'AKP ekonomik krizi şovenizm dalgasına çeviriyor'
CHP'li Aykut Erdoğdu, "AKP döneminde Türkiye'ye ekonomide ara istasyon rolü biçildi" dedi.
CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, AKP temsilcilerinin birkaç yıldır yaşanan ekonomik durağanlığı “Türkiye üzerinde oynanan büyük oyun” gibi ifadelerle asılsız komplo teorileriyle anlatma refleksini geliştirdiğini belirterek, “AKP, toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyebilecek bir ekonomik krizi siyaseten bir şovenizm dalgasına çevirmek için çabalıyor” dedi.
AKP’nin iktidarda olduğu dönemde Türkiye ekonomisi içinde dış ticaretin payının artığını bildiren Erdoğdu, ticaret açığı AKP’nin iktidara geldiği 2003 yılında ihmal edilebilir bir seviyedeyken 2003-2008 döneminde ticaret açığına bağımlı bir büyüme seyri yaşandığını kaydetti. 2013-2016 yıllarında ithalatta, bilhassa akaryakıt fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanan bir küçülme söz konusu olmasına rağmen, 2016 Ocak ayından itibaren ithalat hacminde yeniden bir büyüme başladığını anlatan Erdoğdu, 2018 Ocak ayında 25 milyar dolarlık ihracata karşın, ithalatın 43 milyar dolar olduğunu bildirdi.
2015 DIŞINDA AÇIKTA İLK 10’DAYIZ.
Türkiye ekonomisinin son on yıldır 2008’de ulaştığı aylık 25 milyar dolarlık ihracat hacmi seviyesinin altına düştüğünü ve ihracattaki bu düşüşün ancak 2013’de telafi edilebildiğini ve son beş yıldır bu hacmin sabit kaldığına işaret eden Erdoğdu şöyle devam etti:
“AKP döneminde Türkiye dış ticaret açığında 2005 yılı dışında her yıl ilk 10’da yer aldı. Son beş yıldır ise 5 ila 6’ıncı sırada yer alıyor. İhracat hacmindeki bu tıkanma AKP dönemindeki ithalata bağımlı üretim modelinin en somut göstergelerinden biri. Her ne kadar ‘yerlilik ve millilik’ söylemiyle olguların üstü örtülmeye çalışılsa da AKP iktidarı fiilen Türkiye’de yerli ve milli iktisadi altyapının çöküşünün temellerini hazırladı. Ocak 2018’de Türkiye ekonomisi 9 milyar dolarlık ticaret açığı verdi. Son iki aydır dış ticaret açığındaki artışın rekor seviyelere erişmesi, AKP iktidarının ekonomik açıdan en kırılgan bir dönemine girdiğine dair güçlü bir sinyal veriyor.”
İLKEL VE KİRLİ SANAYİ KIRILGANLIK YARATIYOR
Dış ticaret açığına ilişkin kırılganlığın nedeninin AKP döneminde düşük katma değerli ve hammadde işlemeye dönük sektörlerden oluşan “ilkel ve kirli sanayinin” diğer sanayi sektörleri görece küçültmesi olduğunu anlatan Erdoğdu, şunları söyledi:
“AKP döneminde hammaddelerde ticaret açığı, ticaret dengesini bozan temel unsur olarak karşımıza çıkıyor. AKP döneminde küresel ekonomi Türkiye’ye hammaddeye düşük katma değer ekleyerek ve ülkenin doğasını tarumar ederek ihraç eden bir ‘ara istasyon’ rolü biçti. Bu dönemde, düşük katma değerli ihracata yönelen ülke sayısındaki artışa karşın, hammadde fiyatları bu ülkelerin ürettiği tüketim malı fiyatlarını aştığı nispette Türkiye bir dış ticaret açığı sarmalına girdi.”
HAMMADDE FİYATLARI AÇIĞI BÜYÜTÜYOR
Hammadde ticaretindeki seyrin olumlu yansıma yaptığı sektör grubunun 2012-2015 yıllarında düşük ve orta düşük teknolojili gıda, içecek ve tütün ürünleri olduğunu bildiren Erdoğdu, bu sektörler haricindeki imalat sanayi sektörlerinde ise dış ticaret hadlerindeki küçülmenin devam ettiğini söyledi. Erdoğdu, 2015 yılından itibaren ise hem hammadde hem de gıda, içecek ve tütün ürünlerinin dış ticaret hadlerinde dramatik bir küçülme gerçekleştiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Hammadde fiyatlarındaki artış, Türkiye’nin genel ticaret açığını büyütüyor. Bu fiyatlardaki bir düşüş ise sadece düşük ve orta düşük teknolojiyle üretim gerçekleştiren sektörlere fayda sağlıyor. Bu ürün kompozisyonunda bir dönüşüm gerçekleşmediği sürece Türkiye’nin kronik dış ticaret açığını kapatmak mümkün değil. Bu bağlamda petro-kimya başta olmak üzere stratejik hammaddelerin Türkiye’de üretiminin temini ile Tüketim mallarında katma değerin arttırılması, nihai ürün itibariyle yüksek katma değerli üretim gerektiren sektörler kadar Türkiye’nin geleneksel olarak güçlü olduğu emek yoğun sektörlerde üretilen katma değerin arttırılması tartışılmalı. Göreli olarak düşük katma değerli ürün üreten sektörlerde vasıflı emeğin istihdamı da göreli olarak üretilen katma değerin arttırılmasına katkı sunacaktır.”