AKP'li Külünk: Partimiz hayal kırıklığı yaşayabilir
AKP’li Metin Külünk, AKP'nin belediye başkan adaylarını “Millette karşılığı olmayan isimler aday yapıldı” sözleriyle eleştirdi.
AKP’li Metin Külünk, AKP'nin belediye başkan adaylarını “Millette karşılığı olmayan isimler aday yapıldı” sözleriyle eleştirdi.
AKP'nin belediye başkan adaylarını “Millette karşılığı olmayan isimler aday yapıldı” sözleriyle eleştiren AKP’li Metin Külünk, “Sokak kendisiyle inatlaşılmasından hoşlanmaz. Partimiz 31 Mart'ta hayal kırıklığı yaşayabilir” uyarısını yaptı.
AKP Genel Merkezi Siyasi Erdem ve Etik Kurulu Üyesi ve eski İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Damga gazetesine konuştu. “Siyasette en önemli unsur; liyakat, ehliyet ve adalettir” diyen Külünk, AKP'nin liyakat, ehliyet ve adalet sahibi adaylarla yola çıkmadığını ima ederek gelecek seçimlerde hayal kırıklığı yaşayabileceğini ifade etti.
TOPLUMUN BEKLENTİLERİ ÖNEMLİ
Siyasette esas olanın toplumun beklentileri olduğunu anlatan Külünk, “Siyaset aslında doğruları ifade etme sanatıdır. Siyasetin özeleştiri kabiliyeti ve doğruları ifade etme kabiliyeti doğru olduğunda milletle ittifak çok daha güçlü olur. Yoksa siyaset saklambaç oynamanın adı değildir. Ben aslında eleştirmedim, tespit yaptım. Neyin tespitini yaptım? Sokakta gördüklerimin tespitini yaptım. Yani bakkal Mehmet amca ne diyor? Simitçi Ahmet neden bahsediyor? İşadamı Ertuğrul bey ne istiyor? Dolayısıyla siyasette teşkilatlar toplumdan uzak olamaz. Toplumun beklentilerini karşılayabilme noktasında iktidarla bağ kuran güçlü bir mekanizmadır” dedi.
HALK NE ANLAR DİYENLER VAR
Halkla bütünleşme sağlanamadığı taktirde siyasette başarının gelmeyeceğini de vurgulayan Külünk, parti içerisindeki bazı çevrelerin; 'halk teşkilattan ne anlar' cümlesini kurduğunu da iddia etti.
Külünk, “Sanki şöyle bir hava var. Halk parti teşkilatlarına karışamaz gibi bir düşünce var. Teşkilat ise bunun tam zıttı. Yürütme ile sokak arasındaki en güçlü bağdır. Eğer yürütmenin güçlü olmasını istersen teşkilat sokakla bütünleşmelidir. Ben şu cümleyi duydum; 'halk işine baksın teşkilata ne karışır. Onlar ne anlar' cümlesini ben maalesef duydum. Bu cümlenin esas olduğu bir yerde halkın iradesini iktidara taşıma gücü kaybolur” diye konuştu.
BÜTÜN CEMAATLER MEVZİSİNE ÇEKİLMELİDİR
Dini veya farklı tüm cemaatlerin kendi mevzisine çekilerek, devletleşme arzusuna son vermesi gerektiğini de vurgulayan Külünk, şu ifadeleri kullandı: “Açık açık söylüyorum. Sol, sağ fark etmez. Dindar ya da dindar olmayan fark etmez. Türkiye'de sivil yapılar devletleşmeyi seviyor. Halbuki sivil yapı demek özgün ve özgürlük demektir. Sivil yapılar eğer devlette muktedir olmayı tercih ederlerse bu işi tehlikeli bir boyuta götürür. Oysa devlet topluma aittir hepimize aittir. Dolayısıyla iki buçuk yıldır ben bunu anlatıyorum; cemaatler, sivil yapılar devlete dahil olmalı müdahil olmamalı. Devleti ele geçirme mantığı ile hareket etmemeli. Bugün çok ciddi bir zihin ve eylem ahlakı problemimiz var. İdealist bir devlet adamı yetiştirmemiz lazım. İnsanlar grup üzerinden yetişip hareket ederse oraya gittiği yerde topluma göre değil geldiği yere göre hareket eder. Bu yapı üzerinden konuşmalıyız. Bütün cemaatler mevzisine çekilmelidir."
İL BAŞKANLIĞINI YILDIRIM DİLLENDİRDİ
AKP İstanbul İl Başkanlığı için de adının geçtiği hatırlatması üzerine Külünk, söz konusu adaylık dedikodularının kendisinin dışında geliştiğini belirtti. TBMM Başkanı ve İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın kendisinin ismini dillendirdiğini öğrenen Külünk, “İl başkanlığı konusu benim iradem dışında oldu. Binali Yıldırım ve sayın cumhurbaşkanımız arasında böyle bir görüşme olmuş ve Yıldırım'ın gündeme getirmesiyle benim irademin ve bilgimin dışında konuşulmuş. Yoksa çok net ifade etmiştim; hiçbir talebimde beklentim de yok. Dolayısıyla Aralık ayına kadar sürekli iradem dışında ismimin il başkanlığıyla ilgili tartışılmasından dolayı herkese teşekkür ediyorum bu güzel bir şeydir. Binali Bey'in benimle ilgili cümlelerini duyduktan sonra gittim kendisine teşekkür ettim. O da bana düşüncelerini ifade ederek teşekkür etti. Ancak tabii ki her söylenilen olacak diye bir kural yok. Şu an bir il başkanı arkadaşımız var kendisine başarılarılar diliyorum” şeklinde konuştu.
FETÖ İLE MÜCADELE ÇOK ÖNEMLİ
Toplumun beklentilerini karşılarken daima adaletli olmak gerektiğine dikkat çeken Külünk, bu durumu FETÖ operasyonları üzerinden de örneklendirdi. “FETÖ ile mücadele çok önemli” diyen Külünk, mücadele sürecinde kimi masum insanların haksızlığa uğramasının da yanlış olduğunu vurguladı. Külünk, “FETÖ ile mücadelede bir sapma sözkonusu değil. Ama yaklaşık 70 yıllık bir yapının FETÖ'nün 2 yılda tamamen tüketilmesi mümkün değil. Bu mücadele kesintisiz sürmelidir. Öbür taraftan FETÖ'nün arkasındaki akıl oyunu çok fonksiyonlu oynuyor. Karşımızda sadece x yok. X, y ve z var. Dolayısıyla FETÖ ile mücadelede, FETÖ ile hiçbir bağı olmayan insanları da dahil ederek süreç yanıltmasını iyi bilen bir yapı var” açıklamasını yaptı.
OLAN GARİBANA OLDU
FETÖ ile mücadele noktasında yapılan haksızlıkları da ifade eden Külünk, “Biz 2 yıl evvel söyledik; bu örgütle mücadele stratejisini çok iyi belirlemeliyiz. Küçük yerlerde öğretmen veya gariban bir vatandaş bankalarına para yatırdığı için tasfiye olan öğretmen tasfiye oldu ancak o bankalara büyük paralar verenler, zengin olanlar yoluna devam ediyor. Büyük para verenler hayatına devam ediyor, 100 lira verenin hayatı mahvoluyor. Yani olan garibana oluyor. Ama burada şuna dikkat edelim; bir akıl, kirli bir el bu örgütün çelik çekirdiğini saklamak için çalışıyor” dedi.
DEVLET TRAVMA YAŞIYOR
Türkiye'de özellikle 15 Temmuz sürecinin ardından devletin de bir travma içine girdiğini vurgulayan Külünk, “Sosyal olaylarda siyasi olaylarda hangi pencereden baktığınıza bakmak lazım. Ama ortaya bakın. Bu ülke 15 Temmuz gecesi bir işgal girişiminden çıktı. Atlantik ötesi bir yapı tarafından bu ülkeyi kontrol etmek üzere 15 Temmuz gecesi bu millet canını ortaya koyarak teslim aldı. Şimdi devlet bu travmayı atlatmaya çalışıyor. Bu süreçte şüphesiz karşımızdaki yapı bitmedi. O yapı kendini tekrar alana sürmek için olup biten gelişmeleri analiz ediyorlar. Türkiye'de hala sokakta karşılık bulmak, sokağı etkilemek için algı operasyonları yapılıyor” diye konuştu.
AKP MUHALİFLERİ ÜLKEYİ KENDİNE AİT HİSSETMİYOR
Devletin cemaatler gibi herhangi bir siyasi partinin tekelinde olmasının da doğru olmayacağını vurgulayan Külünk, şu an ki tabloda CHP'lilerin ülkeye kendini ait hissetmediğini söyledi. Külünk, “Bir CHP'li ya da başka türlü bir muhalif kendini şu an ülkeye ait hissetmiyor. Hükümet değişikliği sistemi cumhurbaşkanımız gibi güçlü bir liderle toplumun bu anlamdaki tartışmalarını bitirebilecek bir güç. Türkiye'deki kaynak transferinde dar alandan milletin geniş alanına yönelik adımlar atılması Türkiye'yi çok rahatlatır. Herkes kendini bu ülkeye ait hisseder. Dolayısıyla buna eğilmek lazım” dedi.