İki bakanlığa yerel yönetim için geniş yetki!

Belediyelerde örgütlü bulunan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası, İçişleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilen yetkilere değinerek, “Yerel yönetimlerin Cumhurbaşkanlığı bürokrasisinin iki bakanlığı eliyle kıskaç altına alındığına” dikkat çekti.

Sendika, altyapıdan ulaşıma, barınmadan sosyal-kültürel ihtiyaçlara kadar birçok sorun olduğuna işaret etti.

Genel-İş Sendikası, yerel seçimlere az bir süre kala, yeni hükümet sistemiyle getirilen düzenlemelere dikkat çekti. Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre, yerel yöneticilere, “Sendikamıza karışmayın, haklarımıza saygı gösterin” çağrısı yapan Genel-İş’in değerlendirmeleri şöyle:

- Ekonomik krizin emekçi halkı vurduğu iyice ortaya çıktı. İhracat arttı, cari denge fazla verdi, ithalat azaldı lafazanlığını bir kenara bırakalım. Eğer 6.7 milyon insan işsizlik kıskacında ise bunun adı krizdir, gerisi boş söz yani lafügüzaftır.

- OHAL sürecinde Belediye Yasası’nda değişiklik yapıldı. Düzenlemeye göre, iktidara yerel yönetimi kendi uhdesine alma yetkisi verildi. Bu durumdaki büyükşehirler içişleri bakanı, diğer belediyeler ise valilerce atanacak kişilerce yönetilecek. İktidara tanınan bu yetki demokrasi ilkelerinin ihlali ve yerel halk iradesinin hiçe sayılması anlamına gelir.

- Toplam bin 397 belediye var. Türkiye nüfusunun yüzde 93’ü belediyelerde, yüzde 7’si ise köylerde yaşıyor. 31 Mart günü, nüfusun yüzde 93’lük kesiminin kimler tarafından yönetileceğinin seçimi yapılacak. Bu denli büyük bir nüfusun gereksinim duyduğu hizmetlere yeni devlet yapısındaki bürokratik mekanizmanın yönetimi altındaki yerel yönetimler yanıt verebilecek midir? Bu devasa sorunlar her şeyi tepeden kontrol etme yolunu seçen bir Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi ile ne kadar çözülebilecektir?