Ahmet Kekeç'ten Abdullah Gül'e: Kimden ne kaçırıyorsunuz?
Star yazarı Ahmet Kekeç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında gerçekleştiği iddia edilen görüşmeye dair yorumlarda bulundu. Kekeç, "Kimden ne kaçırıyorsunuz Abdullah Bey?" dedi.
Ahmet Kekeç, "Kimden ne kaçırıyorsunuz Abdullah Bey?" başlığıyla yayımlanan yazısında "Başlıktaki ifadeyi, 'Abdullah Bey, siz kimsiniz? Ne adına muhalefet liderleriyle gizli kapaklı görüşmeler yapıyorsunuz?' sorusuyla da değiştirebilirsiniz" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu ile Gül arasında gerçekleştiği ileri sürülen görüşmeye değinen Kekeç, "Görüşme tam 3.5 saat sürmüş. Bu durum, geçenlerde bir gazeteci tarafından faş edildi. Bugüne kadar tekzip edilmediğine göre, demek ki 'Görüştüler. Görüşme tam 3.5 saat sürdü' iddiası doğruyu yansıtıyor. Peki, görüşme talebi kimden geldi? Bence bunun bir önemi yok" diye yazdı.
Gül'ün partiler arası mutabat sağlanmadığı için 24 Haziran'da düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimine aday olmadığını hatırlatan Kekeç, şöyle devam etti:
— Gül'ün, mensubu ve kurucusu olduğu AK Parti'yle arasına mesafe koyduğunu biliyoruz. Bu tavrını (artık) gizlemiyor. Mesafesini (ve gayrı memnun pozisyonunu) bugüne kadar tavırlarına yansıtarak açıklamayı tercih etti ve bir tür 'işaret diliyle' konuştu; Toplantılara icabet etmemek, çağrılı olduğu davetlere gitmemek, zor duruma düşen arkadaşlarının yanında yer almamak, aynı fotoğraf karesinde görünmemek gibi. Mesafesini, 'parti meselesi' olmaktan çıkıp 'Türkiye meselesine' dönüşmüş konularda da (mesela 17/25 Aralık ve 15 Temmuz'da da) korudu. Sustu. Hep sustu. Konuşma gereği duyduğunda da, 'dava arkadaşlarını' töhmet altında bırakacak açıklamalar yaptı. Bununla da yetinmedi, 'İçişlerinizi düzenlemezseniz, darbe ve dış müdahale kaçınılmaz hale gelir' diyerek, olası bir darbeye ve dış müdahaleye meşruiyet atfetti. Sürekli dava arkadaşlarını refüze eden (refüze eden ve hiç de hak etmediği halde 'gadredilmiş küskün adam' rolü oynayan) Gül, muhalefet partilerinin davetlerine 'koşa koşa' gidiyor. Hadi gitsin. Niçin bunu gizliyor? Bizden (yani kamuoyundan) ne kaçırıyor?