İmamoğlu'nun yandaş medyaya uyarısına AKP'den tepki
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP'ye kaybettikleri İstanbul seçimine ilişkin açıklamalarda bulundu.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul seçimine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:
Amatör bir bakışla bile değerlendirildiğinde bunun bir şekilde işbirliği halinde, kamuoyunu sistematik olarak yanıltmaya yönelik bir faaliyet olduğunu görüyoruz.
Bugün CHP'nin İstanbul adayı, çok vahim bir işe imza atarak medya gruplarının sahibi olan aileleri, soyadlarını zikrederek tehdit etmiştir. Bu kadar vahim bir işe nasıl imza atılıyor?
Daha bir gün öncesinde bu CHP adayı ailelerinizin kıymetini bilin, ailelerinize sarılın, siyasi ihtiraslardan uzak durun gibisinden açıklamalar yapıyordu. Bugün ise aile isimlerini vererek tehdit ediyor. Tabi böyle bir basiretsizliğin hiçbir zaman unutulması mümkün değil. Bu insanların büyükleri var, çoluk çocukları var, eşleri var, akrabaları var aynı soyadını taşıyan çok sayıda kesim var.
Ekrem İmamoğlu'ndan yandaş medyaya uyarı: Tek tek isim verdi!
Her gün sevgi saygı diye çıkacaksınız, hayat koçu gibi konuşacaksınız, sonra pek çok ailenin ismini verip tehdit edeceksiniz.
Doğrudan aile kavramını hedef alan, siyasetçilerin hiç girmemesi gereken alanlardan birinin ihlali anlamına geliyor. Son derece şaşırtıcı, basiretsiz ve şuursuz bir yaklaşım. Medyayı eleştirebilirsiniz bu demokratik bir haktır. Kimseye hakaret etmediğiniz, hedef göstermediğiniz sürece her türlü eleştiri haktır.
Son derece şaşırtıcı, basiretsiz ve şuursuz bir yaklaşım. Bu ailelerden özür dilenmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Özür dilenmesi çok önemli. Medyayı eleştirebilirsiniz bu demokratik bir haktır. Kimseye hakaret etmediğiniz, hedef göstermediğiniz sürece her türlü eleştiri haktır.
Mekanizmalar olağan şekilde işliyor, hukuk kararını veriyor. Siyasetçiler olarak biz, hukukun verdiği kararı saygıyla selamlıyoruz. CHP'nin Ankara adayı mazbatasını aldı. Partimiz adına, bütün bu itiraz süreçlerini yöneten Fatih Bey, mazbatasını alan adayı tebrik etti. Demek ki, ilk başta söylediğimiz gibi, itiraz süreçleri konusunda tatminkar bir alana kavuşulduğunda ortada bir mesele kalmıyor.
Ankara seçimlerinde de aynı şeyler söyleniyordu. Burayı teslim etmezler vs. gibi. Ama ne oldu? Hep beraber gördük. hukuk kararını verdi, adam mazbatasını aldı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı sıfatını kazandı ve tebrik ettiler. Ankara adayı, her gün Anıtkabir'e gitme imkanı varken, Atatürk'ün defterini suistimal etmedi. Mazbatasını aldıktan sonra bu ziyaretini gerçekleştirdi.
Bununla ilgili bir itiraz var mıdır? Hayır. Demek ki mesele devlet adabına, usullere, Aziz Atatürk'ün aziz hatırasına saygı duyulmasıyla ilgilidir. Her gün çıkıyorlar televizyona "germeyin, toplum geriliyor." Eski gelenekleri devam ettirip her türlü gerginliğe imza atıyorlar. Aile soyadlarını vererek onları hedef gösteriyorlar, YSK'yı tehdit ederek baskı altına almaya çalışıyorlar. Bu kadar CHP skandalının art arda geldiği çok az görülmüştür.
Bugün bir araya geldiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın demokratlığını sorgulayan bir üslup kullandılar. Normalde buna şaşırmamız lazımdı. Ama maalesef şaşırmıyoruz artık. Çünkü biz, Türkiye'ye karşı dışarıda ortaya koyulan argümanların anında tercüme edilerek, başta CHP olmak üzere onun müttefikleri tarafından dile getirilmesine alışkınız.
İSTANBUL BAROSU'NUN AÇIKLAMASI
Türkiye'nin kurumlarına, cumhurbaşkanlığı makamına saygı göstermek hepimizin ortak görevi olmalıdır. Yine bugün net bir şekilde gördüğümüz bir durum. Esasında hukuku temsil etmesi gereken İstanbul Barosu bugün bir açıklama yaparak kendi kendine İstanbul seçimlerinin sonuçlarını ilan ediyor ve herkesi buna uymaya davet ediyor. Baro, parti değildir.
İstanbul Barosu: İstanbul’da seçimler bitmiştir!
YSK'nın yetkilerini kullanma gibi bir tutum içerisine giremez. Baro'nun kıymetli üyelerine de haksızlık yapan bir açıklamadır. Enteresan olan bir şey de var. CHP'nin İstanbul adayının son birkaç gündür kullandığı argümanların aynısı Baro tarafından dile getiriliyor. CHP adayının konuşma metinlerini Baro'daki bu açıklamayı yapanlar mı yazıyor?
Bu kurum, kendisinin parti olmadığını, kendisinin hukuk kurumu olduğunu bir kez daha hatırlamalıdır. YSK yönetiminde yürütülen süreçleri Adalet bakanı ve İçişleri Bakanımız yönetiyormuş gibi bir eleştiri getiriyorlar. Bu konular YSK alanındaki konular.
Demokrasinin sahibi vatandaşlarımızdır. Vatandaşımız siyasetçiye hangi talimatı veriyorsa, siyasetçi onu yapmakla mükelleftir. Hukuki meşruiyet ve sayısal meşruiyet birleştiği zaman siyasal meşruiyet ortaya çıkar. Lütfen hiç kimse, bu bahsettiğim siyasetçilerin kem sözlerine aldanıp kem söz söylemesin. Kimse kimseye kem gözle bakmasın. Demokrasi bu milletin gücüdür.