CHP TCDD yetkililerini uyarmıştı
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Ankara’da 7 kişinin hayatını kaybettiği 46 yurttaşın da yaralandığı tren kazasının düşündürücü olduğunu söyledi.
TCDD’nin yapısının değiştirilerek serbestleşmenin yolunun açıldığını, kurumda liyakatten uzaklaşıldığını ve kurumsal yapının bozulduğunu belirten Ömer Fethi Gürer, “Hal böyle olunca maalesef bu tür üzücü olaylar da artmaya başladı” dedi.
TCDD’de yaşanan sorunları her fırsatta dile getirdiğini anımsatan Ömer Fethi Gürer, “Kurumda işlerin iyi gitmediğini, sorunların her geçen gün arttığını defalarca kez TBMM’de gündeme getirdim. Son 3 yıldır KİT Komisyonu toplantılarında genel müdürlere olabilecek olumsuzluklarla ilgili uyarılarda bulundum. Yazılı ve sözlü soru önergeleriyle sorunlara dikkat çektim. Kanun Teklifleri ve Meclis Araştırma önergeleriyle TCDD’de son yıllarda baş gösteren sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulundum. Ancak ne yazık ki uyarılarımız dikkate alınmadı ve maalesef son olarak Ankara’da meydana gelen tren kazasıyla yine yüreğimiz yandı” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Ankara-Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Trenin Yenimahalle ilçesine bağlı Marşandiz istasyonunda yol kontrolüyle görevli kılavuz tren ile çarpışması sonucu meydana gelen tren kazasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Hayatını kaybeden 9 yurttaşa rahmet, yaralılara acil şifa dileyen Gürer, kazadan dolayı büyük üzüntü duyduklarını kaydetti.
4 BİN 141 KAZA, BİN 418 ÖLÜM
2003-2017 yıllara arasında TCDD’de meydana gelen 4 bin 141 tren kazasında bin 418 kişinin yaşamını yitirdiğini 2 bin 627 yurttaşın da yaralandığını anımsatan Ömer Fethi Gürer, bu yıl Çorlu ve Ankara’daki kazalarda ise 31 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. Kazalarda değişik sebepler aransa da en önemli nedenin kurumda meydana gelen yapısal değişiklik olduğuna dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, bu değişiklikle TCDD’de serbestleşmenin önünün açıldığını, kurumsal yapının dejenere olduğunu bu nedenle de olumsuzlukların hat safhaya ulaştığını belirtti.
Ankara-Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Trenin kılavuz tren ile aynı hatta buluşmasının anlaşılabilir bir durum olmadığına işaret eden Ömer Fethi Gürer, yaşanabilecek olumsuzlukları geçtiğimiz günlerde TCDD’nin faaliyetlerinin değerlendirildiği KİT Komisyonu toplantısında da gündeme getirdiğini hatırlatarak, “Toplantıdaki eleştirilerimize TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın yanıt vermiş ve ‘Hızlı tren hatlarımızın tamamı kameralarla yirmi dört saat kontrol ediliyor ve buralar kamera kontrolü, merkezden kontrol edildiği gibi hat boyu da görevli personellerimiz var. Tabii ihataların zaman zaman tahrip edilmesi dolayısıyla dışarıdan hatta girişler olabiliyor. Bunların sürekli kontrolleri devam etmektedir’ şeklindeki ifadesi tutanaklara da yansımıştı. Sayın Genel Müdürün açıklaması dikkate alındığında bu kazanın olabilirliği düşündürücüdür” şeklinde konuştu.
KİT TOPLANTISINDA UYARI
Gürer, 6 Aralık 2018 tarihinde gerçekleştirilen KİT Komisyonu toplantısında TCDD’de yaşanan sorunlarla ilgili geniş bir değerlendirme de yapmıştı. Gürer bu toplantıda özetle şu ifadelere yer vermişti: “Ülkemizde Uluslararası Demiryolları Birliği ve Avrupa Birliği standartlarına göre demir yolu hatlarında 22,5 ton olması gereken dingil basıncının konvansiyonel ana hatların yüzde 33’ünde, köprü ve menzillerin yüzde 40’ında mevcut olduğu ama ağırlıklı kısmın 22,5 ton altında bulunduğu dikkate alınarak şebeke genelinde öncelik arz eden hatlardan başlamak üzere yol, tünel, köprü ve menfezlerin dingil basıncı ve gabari ölçülerinin uluslararası standartlara uygun hâle getirilmesi yönünde çalışmalar yapılıyor mu? İkincisi, serbestleştirmeyle demir yolu ulaşım yapısı kökten değiştirildi. Bununla ilgili altyapı ve taşımacılık olarak ikiye ayrıldı Devlet Demiryolları. Özelleştirme artık Avrupa’da daha önce denenip sonuç alınamayan bir uygulama. Bu yöndeki çalışmalar devam ediyor mu? Biraz evvel de söylemiştim, makinistlerin çalışma süreleri on beş saati buluyor. Bu, insanlar için bir olumsuzluk yaratıyor. Normal çalışma süreleri içinde çalışmıyorlar. Keza kadro düzenlemesi yapılmadığı için de çok mutlu olmadıklarını ifade ediyorlar. Bunlarla ilgili yasal düzenleme talebinde ben bulundum ama sizin de kurum olarak, işçi statüsünde memur olması gereken arkadaşlarla ilgili düzenleme için bakanlık düzeyinde bir çalışmanız var mı? Devlet Demiryollarının yaklaşım ve düşünce olarak varlıkları elden çıkarılan, özelleştirmeye doğru taşınan, yükü, külfeti kuruma bırakılan ve içi âdeta boşaltılan bir duruma taşındığını düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının meslek liseleri, basım ve dikimevleri, çamaşırhaneleri, kurum eczaneleri kapatılmış, hastaneleri Sağlık Bakanlığına devredilmiş, Haydarpaşa dışındaki bütün limanları özelleştirilmiş ki Mersin Limanı özelleştirme kapsamına alındıktan sonra, acı bir durum, Singapur’dan bir kamu kuruluşu geliyor ve bizim Mersin’deki limanımızı onlar işletmeye başlıyorlar. Eleman yetersizliği nedeniyle istasyonları kapatılan ve günün belli saatleri hizmet verir duruma getirilen, atölyeleri kapatılan, işlevsizleştirilen, kurumda yeni personel alınmamasıyla personel yapısı düşen, kamusal nitelik taşıyan hizmetlerin önemli ölçüde taşeron ve hizmet alımıyla yapılan, ana hatların yüzde 20’lik kesiminde yolcu treni çalıştırmaz duruma getirilen, arazileri ihtiyaçları dikkate alınmadan elden çıkarılan, bir kısmı belediyelere devredilen, özelleştirilen, çalışan sayısı düşürülen, ana hatları yüzde 92’si tek yollu vaziyette çalışan, hızlı tren hatları dışında bir açılım göstermeyen -ki bu hızlı tren de, biliyorsunuz, hâlâ Arifiye’de 70 kilometreye düşüyor, ben hep orayı kullandığım için, treni, hâlâ o da hızlanamadı bir türlü - Ekspres Yolcu Treni, Mavi Tren seferleri bazı hatlarda kaldırılan, birkaç prestij tren dışında arazi ve binaları elden çıkarılan, istihdamın daraltıldığı bir yapıya doğru Devlet Demiryolları götürülüyor. Kamulaştırma sorunları, yatırım projelerinde yapılan kapsamlı değişiklik, maliyet artışlarındaki Sayıştay raporlarına yansıyan bilgiler, dava sayılarındaki artışlar kurumu oldukça sorunlu bir hâle taşıdı. 2 bine yakın boş lojmanınız bulunuyor. Bu anlamda Devlet Demiryollarında bir kısım lojmanlar da yıkıldı. Keza, kısım şefleri, hareket memurları, ambar memurları çoğu istasyonda artık yok. İşlev ve kimlik olarak adı var ama içi boşaltılan bir kurum. Altyapı işletmesi taşerona verilen kopuk işleticiler ve şirketler tarafından amaçlananın dışına düşen bir Demiryolları algısı var. Bunu değiştirecek çalışmalar yaparsanız, iktidara da sizin bu yolda telkinlerinizin önemli olduğunu düşünüyorum, yönlendirirseniz, özelleştirme anlayışından vazgeçip yeniden Devlet Demiryollarını kurumsal kimliğine taşırsanız memnun olacağımı ifade ediyorum…”