Engin Altay: Aracımın önü Cumhurbaşkanlığı korumalarınca kesildi
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, İş Bankası'nın Hazineye devri tartışmalarına sert tepki gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, İş Bankası'nın Hazineye devri konusundaki tartışmalara ilişkin, "İş Bankasına çökmek, Türk Ceza Hukukuna, miras hukukuna, anayasaya çökmek, Atatürk'ün vasiyetini ayaklar altında çiğnemek demektir." dedi. Altay, Meclis'te aracının önünün kesildiğini de duyurdu.
Altay, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, dün TBMM Genel Kurulunda, yaklaşık yüz bin aileyi ilgilendiren, "İhlaszedelerler" ile ilgili kanun tekliflerinin doğrudan gündeme alınması önerisinin, AK PARTİ'nin çoğunluğuyla reddedildiğini söyledi.
Altay, 10 Ocak 2019'da çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre, Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğünün; "Cumhurbaşkanı ve aile fertleri ile Cumhurbaşkanı yardımcıları, Bakanlar, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Cumhurbaşkanı'nın korunması talimatı verdiği kişilerin maddi, manevi şahsiyetlerine yönelik her türlü saldırıya karşı, Cumhurbaşkanlığı hizmet mahallerinde ve ikametleri ile her türlü ulaşım aracında, yurt içi ve yurt dışında gerçekleştireceği toplantı, gezi, tören, açılış gibi faaliyetlerde gerekli koruma tertip ve tedbirlerini almak, aldırmakla" sorumlu olacağını anımsattı.
AKLA ÜÇ İSİM GELİYOR
Cumhurbaşkanı'nın, kendine yakın, devlette hiçbir görevi olmayan ve normal şartlarda hiçbir güvenlik riski bulunmayan kişileri, bu kararnameyle koruma zırhına büründürdüğünü savunan Altay, "Burada akla üç isim, Fettah Tamince, Sedat Peker ve fesli Kadir gelir. Bu demokrasilerde görülen bir durum değil. " diye konuştu.
ARACIMIN ÖNÜ KESİLDİ
TBMM yerleşkesinde, Meclise ait arabasının geçen salı Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından önü kesilerek durdurulduğunu belirten Altay, birçok milletvekilinin Meclis içindeki güzergahının Cumhurbaşkanlığı koruma müdürlüğünce değiştirildiğini savundu.
Altay, "Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü aklını başına alsın. TBMM Koruma Müdürlüğünün yetkilerini gelip gasbetmesin. Milletvekillerine yönelik en ufak saygısızlık yaparlarsa TBMM'nin saygınlığını koruma görevini biz de yerine getiririz." dedi.
Altay, demokrasinin tepesindeki sopanın, sokak ekonomisinin tepesine çöktüğünü ileri sürdü. Bakkala, markete müdahale edilmesi yerine gıda maddelerinin maliyetini artıran zamlarla ilgili önlem alınması gerektiğini belirten Altay, "Berat Albayrak manava, markete, bakkala değil akaryakıt, elektrik zamlarına müdahale etsin. Hiç merak etmesin fiyatlar kendiliğinden düşer." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tanzim satış yapabileceklerine yönelik açıklamasını anımsatan Altay, bunun çok önceden İzmir'de CHP'li belediyelerce başlatıldığını söyledi.
KENDİ BECERİKSİZLİKLERİ
Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomide vatandaşın yaşadığı büyük sıkıntılar üzerinden, kendi beceriksizliklerini, devleti yağmalama, talan etme, yandaşları zengin etme politikalarının faturasını bakkala, manava, markete çıkarmak devlet adabıyla bağdaşmaz. Cumhurbaşkanı'nın fiyatlarla ilgili şikayeti varsa önce aynaya bakması lazım. Türkiye ekonomisini teslim ettiği tefecilerin elinden kendini ve Türkiye'yi kurtarması lazım. Sopayla sebze ve meyve fiyatı düşmez. Bir sopa kullanacaksa onu teslim olduğu tefecilere karşı kullanması gerekir. Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin unuttuğu enflasyon canavarını tekrar hortlattı."
Engin Altay, Erdoğan'ın son günlerde "CHP-HDP yakınlaşması" görüşünü çok sık kullandığını, ancak "terörle ilişki konusunda AK PARTİ'den bozuk sicile sahip başka bir parti olmadığını, PKK seviciliği konusunda eline su dökecek başka bir partinin bulunmadığını" iddia etti.
PKK ile mücadeleyi bir kenara bırakıp, 6 milyon oy alan bir partinin milletvekillerini kriminalize etmenin, Türkiye'nin iç barışına zarar vereceğini ileri süren Altay, siyasetin, milliyetçilik, yerlilik, dindarlık üzerinden şekillenmesi halinde, Türkiye'nin bölünebileceğini dile getirdi. Altay, Erdoğan'ın elinde, kimin ne kadar dindar, yerli, milliyetçi olduğunu ölçecek terazi olamayacağını belirterek, "Yerlilik, millilik konusunda en son konuşacak kişi Erdoğan'dır, onunla birlikte sarayın bekçisidir. 20 milyona yakın oy almış ittifaka zillet, illet, kepazelik gibi sıfatlar yakıştırmak siyasi edepsizliktir. Cumhur İttifakı, kendi içinde dumura uğramış, millet için kambur olmuş bir ittifaktır." değerlendirmesinde bulundu.
HDP milletvekillerinin, terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'a, "sayın" diye hitap ettiği için eleştirildiğine işaret eden Altay, "Sayın Öcalan" kavramını siyaset literatürüne ilk kazandıranın Erdoğan olduğunu iddia etti.
Altay, CHP'nin, AK PARTİ, MHP, HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi seçmeniyle sandıkta güç ve iş birliği yaparak, desteğini talep edeceğini vurgulayarak, "(Sen burada niye aday çıkarmıyorsun?) Sana ne? Sen çıkar adaylarını, işine bak. " dedi.
İŞ BANKASI KONUSUNU YENİDEN ISITIYOR
Erdoğan'ın, İş Bankası konusunu yeniden ısıtmak istediğini savunan Altay, mahkeme kararı ve Atatürk'ün el yazısıyla kaleme aldığı vasiyetini gösterdi. Altay, şunları kaydetti:
"Adama şunu derler: Sen ikide bir İş Bankasını gündeme getirip, hisselerini düşürüp, hisse alıp sonra gündemden çekip, hisseler yukarı çıkmak suretiyle manipülasyon mu yapıyorsun, para mı kazanıyorsun diye sorarlar. İş Bankasına çökmek, Türk Ceza Hukukuna, miras hukukuna, anayasaya çökmek demektir. Ülkemizin kurtarıcısı, kurucusu Atatürk'ün vasiyetini ayaklar altında çiğnemek demektir. 82 milyonun vicdanında bunun kabul görmesi mümkün değil."
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın Türkiye ziyaretine ilişkin bir soru üzerine Altay, Çipras'ın ziyaretinden memnuniyet duyduklarını söyledi. Altay, ancak görüşmelerde Kıbrıs, Ege adaları, Doğu Akdeniz'deki petrol aramaları konularının masaya yatırılmadığını, karşılıklı iç politikaya yönelik hamleler yapılarak, iç politikada kendilerine güç devşirmeyi amaçladıklarını öne sürdü.