Bahçeli'den Kocamaz açıklaması: Zillet ittifakının farklı bir boyutu mu?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti'nin Burhanettin Kocamaz'ı Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterememesiyle ilgili konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti'nin Burhanettin Kocamaz'ı Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterememesiyle ilgili konuştu.
Bahçeli, Kocamaz'ın aday olamamasıyla ilgili "Mersin’de Burhanettin Kocamaz Bey'in 17.25 itibariyle isminin verilmemesi hali düşündürücüdür. Bunu kim düşünmelidir? Burhanettin Kocamaz Bey düşünmelidir. Bunu kim düşünmelidir, İYİ Parti genel merkezi düşünmelidir. Burada gerçekten bir ihmal mi vardır veya bir art niyet mi vardır veya zillet ittifakının farklı bir boyutu mu vardır? Bunları hep beraber göreceğiz" yorumunda bulundu.
Meral Akşener: Bu İYİ Parti'ye yapılan bir operasyondur!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilerle akşam yemeğinde buluştu.
Bahçeli'nin gazetecilere yaptığı açıklamalardan satırbaşları:
"AK PARTİ VE MHP ARASINDAKİ GÖNÜL İŞBİRLİĞİ DEVAM EDİYOR"
Sıcağı sıcağına seçim ittifakını sorabilir miyiz? Son olarak 21 ilde ittifak görünüyor. Öyle midir ve ilçelerde durum nedir efendim?
Hepinizin bildiği gibi Yenikapı Ruhu, onun tamamlayıcı bir unsuru olarak Cumhur İttifakı ve arkasından Anayasa değişiklikleri ile halkoylaması daha sonra da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş sürecinde AKP ile MHP arasında bir gönül işbirliği söz konusu olmuştur. Bu hala devam etmektedir. Bu çerçevede 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan mahalli idareler seçimlerinde, 24 Haziran seçimleri gibi yasal bir zemin olmamakla beraber, 'Acaba Cumhur ittifakı anlayışını mahalli idareler seçimlerinde de devam ettirebilir miyiz?' konusu gündeme gelmişti. Karşılıklı kısa bir değerlendirme sonucunda bunun mümkün olabileceği düşünülerek bir çabanın içerisine girilmiştir. Bugün yasamıza göre bütün siyasi partilerimiz adaylarını saat 17.00'ye kadar YSK’ya orada görevlendirilmiş şahıslarla ilçe seçim kurullarına vermiştir. Bu çerçevede başlangıçta konunun açılımına da vesile olabilecek tarzda İstanbul’dan aday göstermeyeceğimizi ifade etmiştik. Daha sonra bunu biraz genişleterek 3 büyükşehirde yani İstanbul, Ankara ve İzmir’de aday göstermeyebileceğimizi ifade ettik. Ardından genişleme süreci şartlar gereğince devam etti ve 30 büyükşehirde üzerinde duruldu. Daha sonraki çalışmalar içerisinde de 30 şehir esas alındı ama diğer tarafta oluşmuş Zillet ittifakı denilen yapılaşma sonrasında 30 ili de aşan bir ittifak anlayışı beraberinde geldi.
“CUMHUR İTTİFAKI BİR ZAFER ELDE ETMEYE KARARLI”
Bu şartlar altında en son rakam bugün itibariyle; toplam belediye sayısı 1389. İlan edilen belediye 851. Cumhur İttifakı 538’dir. Yani bir başka ifadeyle ittifak 30 büyük şehrin dışında ilçeleri de kapsamaktadır. MHP olarak 22 kadın ve 829 erkek adayımız belirlenmiştir. Hem Feti Bey hem de Sadir Beyin temasları sonrasında MHP’nin adayları böyledir. Bu yapı içerisinde Cumhur İttifakı bütün gücünü, varlığını ve birlikteliğini devam ettirerek önümüzdeki günlerde seçimlere hazır hale gelecektir. Ve zannediyorum 31 Mart akşamında da Cumhur ittifakı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini nasıl hayata geçirmişse yerel yönetimlerin önemini de dikkate alarak kalıcı ve istikrarlı bir nitelik kazanmasını sağlayacak güzel bir sonuç ve o sonuçla da bir zafer elde etmeye kararlı görülmektedir.
“İKİ PARTİDE DE DENGELİ VE ADALETLİ BİR YAPILANMA SAĞLANMIŞTIR”
Belediye meclis üyeliklerinde nasıl bir sistem olacak? Orada da bir ortak liste uygulanacak mı?
Evet. Mahalli idareler seçimi çok zor bir seçimdir. Sadece bin 398 belediye başkanlığı değil onun yanında belediye meclis üyelikleri arkasından tamamlayıcı unsur olarak il genel meclisi üyelikleri belirlenmektedir. Ayrıca muhtarların da seçimi olmaktadır. Bu süreç içerisinde belediye başkanlıklarında büyükşehir, alt birimleri olan ilçe belediyeleri dikkate alındığı zaman oluşmuş olan sağduyu birlikteliğini, Cumhur İttifakı beraberliğini, “Belediye meclis üyeliklerine de nasıl taşırız” düşünülmüştür. Geçmişten kazanılan tecrübeler ışığında da iki parti bir araya gelerek, var olan belediye meclis üyeliklerini nüfusa ve o ilçenin büyüklüğüne bağlı olarak belirlemiştir. Söz gelimi bir ilçede 45 belediye meclis üyesi vardır, bir başka ilçede 15’dir veya belde daha aşağıdaki bir rakamdadır. Bunları bir araya getirebilmek açısından da arkadaşlarımız çok yoğun bir çalışma ortamına girmiştir. Belediye meclis üyeliklerinin taksiminde veri 2014 mahalli idareler seçim sonuçları olarak esas alınmıştır. O veri üzerinde nispi temsile dayalı bir anlayışla belediye meclis üyeliklerini dağılımı sağlanmıştır. Ve başarılı bir sonuç elde edilmiştir. Şu an için belediye meclis üyeliklerinde Cumhur İttifakını oluşturan iki partinin dengeli, adaletli bir yapılanması söz konusu olmuştur. Tabii belediye meclis üyeliklerine müracaat çok olur. Herkes bu görevde hizmet sunmak isteyebilir. Onun içinde de her partiye müracaatlar tahminin üzerinde gerçekleşir. Bunu dikkate aldığınızda bu yapılanma içerisinde belediye meclis üyeliklerinde kendisini ifade edememiş arkadaşlarımız tabiatıyla 'Niye yokuz' diye bir üzüntü duyuyorlar. Ama bunlar her seçim döneminde olur. Bu seçim döneminde bu dengeli, adaletli yaklaşıma itirazlar söz konusu olmamıştır. Genel kabul görmek suretiyle tüm il, ilçe ve belde belediyelerindeki meclis üyeliklerini düzenlenmesi de gerçekleşmiştir. Onlar da yine aynı saatlerde ilçe seçim kurullarına görevli kılınan insanlar eliyle ulaştırılmıştır. Şuan için MHP’de belediye meclis üyeliklerinde önemli bir sıkıntı yaşanmamaktadır. AK Parti’den elde edilen bilgilere baktığınızda orada da çok fazla rahatsızlık olmadığı görülmektedir. Burada ifade etmek istediğim konu şudur: Mahalli idareler seçimlerine Cumhur İttifakını oluşturan partiler, huzur içerisinde kendilerine güvenerek, vatandaşla bütünleşmeye hazır hale gelerek birlikte bir sonuç elde etmeyi amaçlamaktadırlar. İnşallah öyle olacaktır.
Partilerin oyları nasıl sayılacak? Hangi parti ne kadar oy aldı nasıl belirlenecek?
Belediye meclis üyeliklerinde oyların partilere göre dağılımı söz konusu değil. Çünkü tek bir liste üzerinde oluşuyor. Diyelim ki Ankara’da Cumhur İttifakı büyükşehir adayı olarak Sayın Özhaseki’ye oy verdik. AK Parti kimlikli büyükşehir adayına oy veriyoruz. Sonra Etimesgut’a geliyoruz… Orada Etimesgut ilçesinde Cumhur İttifakı, MHP kimlikli bir belediye başkanına oy veriyoruz. Sonra da belediye meclis üyeliklerinde -az önce anlattığım 2104 yılı verileri esas alınmak kaydıyla yapılmış olan- adaletli, dengeli bir dağılımla bir araya geliyoruz. O zaman sandığa gittiğiniz vakit oyları nasıl vereceğiz? Büyükşehir için Cumhur ittifakının adayı AK Parti kimliğinde biri olan Özhaseki Bey'e oy vereceğiz. Etimesgut’da MHP kimlikli Cumhur İttifakı adayına oy vereceğiz. Sonra da Etimesgut'ta belediye meclis üyesi olarak ortak listeye oy vermiş olacağız. Dolasıyla tasnifler bu esas üzerinde olacak. Burada Cumhur İttifakı'nın oyu, ruhu, beraberliği dikkate alınıyor. Partiler ise böyle bir yapının içinde yer almak suretiyle bir başarı elde etmeye gayret gösteriyor. Türkiye’nin de ihtiyacı olan budur. Bu başarılıyor.
“31 MART’TA İFADE ETTİĞİMİZ 4 ANA STRATEJİYE UYGUN İSTİŞARELER YAPILDI”
Ortak aday çıkarılınca bazı adaylar geri çekildi. Geri çekilen adaylara bildirimin liderler tarafından yapıldığı iddiaları var. Sizin bu yönde bir telefon görüşmeniz oldu mu? Bir de '31 Mart akşamı zaferle çıkacağız' dediniz. Zafer yüzde kaçtır efendim? Yüzde 52’nin üstü mü yoksa aklınızda zaferle ilgili bir rakam var mıdır?
Şimdi tabii hangi arkadaşımızın belediye başkanı olarak görevlendirileceği konusuna fert temelini esas alarak genel başkanlar bir yorum getirmiyor. Görevlendirdiğimiz arkadaşlar bu konuda tam yetkililer. Sadir Bey ve Feti Bey'e bu konuda yetki verildikten sonra 'Gelin bakalım, kullandığınız bu yetki şöyle böyle oldu” demek siyasi anlayış ve terbiyemizle bağdaşmaz. Arkadaşlarımız bu konuda çok hassas davranmıştır, adaylar belirlenmiştir. Bazı yerlerde de oluşmuş Zillet İttifakının yapısına göre, orada en güçlü parti hangisi ise onun etrafında birleşilerek sonuç alınması düşünülmüştür. İşte 14 oldu, 30 oldu… Şöyle oldu böyle oldu rakamlar üzerinde değerlendirme yapıyorsunuz… O genişlemeler hattı zatında; Cumhur İttifakı'nın sonuç elde edebilmesi açısından Türkiye’de zillet ittifakına mahalli idarelerin yönetimini kazandırmamak amacıyla düşünülmüş bir siyasi taktirdir. O sebepten dolayı her partinin kendi adayıyla seçime gireceği yerler vardır, bu şekilde yapılan yerler vardır.
31 Ağustos’da’da Etimesgut’ta 4 stratejik hedefimizi ifade etmiştik. O ana strateji ye uygun tarzda istişarelerle mesele götürülmüştür. Zaman zaman Cumhurbaşkanının talebi üzerine bir araya gelinmiştir. Genel değerlendirmeler üzerinde durulmuştur. O değerlendirmeler ışığında da arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı Osmaniye’de aday göstermeyeceklerini ifade etti. Biz de teşekkür ettik. Rize’de biz aday göstermedik. Böyle bir gönül hoşnutluğu oluşturmak istemişizdir. Ama gerçeği dikkate alırsanız Osmaniye’de AKP’nin ilçe ve köylerinde aldığı oy, MHP den fazladır. Orada iki milletvekilini AK Parti çıkarmıştır, bir milletvekilini MHP çıkarmıştır. Bu gerçek ortadadır. Merkezde MHP belediyeyi kazandığı için AKP diğer yerlerde aday koymuştur ama merkezde koymamıştır. Aday gösterebilirlerdi, oy çoklukları da vardı ama kendi teşkilatlarını ve dava arkadaşlarını bu manada zannediyorum hoşgörülü davranmaya davet etmişlerdir. Onlarda da genel kabul görüldüğü ifade edilmiştir. Dolasıyla Rize’de bizim adayımız yok Osmaniye’de de AKP’nin adayı yok.
ORTAK MİTİNGE BİNALİ YILDIRIM VURGUSU:
"İSTANBUL'DA YENİKAPI GİBİ MUHTEŞEM BİR MİTİNG ‘YILDIRIM’ GİBİ ÇAKAR"
Ortak miting sadece Anka’da mı olacak ve bir tarih var mı?
Planlama genellikle Cumhur İttifakı'nın ağırlıklı partisi AKP olduğu için onların çalışma düzenine uygun tarzda yapılıyor. Eğer isterlerse Ankara, İstanbul ve başka şehirler bizim de takvim uygun düşerse görüşülebilir... Aynen Yenikapı'daki gibi muhteşem bir beraberliği İstanbul'da gerçekleştirebiliriz. Öyle bir miting İstanbul'da 'yıldırım' gibi çakar…
Bu süreçte başında itibaren farklı noktalar oldu, bazı ayak sürümeler oldu tabiri caizse… Daha sonraki süreç içinde bir yerde daha sonra açıldı ve 4 ayaklı stratejiyi dolduracak şekilde listeler verildi. Gelinen aşamada neticeden memnun musunuz? O hassasiyetlerinizi karşıladı mı?
Karşılamamış olsa bugün müşterek bir imzaya dayalı listemizi YSK ve ilçe seçim kurullarına vermezdik. O süreçte beraberlik devam etmiştir. Cumhur İttifakı anlayışı devam etmiştir ve sonuçtan biz MHP olarak memnunuz. Buradan da sonuç alacağımız kanaatindeyiz. Cumhur İttifakı'yla ilgili ikinci bir soru vardı? Orada bir formül geliştirmiştik: x artı y eşittir z şeklinde. Bu 24 Haziran seçimleriyle alakalıdır. Orada x’i AKP, y’yi biz temsil ediyorduk. Eşittir veya fazladır dediğiniz taktirde o da Cumhur İttifakı'nın toplam oyudur. z yüzde 52 ye tekabül etmektedir. Onun altına düşmemek ara hedeftir. Bunu daha da artıracağımızı, 1 Nisan'dan itibaren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin çok daha güçlü uygulamalarını sağlamak amacıyla yüzde 52’nin üzerinde oy alacağımızı düşünmekteyiz. İnşallah bunu da başaracağız.
Millet ittifakıyla illerde de karşı karşıya gelinecek. Cumhur İttifakı bu anlamda genişledi. 31 Mart’ta bu konuda nasıl bir tablo çıkmasını öngörüyorsunuz?
Az önce ifade ettiğim gibi x artı y eşittir z veya büyüktür z dediğimiz taktirde, bu Cumhur İttifakı'nın ikili üçlü veya yeni tabiriyle sandıkta ittifak – ne demekse- onların karşısında olup sonuç almayı hedeflemektedir. Ne kadar oy alacağımızı bugünkü şartlar altında millet iradesine saygı gereği şu kadar olacaktır diye kestirip atmak veya bir kamuoyu araştırması şekliyle de kamuoyunu yanıltmayı kendimize yontmaya da gerek yok. Şurada 40 güne yakın süre kaldı.
"GELİN HELALLEŞELİM"
İYİ Parti'nin Mersin’de aday gösteremediğini öğrendik. Bu bilinçli yapılan bir şey mi yoksa bir hata mı? Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Burhanettin Kocamaz Bey uzun yıllar MHP’nin Tarsus ve büyükşehir belediye başkanlığını yapmış olan bir arkadaşımızdır. Hem siyasi tecrübesi vardır hem de belediyecilik anlayışında yüksek bir tecrübeye sahiptir. Seçimlerin ne şekilde olması gerektiği konusunu bilenlerden birisidir. Böyle bir durumda Mersin’de Burhanettin Kocamaz Bey'in 17.25 itibariyle isminin verilmemesi hali düşündürücüdür. Bunu kim düşünmelidir? Burhanettin Kocamaz Bey düşünmelidir. Bunu kim düşünmelidir, İYİ Parti genel merkezi düşünmelidir. Burada gerçekten bir ihmal mi vardır veya bir art niyet mi vardır veya zillet ittifakının farklı bir boyutu mu vardır? Bunları hep beraber göreceğiz. Bize göre Burhanettin Kocamaz Bey tecrübeli bir belediye başkan adayıydı. Bu seçimde de 50 yıllık siyasi partisinden ayrılmanın üzüntüsüyle başka bir partiden aday olmayı düşünmüştü. Bana göre siyasi hayatımızda Mersin açısından bir kayıp olmuştur. Burhanettin Kocamaz Bey'e destek veren insanların artık bu gerçeği görerek -bizim Adana’da 50’nci yıldönümümüzde yaptığımız büyük bir davetimiz oldu biliyorsunuz- yarından itibaren o davete icabet etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tekraren de söylüyorum: Gelin hep beraber olalım bir daha helalleşelim. Bu defa Mersin’i daha güçlü bir şekliyle alalım derim.
Davet Burhanettin Bey'e de açık o zaman...
Herkese açık. Hali hazırda ülkede nefes alan her insanımıza açıktır ama nefes alan insanlar da virüs taşıyorsa ona da dikkat edeceğiz.
HDP'NİN ADAY ÇIKARMAMASI:
BU CHP İÇİNDEKİ KEMALİST UNSURLARIN RAHATSIZLIĞINI ÖRTMEK İÇİN KURULAN BİR TEZGAH
HDP aday çıkarmayacağı illerin sayısını artırdı. Bu stratejiyi nasıl değerlendirirsiniz? CHP, HDP İYİ parti birlikteliğinin bir kanıtı görülebilir mi?
CHP-İYİ Parti ve genelde zillet ittifakının özellikle kamuoyunda çok tartışılır hale gelmesi; bundan da CHP’nin Kemalist unsur taşıyan seçmen ve parti yöneticilerinin rahatsızlığının üstünü örtmek maksadıyla HDP tarafından kurulmuş bir tezgahtır. Bu tezgaha düşmemek lazımdır. Kalkıp da üç büyükşehirde aday çıkarmayacaksınız ama bir küçük yerde aday çıkartacaksın. Biz de zannedeceğiz ki PKK’nın siyasal unsuru Türkiye'de demokratik bir parti olarak seçimlere katılıyor. Bizde de bu kadar saflık yok!
"TÜRKİYE'NİN EKONOMİSİNİ 'SİYASET TÜRLÜSÜ'NE DÖNÜŞTÜRMENİN MANASI YOK"
Ben domates biber sormak istiyorum. Vatandaşlardan eleştiri geliyor marketlerdeki yüksek fiyatlandırmayla ilgili… Alışverişe gidiyor musunuz, marketlere bakıyor musunuz? Tanzim satışları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Vallahi 'ben pazara gidiyorum, marketlere gidiyorum evin ihtiyacı olan biberi, patlıcanı alıyorum' der isem siyaseten yalan söylemiş olurum öyle bir olay yok. Çünkü evde kimse yok. Eve götürdüğümde bunu yapacak insan olmadığına göre çarşıda bunun hazırı varken niye eve kadar taşıyayım değil mi? Bu domates, patlıcan, soğan meselesi siyasetin yeni figürleri olarak ortaya çıktı. Yani vatandaşa televizyonlarda soruyorlar. Örneğin 15. dereceden bir memur ayda veya günde ne kadar soğan tüketiyor onu bilen yok! Ama herkeste bir soğan edebiyatı var. Bunun nasıl üretildiğini, yaşanan sel felaketlerini, hortumları, kasırgaları ve buna benzer tabii afetleri dikkate alarak, üretilmiş olanların nasıl imha olduğunu veya üretim aşamasında nasıl yok olduğunu, bunun karşılığında devletten ne gibi taleplerde bulunduklarını bunu iddia eden bütün siyasiler bilmektedir. O bakımdan Türkiye’nin ekonomik verilerini domates, soğan, patlıcanla –Anadolu’da eski tabir olarak güveç derlerdi şimdi yeni tabir olarak türlü diyorlar- siyaset türlüsüne dönüştürmenin bir manası yok. Soğan bellidir, patlıcanı yiyen bellidir. İhtiyacı olmadığı halde ‘Bugün patlıcan yemedim’ diye kimse ölmüyor. Yarın yer ama bunu bir seçim döneminde fakir fukaranın edebiyatı haline dönüştürerek farklı bir noktaya gelmelerini doğru bulmuyorum.
Bu ne demektir? Türkiye’de ekonomik sorunların tamamen kaldırıldığı anlamını taşımaz. O ayrı bir konudur. Bunu iyi bilmek ve tartmak lazımdır. Türkiye’de uygulanan ekonomi politikası beş amaç üzerine inşa edilir. Bir tanesi ekonomik büyüme ve kalkınma, bir tanesi tam istihdam, bir diğeri fiyat istikrarı bir diğeri adil gelir dağılımı ve biri de ödemeler dengesidir. Bu beş amaç üzerinde ekonomi politikası geliştirilir. Bunların hepsini bir arada yapabilmek sihirli bir beşi bulmak demektir. Bu toplum hayatında ve devlet yönetiminde bulunamaz. Hal böyle olunca, bu beş amaçlı ekonomi politika araçlarından siyasi anlayışınıza, Türkiye gerçeğine uygun çözüm üretiminde kullanacağınız amaçlar olabilir. Mesela ekonomik büyümeden vazgeçmeyebilirsiniz. Ekonomik büyümeyi sağlıyorsanız tam istihdam yani işsizliği de çözmeyi düşünebilirsiniz. Bütün bunlarla beraber fiyat istikrarını da bir araya getiriyorsunuz işte size üçlü bir sihirli amaç bütünü. Bunlardan ilerleyen günlerde gelir dağılımındaki adaletsizliği düzeltebilecek politikalar üretebilirsiniz. Dış ödemeler dengesindeki açıkların nasıl ve ne zaman kaldırılabileceğini, küçültebileceğini düşünebilirsiniz. Bununla ilgili olarak da döviz piyasasını, uluslararası ilişkileri göz önüne alacak bir yapılanmaya gidersiniz. Şimdi gerçekler böyle iken bunu bilimsel yönden anlatması gereken şahsiyetler domates, patlıcanla bunu izah ederse bu alay konusu olur. Gelin bunu ekonomik politikasının araçları olarak ele alalım. Yani bu ülkede fiyat istikrarını nasıl sağlayacağız? Ne yapacağız?
"ŞİMDİ KEMAL DERVİŞ MASADA DEĞİL AMA SURETİ MASADA GİBİ GÖZÜKÜYOR"
Şimdi bütün bunlara dikkat alırken geçmiş dönemde yaşadığımız bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hepinizin hatırlayacağı gibi 2001 yılında Türkiye'de ekonomik kriz yaşanmıştı. Bu krizde MHP 57. Hükümette sorumluluk üstlenmişti. Ama o günkü propaganda araçları; bir kitapçığın Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a atılmasıyla ilgili bir gerekçe ortaya koymak suretiyle Türkiye’de ekonomik krizin çözümünü, çözümsüzlüğe doğru götürmek arzusu taşıyan bir anlayış söz konusu oldu. Böyle bir dönem içerisinde Gazi Erçel görevinden alındı, Hazine müsteşarı görevden alındı. Yeni politikalar üretilmek, bazı kararlar alınmak istendi. Bütün bunlarla ilgili de krizin nasıl aşılacağı düşünüldü, planı yapıldı, uygulaması ortaya konuldu. Ve şimdi bir şey söylüyorum ve burayı dikkate almanızı istiyorum. Araştırmanız size aittir. O günkü yönetimde bulunan insanlarla da bunu tartışıp konuşabilirsiniz:
4 Temmuz 2002 tarihinde Başbakanlık Konutu'nda Sayın rahmetli Başbakan Bülent Ecevit’in başkanlığında başbakan yardımcıları, ilgili bakanlar, ekonomi yönetiminde söz sahibi olan bürokratlar hep beraber bir araya gelindi. Biz ve bizi temsilen arkadaşlarımız da oradaydı. İlgili bakan arkadaşlarımız olduğu gibi DPT müsteşarları da orada bulundu. Konu ekonomik krizin nasıl aşılacağı... Bunun ayrıntılarına girmek istemiyorum çünkü sabahı buluruz. Çünkü o ekonomik kriz yarım saatte anlatılacak bir konu değil. Öncesi var sonrası var. Ama ben bir anı size söylemek istiyorum:
Rahmetli Ecevit oradaki yetkililere bir soru yöneltti, 'Bu ekonomik krizi nasıl aşarız? Bürokrasideki ve kıymetli bakan arkadaşlarımızın bir önerisi var mıdır?' dedi. Türkiye’ye sipariş edilmiş olan Sayın Kemal Derviş bir cümle sarf etti: 'Efendim yeni bir senaryoya ihtiyacımız var.' Ecevit merak etti, 'Ne gibi bir senaryo' diye sordu. Birisi de 'Efendim onu doktorunuz bilir' dedi. Sonrasını biliyorsunuz. Rahmetli Ecevit'in hastane hayatı… Ecevit’siz hükümet, MHP’siz yönetim vs gibi kavramlarla Türkiye nereye getirildi. Ardından önce 7 Temmuz günü DSP’den 5 kişi istifa etti… Sonra istifalar devam etti. 30'u buldu. O zaman ben de Malatya'ya siyasi geziye gidiyorum. Darende’de halka hitap ederken DSP’den ayrılmış olan milletvekillerinin tekrar partilerine dönmelerini istedim. Türkiye’nin gelecekte yaşayabileceği krizlerin derinliği bağlamında. Ama o süreç devam etti ve istifa edenlerin sayısı 62’yi buldu. Buldu ama bu arada organizasyonu yönlendiren ama içinde olmayan Kemal Derviş dışında DSP'den ayrılmış olan milletvekilleri 62 kişi olarak Yeni Türkiye Partisi’ni kurdular ve başına da İsmail Cem Bey'i getirdiler. Ondan sonraki siyasi hayatı siz araştırın bakın…
Şimdi; Kemal Derviş masada değil ama sureti masada gibi gözüküyor. Yeni yeni oyunlar, yeni yeni tezgahlar. Adına Trump mı derseniz ne derseniz deyin bir şeyler oluyor Türkiye’de…O sebepten dolayı bazıları bu gibi konulara alet olmasın! Çizilen senaryonun arkasını önünü görsün. Bunu soğanla, patlıcanla izaha kalkmasın. Yaşanan gerçekler vardır. Atılan bir Anayasa kitapçığının nelere mal olduğunu şimdi soğanla, patlıcanla ilişkilendirerek Türkiye’yi anlaşılmaz bir ülke haline dönüştürmenin de bir manası yoktur.
"Doktoru bilir" diyen kimdi efendim?
Şimdilik söylemeyeyim. Söylersem yeni bir spekülasyon olur. Ama senaryoyu kuran kişi Kemal Derviş denilen adamdır.
Hüsamettin Özkan aklıma geldi?
Hüsamettin Özkan onu demez çünkü Ecevit’i çok sever.
Anlattığınız günlerle kıyaslarsak özellikle CHP yerel seçimlere giderken bir aday tartışmasıyla gündemde. Karşısında bir DSP belirmiş vaziyette. Biraz ilahi adalet gibi mi acaba CHP açısından?
Tabii her şey cenabı Allah’ın taktiridir de, biraz da siyasetçilerin kabahatidir. Onun için olayları hep beraber görüyoruz. Siyasette çeşit çeşit olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Bir ABD filmi vardı size seyahatler sırasında anlatmış da olabilirim. Vietnam’da harbe katılmış 5 kişi. Terhis olup ABD’ye geliyorlar. Önemli bir mücadele vermiş insanlar ama geçim derdine düşüyorlar. Ne yapacağız derken birisi, 'soygun yapalım' diyor ve beşi bir araya gelip ABD’de çok büyük bir soygun gerçekleştiriyorlar. Fakat sonra 'soygunu yaptık ama bunu hemen kullanmaya kalkarsak FBI, CIA bizi yakalar. Onun için dikkatli olalım, bekletelim. Paraları bir tabutun içine koyup kiliseye götürelim gerekli işlemlerden sonra gömelim. 1, 2 sene sonra da alalım' diyorlar. Gidip işlemleri yapıyor bir kiliseye giriyorlar. Tabut önlerinde içi ağzına kadar dolar dolu. Papaz konuşuyor şöyle böyle derken en sonunda 'Tanrı verdiği gibi almasını da bilir, amin. Verin bunu fırına' diyor. Meğer yanlış kiliseye girmişler. Şimdi siyasette de Tanrı verdiği gibi almasını da biliyor canım.
AK PARTİ’DE YENİ OLUŞUM:
"KARİKATÜRLERDE ‘SNIFF SNIFF’ YAZAR, O SİYASİ KOKUYU ALIRLAR"
Bir yandan yeni siyasi oluşumlardan söz ediliyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başkabakan Davutoğlu’nun da aralarında bulunduğu bir oluşumdan söz ediliyor...
Bu her zaman söz konusu olabilir. Kişilendirme bağlamında almamak lazım. Siyasi hedefleri taşıyan insanlar, mevcut siyasi zeminde yer bulamıyorlarsa siyasette bir boşluk doğduğunu, yeni bir oluşuma ihtiyaç olduğunu söylerler. Karikatürlerde görürsünüz. ‘Snıff snıff’ yazar. O siyasi kokuyu ararlar. Bir bakarsınız ki üç beş kişi düşer buraya ve derler ki “Yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç var”. 103 siyasi parti var ve kapanan parti 70'in üzerinde. Bu hep anlattığım hikayeden kaynaklanır. Siyasi oluşum, yeni bir siyasete ihtiyaç var. Bu bizde de denendi ama biz Allah'a şükür 50. yılımızı kutladık. Siyasi oluşuma ihtiyaç var diyenler de işte sağda solda… Adamo’nun şarkısı gibi.. 'Her yerde kar var' diyor ben de her yerde ülkücü var diyorum. Artık ne diyebilirim.
"BEYPAZARINDA BAZI EVLER YIKIDI AMA MUSTAFA İLE BİZ KAYA GİBİ YANYANA DURUYORUZ"
Başbakan Yardımcılığı döneminizde Mansur Yavaş Beypazarı Belediye Başkanı'ydı. Büyük bir proje yapıldı binalar restore edildi. Siz o gün Başbakan Yardımcısı olarak attığınız imzayla Yavaş’ın önünü açtınız, bu pek zikredilmiyor...
Bunu bizim anlatacak halimiz yok. İnsan yaptığını değil yapacaklarını anlatırsa erdemli olur. Şimdi yanımda oturuyor Mustafa Kalaycı Bey. O kaynakları Başbakanlık Tanıtma Fonu'na göre temin edip aktaran ve o hizmetleri sunan kişi Konya milletvekilimiz, genel başkan yardımcımız Mustafa Kalaycı’dır. Başbakanlıkta beraber çalıştığımız bir arkadaşımızdır. Aradan kaç yıl geçti! Beypazarı’nda evler duruyor, kimisi yıkılmış, kimisi çökmüş. Ama Mustafa’yla biz kaya gibi yan yana duruyoruz.
AKLINDAN HİÇ ÇIKMAYAN
Söğüt’te bir üniversite projeniz vardı alırsanız gerçekleştirir misiniz?
Vallahi o aklımdan hiç çıkmıyor. Türk Ata Üniversitesi. Söğüt’te Ertuğrul Gazi Han'ın bulunduğu yerin arkasında Söğüt’e bakan bir yerde arazisi de var. Önüne gelen üniversite kurdu ama biz bunu başaramadık. Bir fırsat doğarsa yapacağım Allah'ın izniyle. Adı da Türk Ata Üniversitesi olacak. Bu üniversiteye Türk cumhuriyetlerinden 2 bin öğrenciyi Türkiye'ye getirip Ertuğrul Gazi ruhuyla onların yetişmesine katkı sağlayıp ülkelerine göndereceğiz Allah nasip ederse. Sabırla bekliyoruz.
MECLİS BAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Meclis başkanlığı seçimi gündemde. Bir açıklama yaptınız ama Sayın Cumhurbaşkanı ile bir görüşmeniz oldu. Bu konu gündeme geldi mi? Partinin adayını sizinle paylaştı mı? Çok fazla isim telaffuz ediliyor. Kulislerde hala MHP bu isme sıcak bakmıyor gibi yorumlar yapılıyor.
Hayır efendim yok. Neden yok? Çünkü Cumhurbaşkanı ile olan görüşmelerimiz sırasında bu konu gündeme gelmemiştir. Ondan evvel de bizim Özhaseki Bey'in seçim bürosunu ziyaretimiz sırasında yaptığımız açıklamada, Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP kimi aday gösteriyorsa 49 milletvekilimiz ile ona destek vereceğiz demiştik. Burada MHP’nin aday şu olsun, bu olsun bu olmasın şeklindeki böyle siyasi bilardo topu gibi ortada dolaşmasına fırsat vermemek için bunu söyledik. Buyursunlar kimi istiyorlarsa pazar günü getirirler ismi kamuoyuna duyururlar biz de 49 arkadaşımızla o gün orada bulunan kaç kişiyse elimizi kaldırıp kendileriyle beraber 'Meclis başkanımız budur' diyebiliriz. Onun için herhangi bir rezervimiz yok. Herhangi bir kişi üzerinde şu olsun gibi bir düşüncemiz yok. Taktir Cumhurbaşkanın ve AKP yönetiminindir. Onlar ne derlerse biz ona uyacağız. Cumhur ittifakı olarak da ayrı bir tartışma açmanın da gereği yoktur.
HANGİ KOŞULDA KADIN BAŞKAN?
Kadın başkana bakışınız nasıl olur?
Kadının siyasette olmasını arzuluyoruz. Burada iki kadın milletvekilimiz var. Belediye başkanı, Bakan da olabilirler aynı zamanda Meclis Başkanı da olabilirler. Sıra saygı esasına göre beklerseniz her şey olur.
"YENİ ASKERLİK SİSTEMİNE İTİRAZIMIZ OLMAZ"
Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı “Fırat’ın doğusuna operasyon her an olabilir” dedi. O günlerde hemen olacak gözüyle bakılıyordu ama ABD’nin adımları, Soçi sonrasında biraz durdu. Bölgedeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni askerlik sistemi tartışmalarını da sormak istiyorum.
Gürültüyle eve girerseniz evde kalanların hepsini uyandırırsınız. Bırak Türkiye sessiz ve derinden gitsin. Yeni askerlik sistemi kararını aldılar ve hayata da geçiriyorlar. Ona bizim itirazımız olmaz.
Efendim Adana’da helalleşme çağrısı yaptınız. Bunun ardından partiye dönüşler oluyor mu?
Evet oluyor. İllerde ilçelerde. Fakat Meclis'ten henüz yok. Biz 49 kişiyiz bir ara 50 olduk.