İstanbul'da sonucu onlar belirleyecek

Hürriyet yazarı Sedat Ergin "31 Mart öncesi üç büyük ilde durum" başlıklı yazı dizisinde İstanbul'daki son durumu aktardı.

İstanbul'da sonucu onlar belirleyecek

Sedat Ergin, İstanbul'da AKP ve CHP oylarının gerilediğini, seçimin sonucunu İYİ Parti ve Kürt seçmenlerin belirleyeceğini yazdı.

İŞTE ERGİN'İN YEREL SEÇİME DAİR YAZISI

31 Mart tarihinde yapılacak yerel seçimlerin en kritik geçeceği, herkesin dikkatini öncelikle çevireceği şehir İstanbul olacaktır. İstanbul’daki yerel seçimler, geçmişte ülkedeki siyasi gidişatın doğrultusunu belirleyen, nehrin yatağını değiştiren stratejik sonuçlar doğurmuştur.


İSTANBUL’DA SONUCU AK PARTİ VE CHP DIŞINDAKİ AKTÖRLER BELİRLEYECEK

Örneğin, İstanbul’da 1973 belediye başkanlığı seçimini CHP adayı Ahmet İsvan’ın kazanması o dönemde ülkedeki siyasi iklimi köklü bir şekilde etkilemiş, CHP’nin 1977’deki genel seçimde yüzde 41.38 oranıyla sandıktan birinci çıkmasının önünü açmıştır. Keza 1994 yılındaki yerel seçimde Refah Partisi adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı seçilmesi RP’nin 1995 genel seçiminde 21.38 oranıyla birinciliği kazanmasının habercisi olmuştur. İstanbul’daki sonuç bu yönüyle, Erdoğan’ı 2002 seçimiyle önce başbakanlık ve ardından cumhurbaşkanlığı dönemlerine taşıyan siyasi devinimi de tetiklemiştir.

İstanbul’daki seçimi diğer illerden ayıran pek çok etken var. Bu seçimde İstanbul’daki kayıtlı seçmen sayısı 10 milyon 560 bin 608. Türkiye’de bu seçimde kayıtlı toplam seçmen sayısının 57 milyon 56 bin olduğu dikkate alınırsa, ülkedeki her 100 seçmenden 18’i İstanbul’da oy kullanacaktır. Aldığı yoğun göç olgusu ışığında İstanbul’u Türkiye’nin küçük bir ölçeği olarak kabul edersek, bu ilde sandıkta beliren tablo Türkiye genelindeki siyasi güç dengesini okumak açısından da önemli bir gösterge oluşturuyor.

İSTANBUL’DA İLK KEZ YERELDE İTTİFAKLAR YARIŞIYOR


İstanbul’da ilk kez büyük partilerin ittifaklar halinde girecekleri bir yerel seçime tanıklık edeceğiz. Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı seçiminde kurulan ‘cumhur’ ve ‘millet’ ittifakları bu kez İstanbul’daki yerel seçimde de karşı karşıya geliyor. Yarış AK Parti ve MHP’nin desteklediği Binali Yıldırımile karşısında CHP-İYİ Parti ittifakının desteklediği Ekrem İmamoğlu arasında geçecek.

Bu yazıda İstanbul’daki seçimin sonucuna dönük bir tahminde bulunmak gibi bir amacımız yok. Yapmak istediğimiz, 2010’lu yıllar içinde bu ilde yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile son anayasa referandumunda partilerin güç dengelerinin nasıl seyrettiğine somut veriler üzerinden bakmak, bu çerçevede 31 Mart’ta aktörlerin nasıl bir siyasi destek zemininde yarışa girdiklerini değerlendirmektir.

İstanbul'da sonucu onlar belirleyecek - Resim : 1

AK PARTİ OYU İSTANBUL’DA KİLİTLENDİ


AK Parti ile başlayalım. İktidar partisi, 2011 genel seçiminde İstanbul’da aldığı 3 milyon 916 bin oydan sonra -olağanüstü koşullarda gerçekleşen 1 Kasım 2015 seçimindeki 4 milyon 381 bin oy istisna olarak alınırsa- hiçbir genel seçimde bu rakamın üstüne çıkamamıştır. Örneğin, geçen yıl yapılan 24 Haziran seçiminde AK Parti’nin bu ilde aldığı 3 milyon 882 bin oy, 2011 seçimindeki 3 milyon 916 bin oyun 34 bin kadar altındadır. İstanbul’da seçmen sayısının bu iki seçim arasında 1 milyon 176 bin arttığı hesaba katılırsa, AK Parti’nin oyu aslında reel olarak buradaki farkın da üstünde bir oranda gerilemiştir. Nitekim bu partinin İstanbul’da sandıktaki oranı yüzde 49.35’ten yüzde 42.41’e inmiştir.

AK Parti’nin yakın zamanda İstanbul’da yaşadığı en büyük sıkıntı 2017 anayasa referandumunu ‘ret’ cephesine kaybetmesiydi. Referandumda bu ilde ‘hayır’ oyları ‘evet’ oylarına yaklaşık 250 bin kadar üstünlük sağlamıştır. AK Parti’nin güçlü olduğu birçok ilçede ‘evet’ oyları AK Parti’nin 1 Kasım 2015’teki oyunun bile gerisinde kalmıştır. Özetle, AK Parti’nin 2010’lu yılların ortalarından itibaren İstanbul’da yüzde 40-42 bandında kilitlendiğini söylemek hata olmaz.

2018 Haziran ayı genel seçimindeki güç dengesi esas alındığında, İstanbul’da AK Parti+MHP toplamı kâğıt üstünde yüzde 50 eşiğinin biraz üstünde görünüyor. Bu, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde İstanbul’da aldığı ‘mutlak’ yüzde 50 oranıyla neredeyse kesinlik içinde örtüşüyor. Burada ‘cumhur ittifakı’ açısından yaşamsal soru, AK Parti’nin yanı sıra MHP tabanının blok olarak desteğini Binali Yıldırım’a verip vermeyeceği meselesinde karşımıza çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki şekillenen kalıbın kendisini aynen tekrarlaması halinde Binali Yıldırım’ın işi kısmen kolaylaşacaktır.

MHP’nin İstanbul’daki oyu geçen 8 yıl zarfında genelde 7.5-9.5 bandında seyretmiştir. Devlet Bahçeli’nin partisi son seçimde İstanbul’da İYİ Parti’ye belli miktarda bir oy kaptırmış olsa da AK Parti’den kendisine gelen tepki oylarıyla bu açığı kapatabilmiştir. MHP’nin İstanbul’daki bir avantajı AK Parti tabanının yönelebildiği ikinci adres olabilmesindedir. Son seçimde AK Parti’nin bu ilde geleneksel olarak güçlü olduğu Sultanbeyli ve Arnavutköy gibi bazı ilçelerde gerilerken MHP’nin oyunu arttırabilmiş olması bu yönelişin açık bir kanıtıdır.

CHP DE İSTANBUL’DA GERİLEME SÜRECİNDE

CHP açısından bakıldığında, ana muhalefet partisinin -2014 yerel seçimi istisna tutulursa- İstanbul’da 2010’lu yıllarda genelde 2.5 milyonluk bir seçmen desteği bandında kilitlendiği ortaya çıkıyor. 2011’de 2 milyon 485 bin oy alan CHP, 2018’de 2 milyon 448 bine düşmüştür. Seçmen sayısındaki artıştan doğru orantılı bir pay alamadığı için, CHP de AK Parti gibi İstanbul’da reel olarak anlamlı bir düşüş yaşamıştır son dönemde. CHP tabanından İYİ Parti ve HDP’ye yönelen oylar kuşkusuz bu zemin kaybındaki kayda değer iki faktördür.

Bu durumda ‘Millet İttifakı’ adayı Ekrem İmamoğlu’nun, Binali Yıldırım’a yaklaşabilmesi, rakibini yakalayabilmesi ancak diğer partilerin seçmenlerinden kuvvetli miktarda bir oyu kendisine çekebilmesiyle mümkündür. Bu bağlamda İstanbul’da CHP açısından kilit faktörlerden biri seçim ittifakındaki ortağı İYİ Parti’dir. 24 Haziran 2018 seçiminde İYİ Parti bu ilde 750 bine yakın (yüzde 8.12) oy almıştır.

İYİ PARTİ GİBİ KÜRT OYLARI DA STRATEJİK ÖNEMDE

Bu noktada sonuca etki etmek anlamında İYİ Parti seçmeni gibi kritik bir kitle İstanbul’da geçmişte HDP’ye yönelmiş olan Kürt kökenli seçmenlerdir. HDP’nin bu ildeki oyu son üç genel ve yerel seçimde 900 bin-1.1 milyon aralığında seyretmiştir. HDP, Sırrı Süreyya Önder’le sahaya çıktığı 2014 yerel seçiminin aksine bu kez İstanbul’da aday göstermiyor. Bu durumda yerleşik HDP seçmeninin oyunun nereye yöneleceği stratejik bir önem kazanıyor.

Türkiye’nin en büyük ilinde yarışın aktörleri arasındaki güç dengesi sayısal veriler üzerinden bu şekilde özetlenebilir. Ekonomik koşulların olumsuzluğu, adayların kampanyalarının etkisi ile ülke genelinde seçime hâkim olan siyasi tartışmalar ve temalar İstanbul’da bu güç zemini üzerinden belirleyici olacaktır.

Etiketler
Hürriyet Sedat Ergin