Erdoğan: Deri kemik kalmış o çocukların hali karşısında seyirciyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İSEDAK toplantısında konuştu.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

"Filistin'in genç evlatlarına, kadınlarına, vatan hasretiyle gözyaşı döken Filistinli mültecilere buradan selamlarımı gönderiyorum. Merhum Mahmut Derviş'in işgalcilerin yüreklerine ok gibi saplanan şu muhteşem mısralarıyla kardeşlerime seslenmek istiyorum.

"İŞGALCİLER HEDEFLERİNE ASLA ULAŞAMAYACAKTIR"

"Ve ant içerim ki bir mendil işleyeceğim yarına kadar. Gözlerine sunduğum şiirlerle süslü. Ve bir cümleyle, tümceyle baldan ve öpücüklerle tatlı. Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var."

Müslümanlar olduğu sürece hakkı, adaleti savunan insanlar olduğu sürece inşallah Filistin de var olmaya devam edecektir. Hiçbir baskı, hiçbir zulüm Filistinlilerin kalplerindeki hürriyet ateşini söndürmeye yetmeyecektir. İşgalciler hedeflerine asla ulaşamayacaktır.

"FIRSATA DÖNÜŞTÜRMEMİZ GEREKİYOR"

Özellikle içinde yer aldığı coğrafya savaşın yıkıcı etkilerini en fazla yaşayan yerlerin başında geliyor. Birinci Dünya Savaşı'nın sonuçlarıyla doğrudan bağlantılı sorunlara çözüm üretmemiz, ancak kaynağını iyi tespit etmemizle mümkündür. Büyük savaşın yüzüncü yıl dönümünü anmadan ziyade, bir fırsata dönüştürmemiz gerekiyor. Müslümanlar olarak bilhassa da binlerce yıldır aynı coğrafyada kaderleri birbirine örülmüş milletler olarak, hiçbir komplekse kapılmadan bunu yapabilmemiz önemlidir.

Geçmişte yaşanmış her hadise, acı tatlı her vaka biz Müslümanlar için iyi okunması, analiz edilmesi, üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken olaylar silsilesidir. Öte yandan tarih, kendine ancak sarih bir zihne açar. Kendi tarihimizi oryantalist bir anlayışla ele almak, ancak Müslümanlar arasındaki çatışmalardan beslenenlerin işini kolaylaştıracaktır.

"ENKAZ TAM ANLAMIYLA KALDIRILAMAMIŞTIR"

Bugün şu gerçek bir kez daha kendini alenen göstermektedir. Her ne kadar yüz sene önce bitmiş olsa da bu savaşın coğrafyamızda bıraktığı enkaz henüz tam anlamıyla kaldırılamamıştır. Beşeri, siyasi, ekonomik ve toplumsal alanda Müslümanlar olarak halen birinci dünya savaşının yol açtığı sıkıntılarla yüzleşiyoruz. Savaşı Ortadoğu ve Afrika'ya taşıyanlar bugün huzur içinde hayatlarını sürdürürken bizler bir asır sonra dahi onların yol açtığı çatışma ve gerilimlerin bedelini ödüyoruz.

"BÜYÜK SAVAŞ İLE YAPILAN DİZAYN..."

Coğrafyamızı lime lime edenler, bugün farklı birlikler üzerinden dayanışmalarını perçinlerken biz halen birbirimize düşüyor, giderek daha çok parçalanıyoruz. Burada çok açık ve net olarak ifade etmek isterim ki; Suriye'den Irak'a Yemen'den Filistin'e kadar tüm bölgede yaşadığımız krizin, gerilimin, kan ve gözyaşının temelinde büyük savaş ile yapılan dizayn vardır. Bugün Yemen'de milyonlar aç, açık yaşıyorsa bunun sorumlusunu farklı yerlerde aramaya gerek yok. Sorumlusu kim? Yine biziz. Yani Müslümanlar, yani sözde Müslümanlar.

"SORUMLUSU BİZİZ"

Deri kemik kalmış o çocukların hali, o fakir gariplerin hali, bütün bunlar karşısında hala biz seyirciyiz. Batı başkentlerinde kotarılan Lawrence gibi karanlık tiplerle hayata geçirilen bu dizaynın en büyük mağduru maalesef Filistinli kardeşlerimiz olmuştur. Sadece topraklarını kaybetmemiş, aynı zamanda dünyanın en ağır haksızlıklarına da maruz bırakılmışlardır. İşte 1948'in Filistin'i ve 2018'in Filistin'i. 1948'in İsrail'i, 2018'in İsrail'i. Tam tersini görüyorsunuz.


Müslümanlar olarak yapmamız gereken nedir? Birinci Dünya Savaşı'nın bitişinin yüzüncü yılında yapmamız gereken tarihten ders çıkartmaktır. Maziden ilham alarak aydınlık bir geleceği inşa etmektir. Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir mantığıyla hareket edenlerin kurduğu tuzaklara artık düşmemeliyiz. Sınırları kanla çizilmiş olan bu coğrafyada gönüllerimize yeni duvarlar örmemeliyiz. Batı toplumlarını esir alan, Avrupa'da çok büyük katliamlara sebep olarak, coğrafyamıza zerk edilen hastalıkların başında ırkçılık ve mezhepçilik bulunuyor.

Toplu vuran yüreklerin önünde kimse duramaz. Birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimiz sürece hiçbir sorunumuz aşılmaz değildir. Çözümü başkalarında değil, bu topluluğun içinde arayacağız. Başka yere gitmeye gerek yok.

Son bir asırde içimizi yakan pek çok hadisede, bir çok haksızlıkta yabancı devletlerden medet umma faydasızlığını gördük. Filistin meselesinden iç savaşlara kadar çözümü için kapısını çaldığımız uluslararası kuruluşlar bizi hayal kırıklığına uğratmadı mı? Onlar bizim hayrımıza hiçbir zaman çalışmayacaktır.

Bir ülkenin iki dudakları arasına mahkum bir dünyayı BM Güvenlik Konseyi'nde görüyorum. Bütün dünya oraya bağlı. 5 tane daimi üye. Onların bir tanesi ne derse herkes onu yapmaya mecbur. Siz bir şey yapamazsınız. Bu kuruluşlardan ve sözümona büyük devletlerden her krizde ne yazık ki elimiz boş döndük. Kutuplardaki balinaların sayılarını düşündükleri kadar Somali'de açlıktan ölen çocukları düşünmediklerine bizzat şahit oldum.