerinden değil, daha çok taban üzerinden yürüyen bir hareket olduğuna işaret eden Coşkun, şunları söylüyor:
“Yani eğer Demirtaş yeniden HDP’nin başına geçmez ise siyasette nasıl bir yol izleyeceğini bugünden söylemek mümkün değil. Demirtaş’ın yokluğu HDP için bir eksiklik olsa da, Demirtaş’ın olmadığı bir denklemde HDP’nin siyasi hayattaki ağırlığının ortadan kalkacağını da söyleyemeyiz. HDP yoluna devam edecektir.”