Süleyman Solmaz: Beyoğlu’nu kazanacağız
CHP Beyoğlu Belediye Başkan Aday Adayı Süleyman Solmaz, “Beyoğlu’nun hem bugününü hem de geleceğini kazanmak için mücadele etmeliyiz” dedi.
CHP’nin İstanbul’da oluşturduğu Kent Suçları İzleme Kurulu Üyeliğini de yapan Süleyman Solmaz, amaçlarının; vatandaşların huzur ve mutluluk içinde yaşayacakları bir kent oluşmasına hizmet etmek olduğunu ifade etti.
Birgün gazetesinden Dilara Şimşek'in haberine göre bir dönem İstanbul’da TMMOB İKK sözcülüğü de yapan Süleyman Solmaz Gezi Parkı direnişi sırasında Taksim Dayanışması ile birlikte yürüttüğü çalışmalarla da hafızalarda. Solmaz, Beyoğlu’na dair hedeflerini şöyle sıraladı.
KATILIMCI, HALKÇI VE ŞEFFAF BİR BEYOĞLU
Beyoğlu’nda katılımcı ve şeffaf bir belediyecilik maalesef uygulanmıyor. Belediye meclisinin bütün kararları, toplumdan destek alınmadan, toplumun görüşüne sunulmadan, sorunların taraflarıyla yeterince konuşulmadan belediyedeki ya da ilgili bürokratların görüşleriyle yönetiliyor. Halbuki belediyenin verimli olabilmesi ve kalıcı çözümler üretebilmesi ancak; şeffaf, katılımcı bir belediyecilikle olabilir. Vatandaşların, belediye meclisinde tarafların temsilcileriyle belediyeye katılımını sağlayarak bir belediyecilik yürütülmesi gerekir. Ayrıca belediyenin imkânlarının kullanılırken toplumun ihtiyacı olandan başlayıp belediyenin imkânlarını onların ihtiyaçlarını karşılayarak bir belediyecilik faaliyeti yürütülmelidir. Ne yazık ki Beyoğlu belediyesinde bunların hiçbirisi uygulanmıyor. Belediyenin harcamaları, gelirleri bile insanların vergileriyle oluşturulan gelirlerin harcanmasında topluma hiçbir bilgi sunulmuyor. Hâlbuki toplumun gelirinden elde edilen belediyenin imkânlarının nerede ve nasıl harcandığı en açık ince detaylarıyla onların talebi olmadan ulaştırılması gerekir. Önümüzdeki dönemde Beyoğlu’nda belediyecilik faaliyeti yürütürken bunlara dikkat edeceğiz.
BEYOĞLU’NUN KİMLİĞİNİ GERİ KAZANACAĞIZ
Beyoğlu çok farklı kültür ve insanların yaşadığı yer. Yani burada çok farklı ve önemli değerler bulunuyor. Amacımız o değerlerin korunması. Kültürel değerlerin yok olmasına göz yummayacağız ve bu değerleri topluma anlatacağız. AKM’nin ve Cumhuriyet değerlerini simgeleyen binalar yıkılırken vatandaşların görüşü alınmadı.
MUTLU BİR BEYOĞLU
Beyoğlu’nda insanlar mutsuz. Bu sadece belediyecilikten kaynaklanan bir sorun değil. Ülke yönetiminin de etkilenen bir yanı var ama Beyoğlu’ndaki belediyecilik faaliyetlerin insanların mutsuzluğunu artırdığı, umutsuzluklarının ve mutsuzluklarının giderilmesi için bir çabanın olmadığı açık. Çünkü Beyoğlu’nda belediye faaliyetleri bir ticari işletme, belediyecilik ise bir ticari faaliyet gören bir anlayış var. Belediye ile bir şekilde temas eden Beyoğlu’ndaki vatandaşlar kendilerinin bir para kaynağı gibi görülmesi onların mutsuzluklarının kaynaklarından birisi. Önümüzde dönemlerde belediyecilik faaliyeti yürütürken hizmet alma durumunda olan herkesin talepleri en hızlı şekilde karşılanacak ve onları bir para kaynağı olarak görmeyeceğiz.
EN TEMEL SORUN TAPU
Beyoğlu merkezi dışında gecekondu mahallesi olarak oluşmuş. Geçmişte göç eden insanlar barınma sorunuyla karşılaşmışlar ve belediyeler barınma sorunlarını karşılamadıkları için, tepelerde fabrika yamaçlarında insanların kendi imkânları ve ilkel koşullarla barınma ihtiyaçlarını gidermişler. Bu yerler değerli hale gelince rant alanı haline gelmiş sermayesinin ilgisini çekmesi de çok uzun sürmemiş. Bu da Okmeydanı’nın en önemli sorunlarından birini ortaya çıkarmış. Nüfusun yüzde 67’si bu gecekondu mahallerinin de yaşıyor ve birçoğunun tapusu yok. Hazine araziler ve vakıf arazilerinin üzerinde yapılmış. Gecekondu yapan insanların çarpık ve düzensizlikten kaynaklanan arazi mafyasından satın alınarak inşaatları kendi yaşamlarından feragat ederek yaptıkları yerler çok pahalı olmasına rağmen bu yerlerin yeniden insanlara satılması söz konusu.
2001 yılında merkezi hükümet bir kanun çıkardı. Bu Türkiye’nin temel sorunu olan gecekonduların hak sahiplerinin, 1980’li yıllarda tapu tahsis belgesi alan insanların artık bu mülklerin hakları olduğunu kabul eden bir düzenleme bu. Bir bedel karşılığında tapu tahsis belgesi vermiş. Bu belgelerin ise tapuya dönüştürülmesi kararı alınmış. Bu görevler de belediyelere verilmiş. Bu görevi alan belediye 2004 yılında Okmeydanı’nda tapuları vereceğiz vaadini veriyor. Bu vaat karşısında toplum onlara destek vermiş ama halk istediğini alamamış. 2008 yılında bu sefer mevcut tapu taahhüdünde bulunan başkan adayı bu sefer de “Beyoğlu’nun tapularını vereceğiz ve gelişen semt yapıp, büyük değerler oluşturacağız” deyip halkın desteğini alıyor ama halka yine istediği verilmiyor. 2014 senesinde yine “tapularınızı vereceğiz, kentsel dönüşüm tamam” deniyor ama yine olmuyor. Tapu verme girişimlerinde kanunun belirlediği tapu tahsis belgelerinde arsaların tapuları verilmemiş. Bunun yerine arsaların üzerinde var olan binaların ölçümü yapılarak onların da ortak alanları ölçüm dışında tutulmuş. İnsanlarda artık büyük bir güvensizlik var.
SORUNU ÇÖZECEĞİZ
Bu yerel seçimlerde insanlar bu sorunlarının çözülmesini talep ediyor. Bizim de en büyük iddiamız bu dur. İnsanların sahip oldukları tapu tahsis belgelenmiş yerlerin, arsaları ne kadarsa yerinde tapu vermek. Sonrasında burada karar kurulu oluşturup hak sahiplerinden belediyenin ilgili birimlerindeki uzmanlarında, meslek odalarından, STK’lerin temsilcilerinden oluşan bir karar kurulu oluşturmak istiyoruz. Amacımız; vatandaşın isteklerini mahalle birimlerine aktarıp gerekli planlamaların yapılarak insanlara inşaat yapacakları ruhsatları oluşturup onlara vermek.
İnsanlar isterlerse kendi imkânlarıyla belediyenin belirlediği alanlar içinde kamu şirketiyle ortak olabilirler ya da belediyenin hukuki ve danışmanlık yapabileceği denetimli bir özel kurumla da bunları yapabilirler. Eminim ki Beyoğlu’nda çok önemli bir problem olan bu tapu sorununu çözeceğiz.
KAZANACAĞIMA İNANCIM TAM
Beyoğlu İstanbul için Türkiye için çok önemli merkezlerden biri. Türkiye’nin en önemli yüzlerinden biri. O nedenle biz sadece bir ilçeye değil ülkemize bir proje üretmek için kolları sıvadık ve yola çıktık.
Hayatımın çok önemli dönemini Beyoğlu’nda geçirdim. Burada büydüm, çocukluğum gençliğim burada geçti. Burayı çok fazla seviyorum ve katkı sunmak istiyorum. Bununla birlikte tek başına bir şeyleri değiştirmenin mümkün olmadığının da farkındayım. Mutlaka ortak bir ruha ihtiyaç var. Kolektif bir yürüyüşün başarıyı getireceğini ve bunu sürekli kılabileceğini biliyorum. Beyoğlu, böyle bir çabayı ve emeği hak ediyor.