Gürsel Tekin'den Binali Yıldırım'a: Bu kadar korkmanın alemi yok

CHP'li Gürsel Tekin, Erdoğan'ın "CHP çöp demektir, hava kirliliği demektir, susuzluk demektir" sözlerine sert çıktı. Tekin, "AKP belediyesi indragandi demektir. AKP budur" dedi.

Gürsel Tekin'den Binali Yıldırım'a: Bu kadar korkmanın alemi yok

CHP'li Gürsel Tekin, Erdoğan geçen hafta yaptığı bir toplantıda “CHP çöp demektir, çöp yığını demektir, hava kirliliği demektir, susuzluk demektir" sözlerine "AKP belediyesi yolsuzluk demektir. AKP belediyesi ihanet demektir. AKP belediyesi rant için camii yıkmak demektir. AKP belediyesi çadır demektir. Teneke baraka demektir. İnsanları kendi şehrinde sürmek demektir. AKP belediyesi indragandi demektir. AKP budur" dedi.

YURT Gazetesi'nden Özgür Tuğrul'a konuşan Tekin, AKP'ye sert çıktı.

Gürsel Tekin'in röportajının tamamı şöyle;

Sayın Binali Yıldırım AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adayı olarak açıklanmasına rağmen hala TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmedi, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Anayasa’nın 94’üncü maddesi açıkça diyor ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.” Bu kadar açık.

Anayasa yemek tarifi kitabı değil. Kafanıza göre “Orada öyle yazıyor ama ben üç gram az tuz koyayım, 1 kaşık fazla yağ koyayım” diyemezsiniz. Anayasa toplumsal sözleşmedir. Herkesin teminatıdır. Bir kişi çıkıp “Ben anayasayı tanımıyorum, buna da uymayacağım” diyorsa bu “Ben bu milleti tanımıyorum, ben 80 milyondan üstünüm” demektir. Adama “Hayırdır sen Firavun mu oldun” diye sorarlar. Milletin önüne sandık koyarken neye bakıyoruz? Anayasaya bakıyoruz. Oradaki esaslara göre sandıkları koyuyoruz. Vali, kaymakam atarken nereye bakıyoruz? Anayasaya bakıyoruz. Oradaki yetkilere göre atama yapıyoruz. Kimse kafasına göre bir gün gidip Ardahan Valisi olacağım, bu koltuğa oturacağım demiyor. Hakim, Savcı atarken neye bakıyoruz? Gene anayasaya bakıyoruz. Kimse “Vallahi ben anayasayı tanımam, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı artık benim, bundan sonra davaları ben açacağım” demiyor. Bunu yapana deli derler. Anayasa’nın bu hükmüne uymayan da aynı şekilde değerlendirilir. Sayın Binali Yıldırım, bir an önce kurala, kitaba riayet etsin, istifasını versin. Bu kadar korkmanın bir alemi yok. Kimse hiçbir koltukta sonsuza kadar oturamıyor. Koltuğu da kimse mezara götüremiyor. Firavunlar sonsuza kadar koltukta oturamadı, Sayın Binali Yıldırım da oturamaz. Kendisi zaten karayı pek sevmiyor. Dünyada gemileri en çok seven Erzincanlıdır.. Seçimi kaybettikten sonra gider gemiciklerinin kaptan köşküne oturur. Kendi de rahat eder.

Sayın Binali Yıldırım istifa etmezse ne olacak?

Ne olacağını Anayasa söylüyor. Açıkça bu eylemi yasaklıyor. Demek ki sen bunu yapıyorsan artık TBMM Başkanı değilsin. Aynı anda hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı hem TBMM Başkanı olunmaz. Aynı anda hem Cumhurbaşkanı hem TBMM Başkanı olabilir misiniz? Olamazsınız. Mesele bu kadar basit. O koltuk bu kadar karpuzu kaldırmaz. Efendim “ben o koltuğa bu kadar karpuzla oturacağım” derseniz koltuk çöker, yere düşersiniz. O yüzden Sayın Binali Yıldırım mutlaka istifa edecektir ve neticede TBMM kendisine yeni bir başkan seçecek, yasama faaliyeti de devam edecek.

YSK üyelerinin görev sürelerinin uzatılması kamuoyunda çok tartışıldı. Ne düşünüyorsunuz?

Anlaşılmaz bir şeydir. Bu üyeler hangi muhteşem başarıya, nasıl bir parlak işe imza attı ki bunların süreleri uzuyor? Dünyada eşi benzeri olmamış adalette bir seçim mi yönettiler, büyük bir hizmet mi verdiler? Hayır 16 Nisan’da gittiler, mühürsüz seçim skandalına imza attılar. Kanun ve kurallara apaçık aykırı bir hareketin faili oldular. Milli iradeyi gasp etme teşebbüsünde bulundular. 24 Haziran’da yine adil seçim ilkesine asla yakışmayacak kararlarla seçimlere müdahalede bulundular. Dolayısıyla bu heyet zaten aldıkları kararlarla seçim hukuku açısından bir utanç ekibidir.

Bu utanca yeni bir utanç ekleniyor. 80 milyonluk ülkeyiz, 1000 yıllık devlet tarihimiz var diyoruz. Bu zevattan başka bu görevi yapacak bu ülkede insan yok mu? Yetişmiş hukukçumuz, uzmanımız yok mu? Ehliyet ve liyakat sahibi insanlar bulunmuyor mu? O zaman battık demektir. Türkiye çadır devletine işte böyle düşürülür. Bunu kabul etmiyorum. Herkes görev süresince hizmet eder, süre bitince yerine yenileri gelir onlar hizmet etmeye devam eder. Kamu görevi şahıslarla kaim değildir. O gider bu gelir. Yok illa sadece o yapsın diyorsanız ya niyetiniz bozuktur ya da gene milletin başına bir tuzak kurmaya çalışıyorsunuz demektir. O tuzaklar sonra yapanların ayağına dolanır. YSK anonim şirket değil, milletin kurumu. Sayın Erdoğan bu üyeleri çok beğeniyorsa yandaş şirketlerden birinin başına koysun. Birlikte yola devam etsinler.

YSK’nın ceza infaz kurumlarındaki mahkum seçmenlerin oy kullanmasına ilişkin kararı Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu kararı nasıl değerlendirmek gerekir?

Tam bir fiyaskodur. Bu insanlar referandumda oy kullandı, milletvekili seçiminde kullandı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullandı, bugün niye oy kullanamıyor? Cumhurbaşkanı seçebilen bir insan, bir tane belediye başkanı mı seçemiyor? Af dediler, milletin umuduyla oynadılar, sonra ellerine yüzlerine bulaştırdılar, tepkiden korkuyorlar. Sen tepkiden korkunca milletin elinden oy kullanma hakkını alıyorsan o zaman baştan yasakla seçimleri açık ol, dürüst ol. Çıksınlar desinler ki “Bu millet doğru oy kullanmıyor, o yüzden oy kullanma hakkını yasaklıyoruz, her yere biz saraydan herkesi atayacağız.” Bu mantığın sonu burasıdır. YSK milletin seçme hakkını elinden alan bu kararını hızla yok etmeli, vatandaşın elinde kalan son hak olan oy kullanma hakkını korumalıdır.

Gürsel Tekin'den Binali Yıldırım'a: Bu kadar korkmanın alemi yok - Resim : 1

Erdoğan geçen hafta yaptığı bir toplantıda “CHP çöp demektir, çöp yığını demektir, hava kirliliği demektir, susuzluk demektir” dedi. Ne diyorsunuz?

Erdoğan her şeyi söylüyor, rakamlar gerçekleri söylüyor. Karne ortada. Türkiye’nin en yaşanabilir 10 ilçesinin 10’u da CHP’li belediyeler tarafından yönetiliyor. Raporu İnsani Gelişme Vakfı hazırladı. Yönetişim ve saydamlık, sosyal kapsama, ekonomik durum, eğitim, sağlık, sosyal yaşam ve belediye çevresel performans ve ulaşım başlıklarının tamamında CHP’li belediyeler AKP belediyelerine fark atıyor. Şeffafllık bizde, kul hakkını korumak bizde, akılcı yönetim bizde, CHP’nin yönettiği belediyeler pırlanta gibi parlıyor, AKP nereye elini atsa bozuyor. Dünyanın en güzel yerlerinden biri Beyoğlu’nu adeta beton mezara gömdüler. Üsküdar’da rant için camii yıktılar. Fikirtepe’de insanlar çadırda yaşıyor. Esenyurt’ta, AKP’li belediye başkanı bir inşaat şirketine kefil oldu. Gittiler halka teminat verdiler. Dediler ki gelin paranızı bu şirkete verin ev sahibi olun. Halk güvendi, gitti başımı sokacak bir yuvam olsun diye bu şirkete parasını verdi. Ne oldu? Belediye Başkanı istifa etti. Şirketin sahibi FETÖcü çıktı. 30 bin mağdur var. AKP’nin belediyecilik anlayışını anlamak isteyen İstanbul’a baksın. Sayıştay raporuna göre 753 milyon yolsuzluk var. AKP’nin belediyecilik anlayışını anlamak isteyen Bursa’ya baksın. Yeşil Bursa’yı betondan binalar ile gri mezarlığa çevirdiler. AKP’nin belediyecilik anlayışını anlamak isteyen Ankara’ya baksın. Bu milletin 1,5 milyar lirasını ANKAPARK çöplüğüne gömdüler, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Bütün bunlar olurken Erdoğan ne yapıyordu? Saray’da ejder meyvesi mi içiyordu? Dünyadan haberi yok muydu? Vardı. Çünkü AKP’nin belediyecilik anlayışı budur. AKP belediyesi yolsuzluk demektir. AKP belediyesi ihanet demektir. AKP belediyesi rant için camii yıkmak demektir. AKP belediyesi çadır demektir. Teneke baraka demektir. İnsanları kendi şehrinde sürmek demektir. AKP belediyesi indragandi demektir. AKP budur. Şehri betondan mezarlığa gömülsün, ihanet edilsin, vatandaşın evine el konulsun plaza dikilsin diyenlerin adresi de AKP’dir. Şehrinde huzur ve güven içerisinde yaşamak isteyen oyunu CHP’ye verir. Bu kadar basit.

Etiketler
Binali Yıldırım Gürsel Tekin Susuzluk