Hüsnü Mahalli: Peki dışardakiler Erdoğan'ın gitmesini istiyor mu?
Korkusuz gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, ülkelerle olan ilişkimizi değerlendirerek, yerel seçime nasıl yansıyacağını yazdı.
Hüsnü Mahalli bugünkü yazısında, "Seçim biter hepsi yeniden dost olur.
Erdoğan ABD'ye gider, AB ile aşk yeniden tazelenir ve İsrail'le el altından görüşmeler başlar." dedi.
İŞTE MAHALLİ'NİN YAZISI:
Erdoğan eşittir AKP ya da tersi.
Yerel bağlamda bir iki küçük örneğin dışında seçim kampanyasını tek başına Erdoğan götürüyor.
AKP lideri ve Cumhurbaşkanı olarak.
Yani devletin tüm olanaklarını kullanarak.
Performansından dolayı kutlamak gerekiyor.
Bazen günde üç mitingde konuşuyor gece de televizyonda iki saat anlatıyor.
Yandaş medyanın hakkını yememek gerekiyor.
Erdoğan mitinglerini 15 televizyon verirken Kılıçdaroğlu Halk Tv, Tele1 ve KRT'de var.
Kaba bir hesaplamayla tüm medyanın Erdoğan ve AKP adaylarına ayırdığı zaman geri kalan tüm muhaliflere ayırdığı zamanın en az beş katıdır.
Bununla yetinmeyen yandaş medya dünyada benzeri olmayan bir çamur psikolojisi ve karakteriyle muhalif parti ve adaylarına saldırıyor.
Son örnek Mansur Yavaş'a yönelik rezalet.
Onlara göre herkes düşman ve yok edilmelidir.
Muhalefetin tümü ya terörist ve vatan haini ya da din düşmanı.
Peki ya dışardakiler!
Emperyalist Trump, Siyonist Netanyahu ve Haçlı AB.
Seçime üç hafta kala hepsi el ele vermiş Erdoğan'a yükleniyor.
Trump önceki gün PYD/YPG'ye 300 milyon dolar yardım kararı aldı.
Adam şimdiye kadar 23 bin TIR silah göndermiş ama yetmez.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yıllık raporunda Türkiye'ye yönelik sert eleştiriler var.
Trump yakında bir iki twit atarsa hiç şaşırmayın.
Netanyahu çok daha küstah.
Kudüs konusunda Erdoğan ona bir şeyler söyleyince o da Twitter üzerinden yanıt verdi:
‘Gazetecileri, hakimleri ve muhalifleri içeri atan Kürt'lere soykırım uygulayan birinden demokrasi ve insan hakları deresi alacak değilim'.
O yazdıkça Erdoğan daha sert karşılık veriyor halk da heyecanla alkışlıyor.
Avrupa Parlamentosu'na da haddini bildirmek gerek!
O da AB ile Türkiye arasındaki üyelik görüşmelerinin askıya alınmasını istedi.
Meğer ‘Türkiye'de gazeteciler, milletvekilleri ve aydınlar tutuklanıyor, yargı bağımsız değil, medya kontrol altında, insan hakları sicili çok kötü'.
Erdoğan ve diğer yetkililer AP'nin de haddini bildiriyor.
Seçime kadar başkası da çıkar mı bilinmez ama bu düşmanlar bize artar ve yeter.
Propaganda malzemesi sıkıntısı çeken AKP'liler artık Emperyalist ABD, Siyonist İsrail ve Haçlı Avrupa'ya karşı mücadele bayrağını dalgalandırıp cenge hazırlanıyor.
Yalnızca Türk milletini değil Osmanlı'nın mirasçısı olarak İslam dünyasını savunmak için.
İyi de İslam dünyası umurunda değil.
‘Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeler'.
Katar dahil Arap liderlerinin ezici çoğunluğu Erdoğan düşmanlarının dost ve müttefiği.
Kudüs ve Filistin Müslüman ülke liderlerinin ezici çoğunluğunun umurunda değil.
İslam İşbirliği Örgütü Dönem Başkanı olarak Erdoğan geçen yıl bu liderleri İstanbul'a davet etmişti ama büyük bölümü kaytarmıştı.
Sağolsun dışardaki düşmanlarımız.
Tam da sıkışmışken imdada yetişiyorlar.
Seçim biter hepsi yeniden dost olur.
Erdoğan ABD'ye gider, AB ile aşk yeniden tazelenir ve İsrail'le el altından görüşmeler başlar.
Mavi Marmara ve 20 milyon dolarlık bağış hikayesinde olduğu gibi.
Ama ortada bir sorun var:
AKP'nin İstanbul ve Ankara'yı kaybetme olasılığı.
Elbette Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak kalacak ama içerde ve dışarda prestiji sarsılacak.
Peki dışardakiler Erdoğan'ın gitmesini istiyor mu?
Daha açık bir ifadeyle ‘Emperyalistler, Siyonistler ve Haçlılar neden durduk yerde Erdoğan'a yükleniyor?'
Ya Erdoğan'a propaganda malzemesi veriyorlar ya da gerçekten onu sıkıştırmak istiyorlar.
nasıl bir sıkıştırmaysa!
Elbette İsraillilerin Türkiye'ye söylenileceği bir tek kelime yok ama ABD dört yıldır PYD/YPG'ye silah verip eğitiyor.
AB ülkelerinin tavrı tamamen iki yüzlü.
Gemisini yürüten kaptan misali.
Brunson ve Deniz Yücel olayında olduğu gibi.
Hollanda'ya neredeyse savaş ilan edilecekti ama Fetö'cu Mehmet Dişli'nin kardeşi Şaban Dişli büyükelçi atanınca dost ve kardeş olduk.
Mehter Takımı misali bir ileri iki geri.
Geri gide gide uçuruma yanaştık ama olsun.
Olmasın diyorsanız işinizi gücünüzü bırakıp oy kullanacaksınız.
Bütün sülaleyi sandığa götürerek.
Trump, Netanyahu, AB ve bilumum dostlarına karşı!